Nasıl olursa olsun traduction Français
255 traduction parallèle
Nasıl olursa olsun.
Enfin, tant que j'y arrive.
Nasıl olursa olsun, korkunç suçluluk duydum ve kendimden utandım.. .. ve olan biten herşeyi unutmak istedim.
Je me sentais coupable et honteuse, et tout ce que je voulais, c'était oublier l'affaire.
Nasıl olursa olsun orada değildi.
Il t'a rien dit? - Non. Alors?
Nasıl olursa olsun büyük çadırımızı kurmak ve bir performans sergilemek zorundayız.
Il faut monter le grand chapiteau et faire le spectacle.
Sonra da hava nasıl olursa olsun yüzüyordunuz.
Ensuite, vous alliez nager, par n'importe quel temps.
Ne zaman ve nasıl olursa olsun bana saldırmanı istiyorum.
Tu dois m'attaquer, où et quand je m'y attends le moins.
Hudson üzerinde pespembedir dünya nasıl olursa olsun dışardaki hava
La vie est belle Par n'importe quel temps
Hudson üzerinde pespembedir dünya nasıl olursa olsun dışardaki hava
La vie est belle sur la rivière Par n'importe quel temps
Durum nasıl olursa olsun, size dair elimizde bilgi olduğunu inkar edeceğiz.
Quelles que soient les circonstances, nous nierons tout lien avec vous.
Artık nasıl olursa olsun yarış kazanmaya kararlıyım.
Je compte gagner par tous les moyens.
Çünkü aracın ayarları nasıl olursa olsun belli noktalarda hep yere çarpıyor.
Car, en dépit de tous les réglages, la voiture tape à droite et à gauche.
Nasıl olursa olsun, yemin ederim ölmeyeceğim.
Mais moi, je refuse de mourir!
Şey, biz bir bakıma onu tanıyan insanlarla temas kurmayı severiz, her nasıl olursa olsun, ve siz ikinizin... süredir tanıştığınızı anlıyorum.
On aime bien rencontrer ceux qui le connaissaient, peu importe comment. Je crois que, vous deux...
"Görünüşümüz nasıl olursa olsun, hepimiz birer çocuğuz."
"Quelle que soit notre façade, nous sommes tous des enfants."
Chaco ve Miquel'in bunu anlamaları mümkün değil. Şimdi nasıl olursa olsun bu vahşilerin güvenlerini kazanmalıyım.
Chaco et Miguel ne comprennent peut-être pas cela... mais je dois d'une certaine manière gagner la confiance des sauvages
Hazırlayacağınız salıverme formunu nasıl olursa olsun imzalayacağım.
Rédigez un formulaire de libération et je le signerai.
Nasıl olursa olsun!
Par n'importe quel moyen!
Bu istisna da, her akşam aynı saatte yürüyüşe çıkmasıydı. Her akşam, aynı saatte, yarım saatliğine, hava nasıl olursa olsun.
Chaque soir à la même heure il se promenait pendant une demi-heure, quel que soit le temps.
Kim, nerede, ne zaman ve nasıl olursa olsun- -
Je vous mets tous au défi!
- Elbette, ama nasıl olursa olsun evleneceğiz.
Tu en as goûtée? Bien sûr, mais on se marie quand même.
Bir kadın kocasından ya da bir koca karısından kurtulduğunda... nasıl olursa olsun, ölüm, ayrılma, boşanma...
Quand une femme débarque un mari, ou le contraire, peu importe la manière : décès, départ, divorce...
Şey, her nasıl olursa olsun, bir alışkanlık haline gelir.
On choisit une façon de marquer ses pages.
Nasıl olursa olsun, benim yüzümden seni terk etti.
Il t'a quittée à cause de moi.
Nasıl olursa olsun, hadi aşağıya inelim.
Donc, descendons.
Nasıl olursa olsun duruyor?
Où en sont ses affaires?
Nasıl olursa olsun, bir yerden uzaklaşmak için yolcuk yapmaya değer.
Elles sont le prix à payer pour partir.
Kitaplarım, her nasıl olursa olsun satılabilir.
En effet, il semblerait que mes écrits se vendent... je vais pouvoir en vivre.
Nasıl olursa olsun Onu sana vermeyeceğim
Sûrement pas.
- Sana da nasıl olursa olsun, her şey uyuyor.
