English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Nasıl bir his

Nasıl bir his traduction Français

980 traduction parallèle
Burada olmak nasıl bir his?
"Vous aimez ça ici?"
Bayan Plunkett olmak nasıl bir his?
Tu te sens comment en Mme Plunkett?
- Nasıl bir his Bruce?
- Ça vous fait quoi?
Başı zorda olmanın, arkadaşsız, her şeyden mahrum... isimsiz, yalnız olmanın... nasıl bir his olduğunu öğreneceğim.
Je ferai l'expérience de la pauvreté sans amis, sans carnet de chèques, sans identité... seul!
Nasıl bir his merak ediyorum.
Je me demande ce que ça fait.
Gözlerini kapa. Haydi, gözlerini kapa ve nasıl bir his olduğunu hisset.
Fermez les yeux, allez - y. Imaginez - vous un peu.
Peki, bu nasıl bir his Bay Carpenter?
Quel effet cela fait, Mr. Carpenter?
Ne, nasıl bir his Bayan Hunt?
Quoi donc, Miss Hunt?
Yanlış numara olmak nasıl bir his, Bayan Lowry?
Ça fait quoi, d'être un faux numéro?
İhtiyarın sana ipte asılı olmanın nasıl bir his olduğunu anlatacak vakti olmadı mı?
Danny, ton vieux t'a raconté ce que ça fait de pendre au bout d'une corde?
- Nasıl bir his, Lora Mae? Porter işleri ulusal çapta genişletiyor, büyük bir ticaret prensi olacak.
Ça te fait quoi que Porter soit le Roi des Grands Magasins?
Böyle bir kaç havalı çocuğun dayısı olmak nasıl bir his?
Ça fait quoi, d'être l'oncle de deux chouettes gosses?
Babanın başının dertte olması nasıl bir his bilmiyorsun.
Vous ne savez pas ce que c'est, de voir son père accusé...
Bunun nasıl bir his olduğunu bana söyleyebilir misin ki?
Et personne, ni vous ni ce flic, ne pourra m'en empêcher.
Meşhur olmak nasıl bir his?
Ça fait drôle de se réveiller célèbre?
Kanasın da anla nasıl bir his olduğunu.
Ça t'apprendra.
Sabah özgür bir adam olmak, nasıl bir his?
Heureux d'être libre le matin?
Nasıl bir his?
Vous vous sentez comment?
Arzulanmanın nasıl bir his olduğunu unuttum.
Cela fait si longtemps que je ne manque à personne.
Sence nasıl bir his... onca zaman göründüğün gibi olmadığını, bunun senin için... önemsiz bir macera olduğunu öğrenmek?
Je m'aperçois soudain... que vous n'avez jamais existé... que cela n'a été qu'une joyeuse aventure.
Sall yaşlanıp da dizlerinin üzerine çöktüğün zaman hatırlat da sana bir tekme savurayım da bunun nasıl bir his olduğunu anla!
Sall... Un jour, quand tu seras aux abois, le nez dans le caniveau, rappelle-moi de te donner un coup de pied dans les dents. Ainsi, tu sauras quel effet ça fait!
Yıllar boyu ölümle eş olmanın nasıl bir his olduğunu sorarsan anlatabilirim, ama katlandım.
Demande-moi ce que ça fait d'avoir vécu tout ce temps avec la mort, je peux te le raconter, mais j'ai tenu bon.
Nasıl bir his Elliot?
Qu'y a-t-il, Elliot?
Oradan aşağı bakmak nasıl bir his acaba?
Je me demande ce qu'on voit de là-haut...
En sonunda bir varis gelecek olması nasıl bir his?
Ça te fait quoi d'avoir un héritier?
Bunun nasıl bir his olduğunu tahmin bile edemezsin, tamamıyla yeni.
Si tu savais comme c'est agréable... C'est nouveau pour moi.
Söyle bana, benim hiç başıma gelmedi.. ... düşüyor gibi olmak nasıl bir his?
Dites-moi, n'ayant encore jamais été "descendu", j'aimerais savoir ce qu'on ressent quand ça arrive.
Böyle bir şeye dokunmanın nasıl bir his olduğunu hayal edebiliyor musun?
Vous imaginez, toucher un truc comme ça?
Pis otel odalarında hilecileri gözetlerken, suratında flaşların patlaması nasıl bir his?
Qu'est-ce que ça fait d'aveugler avec ton flash des couples adultères dans des chambres d'hôtel miteuses?
Bir işin başında olmak nasıl bir his?
Ça te fait quoi de tenir la barre?
Bunun nasıl bir his olduğunu biliyor musun?
Vous savez ce que c'est?
- Nasıl bir his?
- Quel effet ça fait?
Kafamda canlandırdığım şey burada bir mahkum olmanın nasıl bir his olduğunu yansıtmak.
Ce que je voudrais, c'est recréer ce que cela a dû être d'être prisonnier ici.
- Nasıl bir his?
- Quelle impression?
Nasıl bir his olduğunu anlamak için.
J'adorerais savoir comment on se sent.
Akşam yatağa yattığında iyi olduğunu bilmek nasıl bir his acaba?
Cela fait quoi de se coucher le soir en sachant qu'on est arrivé?
Yıllardır borcum olmadı ama nasıl bir his olduğunu hala hatırlıyorum.
Il y a longtemps que je n'ai pas eu de dettes, mais je me souviens de la sensation.
- Nasıl bir his?
- Tu te sens á I ´ aise?
Nasıl bir his öğren.
Sentez-la bien.
Yüzlerce defa delinmek nasıl bir his?
Comme si nous te transpercer?
Hamile olmak nasıl bir his?
Comment te sens-tu à être enceinte?
Nasıl bir his?
Voilà! Quel effet ça fait?
- Hey, nasıl bir his bu?
- Hé, c'est comment?
Evet! Nasıl bir his, Proculus?
C'est comment, Proculus?
Nasıl bir his bu... berraklık?
Ça vous plaît de vous sentir... clair?
Nasıl felaket bir his olduğunu sana anlatamam.
Je veux être avec toi.
Seni öldürmek için, işini bitirmek için birini bulmaya çalışmanın işlediğin suçlardan aklanıp onları başkasına yüklemenin nasıl bir his olduğunu bilirim.
Qui prendra les crimes de votre vie sur lui, en ses mains.
Ne, nasıl bir his?
Comment je me sens?
- Nasıl? - Bir bakış, bir his falan.
Par un regard, une impulsion.
Nasıl bir his acaba?
Je me demande ce que ça fait.
İnsanlara iyi davranmanın nasıl bir his olduğunu düşündün mü hiç?
Les gens ne veulent que prendre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]