Ne iyi traduction Français
53,307 traduction parallèle
Aramızdaki ilişki de iyi tutmak isteyeceğiniz türden.
Et celle-ci, entre vous et moi, vous ne devriez pas la gâcher.
İnsanlar hakkında iyi düşünmek istiyoruz ama bazen çare bırakmıyorlar.
On ne veut pas imaginer ce dont les gens sont capables. On n'a pas le choix.
Polise Cherry'i alan son müşteriyi iyi göremediğini söylemişsin.
Vous avez dit à la police ne pas avoir vu le dernier client qui a ramassé Cherry ce soir-là.
- Ne oluyor? Sen iyi misin?
- Qu'est-ce qu'il y a?
Çocuğa isim vermeyip öncelikle Süreç'ten geçip geçemeyeceğini görmenin daha iyi olacağı söylenir.
Mieux vaut ne pas lui donner un nom. Il vaut mieux attendre de voir si on réussit le Processus.
Çok iyi saklanmış olmalısın çünkü...
Tu dois être très bien cachée, car je ne peux pas...
Ne yazık ki iyi haberler vermeyeceğim.
Malheureusement, je n'ai pas de bonne nouvelle.
İyi bir adamsın. Birinin elenmesinin suçluluğuyla yaşayamazsın.
Tu ne pouvais pas supporter la culpabilité d'éliminer quelqu'un.
İntikam aramak da iyi değildir.
Ça ne sert à rien de vouloir se venger.
Adayların buraya girmesinin yasak olduğunu iyi biliyorsun.
Tu sais très bien que les candidats ne sont pas admis ici.
- İyi bir şeye benzemiyorlar.
- et ça ne sent pas bon.
Yılanların gözleri pek iyi görmüyor ama hareketi algılayabilirler.
Les yeux du serpent ne sont pas très bons, mais ils peuvent détecter les mouvements.
Tom Keen'in iyi olduğundan emin olun.
Assurez-vous qu'il ne soit pas blessé.
Şimdi unutma gölün patlamak üzere olduğuna inanmazlar yani onlara daha iyi bir şey söylemen gerek.
Maintenant, souviens-toi, ils ne croient pas que le lac est sur le point d'exploser, alors dis-leur quelque chose de bien.
Aceleye gelmiş bir düğünün bizim için iyi bir hareket olmayacağını düşünüyordum.
Je pensais, un mariage précipité - ça pourrait ne pas être le meilleur choix pour nous.
Kitlemize ne satacağımızı çok iyi bildiğini söyledin.
Tu as dit que tu avais une idée de ce que nous devrions vendre.
Bu sesi hiç iyi gelmiyor kulağa.
Ça ne sonne pas bien.
Ve belki dahi değilim ama o çocuğu nasıl sevdiğimi biliyorum ve olabileceği en iyi yer burası Scorpion'un yanı.
Et je ne suis peut-être pas un génie, mais je suis fou de ce gamin, et que la meilleure place pour lui est d'être ici, avec Scorpion.
Deusex İyi seyirler. Ne güzel bir eve hoş geldin hediyesi ama.
Vous parlez d'un cadeau pour mon retour.
Tabii ki, en iyi çalışmasını olduğunu düşünmüyor.
Inutile de préciser qu'il ne les considère pas comme ses meilleures.
İyi bir polis.
Je ne sais pas.
Stan kim ve ne çok iyi biliyorsun yine de onu koruyorsun. Bu seni ne yapar?
Tu sais qui est Stan et ce qu'il a fait, et tu le défend toujours.
Melissa iyi değil.
Melissa ne va pas bien.
İyi değilsin, Melissa!
Tu ne vas pas bien, Melissa!
İyi olduğuna sevindim ama bu benim için bir şey değiştirmiyor.
Je suis content qu'elle aille bien, mais ça ne change rien pour moi.
Yani her ne salaklık yaptıysan, kime ne yaptıysan düzeltsen iyi olur.
Qu'importe toutes les conneries que tu as faites... et avec qui... tu ferais bien d'arranger ça.