- C'est bien. - Cela te convient de toute façon.
Nasıl olursa olsun, hikaye öldüğünde kötülük serbest kalır.
Ca arrive. Quand l'histoire meurt, elle libère le Mal.
Jerry, onunla tipi nasıl olursa olsun çıkardım.
Je sortirais avec lui, même s'il avait un autre physique.
Nasıl olursa olsun Doktor, buradan birlikte çıkacağız.
On va partir ensemble, docteur.
Nerede, nasıl olursa olsun.
Où et quand tu voudras.
Nasıl olursa olsun... bir mesaj gönderebilmek için yeterli.
Mais il est peut-être assez grand pour laisser passer un message.
Nasıl olursa olsun, inançlarındaki ihtimalleri biliyorsun.
Vos croyances sont dangereuses, même atténuées.
Nasıl bir insan olursa olsun, Arthur mükemmel bir avukattır.
En dépit de tout, Arthur est un excellent avocat.
Senin için, elimden gelen az şeyler içinde ne olursa olsun yaparım fakat durumuma bakılırsa- - Yaptığının nasıl bir delilik olduğunu düşün.
Je ferais bien tout mon possible pour vous, mais dans mon état...
Felsefi anlamda bize ne olursa olsun, biz İtalyanların nasıl katlandığımızı anlayabilirsiniz.
Vous comprenez pourquoi les Italiens prennent tout avec philosophie.
Tadının nasıl olduğunu merek ediyorum. Batı Hint Adaları Şirketi, tadı ne olursa olsun Jamaica'lı köleleri onunla beslemeyi planlıyor.
La West Indies Company veut en donner aux esclaves de la Jamaïque, quel que soit son goût.
Ve birisi ararsa, kim olursa olsun nerede olduğumu ve bana nasıl ulaşacağını bilmiyorsun.
Si on m'appelle, tu ne sais ni où je suis ni comment me joindre.
Nasıl programlanmış olursa olsun, zamanı geldiğinde karar kendine aittir.
Le programme importe peu. La décision finale revient à l'homme.
Ne tür bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuz belirlenene ve nasıl bir önlem alınması gerektiğine karar verilene kadar, hangi sebeple olursa olsun evinizden dışarı çıkmayın, ve konu ile ilgili gelişmeleri izlemek için, radyo ve televizyonlarınızı sürekli olarak açık tutun.
Ne sortez pas, tant que la nature de ces événements n'aura pas été indentifiée. Les stations de radio et de télévision vous donneront les instructions nécessaire dès réception.
O tütüncü kadını gördüğünde, ne kadar tombul olursa olsun nasıl kendinle oynamazsin ki, şey dediğinde :
Comment ne pas se toucher devant la buraliste... et son attirail, quand elle dit :
Ben nasıl olursa olsun değişmelerini isterdim.
N'importe quoi.
Fiyuu! Oh, hangi kilit olursa olsun, anahtarsız açılabilir, Komiser, eğer nasıl açılacağını biliyorsanız.
On peut forcer toutes les serrures si on sait comment.
Nasıl bir yaratık olursa olsun gideceğimiz yere gelemez.
Nul n'ira où nous allons.
Bu sabah dedi ki : "Höfgen nasıl bir aptallık yapmış olursa olsun önemi yok ünlü bir aktör olduğun zaman insanlar tolerans gösterir."
"Quoi que ce Hoefgen ait pu faire dans le passé, un artiste aussi admirable mérite l'indulgence. Votre ami n'a rien à craindre quoi qu'il ait commis comme bêtises".
Bu vücuda sahip biri nasıl olurda Seymour'a ilgi duyabilir ne kadar tuhaf fantazisi olursa olsun?
Mais avec un corps pareil, comment pourrait-elle... s'intéresser à Seymour, toute perverse soit-elle?
Bu kaset yalnızca, iki yetişkinin kendi rızalarıyla seks yaptıklarını gösterir... ertesi gün nasıl görünmüş olursa olsun.
C'est un rapport sexuel consensuel entre deux adultes, perçu différemment le lendemain.
- Nasıl bir ilerleme olursa olsun.
Aucune amélioration?
Amacı ne olursa olsun, Meecham'ın nasıl çalıştığını bilemeyecek kadar meşgul.
Ses intentions ont beau être bonnes, elle est trop préoccupée pour agir vraiment.
olsun 342
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22