English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Ne diyordum

Ne diyordum traduction Français

622 traduction parallèle
Ne diyordum ben?
Ah! Que vous disais-je donc!
Peki ne diyordum?
Je disais quoi?
Ne diyordum ben? Hiç!
Nulle part.
Şimdi, ne diyordum? Oh, evet Christine Clay bir trençkotun kemeriyle boğuldu
Christine a été tuée avec une ceinture d'imperméable.
Ne diyordum?
Où j'en étais?
Ne diyordum?
Je disais quoi, déjà?
Ne diyordum? Evet.
Où j'en étais?
Ne diyordum?
Ou en etais-je?
- Ne diyordum?
Qu'est-ce que je disais?
Diyeceğimi de unuttum. Ne diyordum?
Qu'étais-je en train de dire, assise là?
Ne diyordum?
Qu'est-ce que je disais?
Ne diyordum?
Où en étais-je?
Ne diyordum?
Que disais-je?
- Katherine diyordum - -
- Katherine ne peut...
Ne diyordum? Hah, aklıma geldi.
De quoi parlions-nous?
- Ne diyordum?
Où en étions-nous?
Ne diyordum?
De quoi je parlais? Ah, oui!
Ne diyordum?
De quoi je parlais?
Ne diyordum ki?
Je disais quoi?
- Ne diyordum? -
Que puis-je ajouter?
Ne diyordum?
- Oui, oui!
- Ne diyordum sana?
Qu'est-ce que je disais?
Catherine, ne diyordum?
Catherine, qu'est-ce je disais?
Ne diyordum?
Comme je disais, nous avons tenté d'enlever les défenses.
Diyordum ki, hiç de düşündüğün gibi biri değilim.
Que je ne suis rien de ce que vous croyez que je suis.
Cumartesi gecesi golf kulübündeki dansta ne giyeceğimizi planlarken aramızdaki buzları eritip, iki lafın belini kırarız diyordum ben de.
Je pensais pouvoir monter des rideaux avec elle et faire des gâteaux tout en discutant de ce qu'on porterait samedi soir au country club.
Diyordum ki, bu acele niye?
Je ne comprends pas cette hâte fébrile.
Onu diyordum. İki güzel kadınlaydım. Ne vücutları vardı ama.
Deux nanas, mon vieux, comme ça!
Ne zaman sorarsın diyordum.
Il était temps que vous demandiez!
Ben de tam ne yapsam diyordum.
Je me demandais ce que j'allais pouvoir faire.
Diyordum ki, buraya beni hiçbir şey geri getiremezdi, Annem dışında.
J'allais dire, rien ne m'aurait fait... revenir sauf Maman.
Daha dün kendi kendime : "Neden Bay Cavalli gelmedi ki?" diyordum.
"Pourquoi ne vient-il pas?", je disais.
Diyordum ki, ne yapıyorsun?
Je disais donc, que faites-vous?
45inci yaş günüm için yaptılar ve Rangun - dan buraya kadar yolun her santiminde diyordum ki, "McNabb başka ne kaybedersen kaybet kızların sana verdiği masa örtüsünü kaybetme."
Elles l'ont faite pour mon 45ème anniversaire, et quand nous avons quitté Rangoon, sur la route, je me disais sans cesse, "McNab, tu peux tout perdre, mais tu ne perdras pas la nappe que les filles t'ont offerte".
Oyunu hiç bir zaman bırakmayız diyordum biliyorum, ama bu çok gerçekçi değildi.
Je sais que nous avions decide de ne pas nous separer, mais ce n'etait pas tres realiste.
O senden önce gelir diyordum. İşler her zaman istediğin gibi gitmez. Hayat bu.
- C'est qu'on ne trouve pas ce qu'on veut, tout est fermé!
Ben de tam diyordum ki, sen önce yavaş başlarsın, ama sonra seni tutabilene aşkolsun.
Personne ne vous bat dans la dernière ligne droite.
Ne diyordum ben?
De quoi est-ce que je parlais?
Diyordum ki, sen burda olmasaydın- -
Si ça ne vous touche pas là, alors...
Ona durmadan "bana bakmayı kes" diyordum.
Je lui disais sans cesse : "Ne me regarde pas."
Öylesine mutluydum bana verdiklerinin öylesine farkındaydım ki dünyada bundan güzel bir şey olamaz diyordum.
J'étais si contente... que rien ne paraissait plus doux à entendre.
Onunla birlikte olduğunu biliyordum ama en azından bir adamla ilgileniyor diyordum kendi kendime. Her ne kadar bir dağ adamı da olsa yine de...
Je t'ai vue avec lui, mais j'ai pensé qu'enfin tu t'intéressais à un homme, même à un courant d'air...
Önermedim. Diyordum...
Vous avez dit de ne pas prendre de café...
- Seni anlayamıyorum. Şimdiye kadar gitmiştir diyordum.
Je pensais qu'elle ne serait plus là.
Eve geldiğimde, o yoktur diyordum.
Je croyais qu'elle ne serait plus là lors de mon retour à la maison.
Hayır. Hani dün akşam bunlar için bireyci diyordum?
Hier soir, je disais qu'ils ne formaient pas un groupe.
Birkaç dakika önce, "Bununla ne yapacağım?" diyordum.
Tout à l'heure, je t'ai demandé ce que j'étais censé en faire.
Ben ne diyordum?
Quand Pierre était petit...
Neyse, ne diyordum ben?
Oui.
Ne diyordum?
Il crie.
Miss.Chandler, şu an, ne düşüneceğimi bilmiyorum - Bana yardım edersiniz diyordum.
Je ne sais plus quoi penser, mais j'espérais que vous pourriez m'aider.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]