Yeterince iyi beslenmiyorsun.
TU NE MANGES PAS ASSEZ
En iyi arkadaşım Frank onu yakalayamadan öldü.
Mon meilleur ami, Frank, est mort avant qu'on ne l'ait attrapé.
Beni dinle. İyi değilsin ve ben de sana yardım etmek istiyorum.
Tu ne vas pas bien, et je veux t'aider.
İyi değil.
Elle ne va pas bien.
Ama bu dağlarda iyi günler pek uzun sürmez.
Mais dans ces montagnes, les bons moments ne durent pas longtemps.
İkisi de iyi eğitimli birer dağ rehberi ama bunu bilmek de içimi rahatlatmıyor.
Ils sont bien formés des guides de montagne, mais il ne le rend pas plus facile de savoir que.
Bu yaprak karmaşasında gösteri yapmak kolay olmayacaktır ve düz bir arkaplanda güzelliği daha iyi ortaya çıkacaktır.
Exhibant dans ce fouillis de feuilles ne serait pas facile, et sa beauté se démarquer mieux sur un fond uni.
Sizin gibi iyi insanların incinmesini istemeyiz.
Nous ne voulons pas que quelqu'un soit blessé.
"Yaptığım iş her ne kadar yasal olmasa da, " V8'le ne kadar iyi bir iş çıkardığınızı söylemekte bir zarar görmüyorum.
" Même si mes affaires n'ont pas été légales, ça ne blesse pas de dire que votre V8 est une bien belle voiture.
İyi tarım arazileri bulmaya geldiğini düşünmüştüm halklarımızın bir arada yaşamasının ve herkesin faydasına olmasının bir yolunu bulmak istediğini sanmıştım.
Vous ne cherchiez pas des terres à cultiver? Vous ne vouliez pas trouver un moyen de cohabiter, pour le bien de tous?
Ama merak etme canım, seni kullanmak için iyi bir yer buluruz.
Mais ne vous en faites pas, ma chère. On te trouvera toujours une bonne utilité.
- İyi değilsin ve sana yardımcı olmak istiyorum.
Tu ne vas pas bien, - et je veux t'aider.
Ve hiç kimse oğlundan daha iyi yaşamadı Commodus.
Et nul ne mène une existence plus plaisante que son fils... Commode.
Dünyanın en güçlü kara ve deniz güçlerinden birine sahip olan Roma ordusu en iyi silahlarla donatılmış iyi eğitimli yüz binlerce askerden oluşuyordu ve her ne pahasına imparatorluğun sınırlarını korumaya hazırdı.
Dotée des forces navales et terrestres les plus puissantes... l'armée romaine est composée de centaines de milliers de soldats chevronnés, équipés des armes les plus modernes et prêts à défendre les frontières de l'Empire coûte que coûte.
Ama rakibinizden daha iyi olmak yeterli değildir.
Ça ne suffit pas, d'être meilleur que votre adversaire.
Bir gladyatöre sinsice yaklaşmaman gerektiğini iyi bilirsin.
Tu sais qu'il ne faut pas surprendre un gladiateur.
Yeni ebevenyler için çocuk ilk yardım kursu almanın ne kadar iyi bir fikir olduğunu okuyordum.
J'ai lu que c'était une bonne idée que les nouveaux parents suivent une formation aux premiers secours.
Halim de iyi değil.
Je ne me sens pas bien.
- Ne kadar uzak o kadar iyi.
Le plus loin possible.
Endişelenme, o iyi.
- Ne vous inquiétez pas. Il va bien. - D'accord.
Ne kadar çabuk o kadar iyi demiştim.
Il fallait s'enfuir.
Ne kadar çok o kadar iyi.
Beaucoup de gens.
İyi bir soygun için gerekli olan şey yakalanmamaktır.
Quand on fait un casse, il ne faut pas se faire choper.
İyi olacaksın. Endişelenme.
Tout ira bien, ne t'en fais pas.
- Ne oldu? İyi misin?
- Que se passe-t-il?
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi geceler millet 19
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi geceler millet 19
iyi günler hanımefendi 25