Olağanüstü bir şey traduction Français
282 traduction parallèle
Bugün daha olağanüstü bir şey hakkında konuşacağım :
Je veux vous parler d'un prodige plus grand :
Tamamen olağanüstü bir şey.
C'est très surprenant.
Bunu bu şekilde dile getirmeniz olağanüstü bir şey.
Comme vous l'exprimez bien!
Olağanüstü bir şey sun bize, Suzie.
Et que ce soit du tonnerre, Suzie!
" Sevgili Max, olağanüstü bir şey oldu.
"Max bien-aimé, quelque chose d'extraordinaire est arrivé."
Bu motorlu makinelerin bu denli sorunsuz çalışabilmesi olağanüstü bir şey.
Ces vieux moteurs font toujours des merveilles, c'est étonnant!
Beni hayata bağlayan tek şey... bir gün bir şeylerin olacağını bilmemdi. Tam anlamıyla olağanüstü bir şey, Tepedeki Ev gibi.
Ce qui m'a permis de tenir, c'est la certitude qu'un jour, une chose... extraordinaire s'offrirait à moi...
Olağanüstü bir şey çıkartacağımı ummuyorum.
Je ne m'attends à rien de particulier.
Aslına bakarsan Mary Poppins'i işe aldığından beri bu eve olağanüstü bir şey oldu gibi görünüyor.
En fait, depuis l'arrivée de Mary Poppins, la maison est transformée.
Judy için olağanüstü bir şey yapıyorsun. Öylesine cömertçe ve ulvi ki.
C'est merveilleux de faire ça pour Judy, tu es si noble et désintéressé.
Olağanüstü bir şey.
C'est extraordinaire.
- Olağanüstü bir şey.
- Quelque chose... d'extraordinaire.
Olağanüstü bir şey.
Extraordinaire.
Bir tanesinin dışında olağanüstü bir şey bulamadım.
Je n'ai rien observé d'inhabituel, à une exception près.
Olağanüstü bir şey.
C'est merveilleux.
Bak Gunther, bu gece sen... gerçekten olağanüstü bir şey kazandın.
Écoute, Gunther, ce soir, tu es devenu un homme nouveau.
Bu, olağanüstü bir şey.
Curieusité? ! Mais c'est extraordinaire!
- Olağanüstü bir şey yoktu.
- Non. Rien de ce genre.
Davranışlarında değişik, olağanüstü bir şey fark ettiniz mi?
Ou alors, je vous emmène. Que voulez-vous?
Bakın, olağanüstü bir şey olduğunun farkındayım ve belki ben...
Bon, je vois bien qu'il se passe quelque chose de très grave ici, et peut-être que...
Olağanüstü bir şey görürsen, ben ya da Sartorius'tan başkasını, aklınızı kaybetmemeye çalışın.
Si vous voyez des choses bizarres, qui ne soient ni moi, ni Sartorius, essayez de garder votre sang-froid.
1000-ryo? Ne olağanüstü bir şey!
C'est quelqu'un qui a réussi!
Cidden olağanüstü bir şey.
Une vraie merveille!
Jonathan'a olağanüstü bir şey olmasını istemiyoruz.
Nous ne voulons pas qu'il lui arrive quelque chose de singulier.
Hey, bu olağanüstü bir şey değil mi, Boxey?
Qu'est-ce que t'en dis, Boxey?
Olağanüstü bir şey yaptın.
Vous êtes formidable.
Başka bir boyuttan gelen, çok özel müşterilerimiz için, olağanüstü bir şey yapmak için uyandırıldık.
Nous avons été réveillés afin d'accomplir... une commande extraordinaire pour un... client très spécial venus d'une autre dimension.
Olağanüstü bir şey bu.
C'est génial!
Olağanüstü bir şey. Bu kadının sırrı nedir?
Et quel est son secret?
Europa'da olağanüstü bir şey oldu.
Il y a eu quelque chose sur Europe.
Olağanüstü bir şey olacak.
D'extraordinaire va se produire.
Ama biliyorsun, bu olağanüstü bir şey.
Mais vous savez, c'est extraordinaire.
- Biliyor musun, niyetlenmeye bile cesaret edemeyeceğimiz bir şeyin kazayla başarıya ulaşması olağanüstü bir şey.
On a réussi par accident ce qu'on n'aurait pas osé tenter.
Olağanüstü bir şey bu Demokrasi.
Prenez Manchester...
Ah, Buxomly! Sizi ağırlamak ne olağanüstü bir şey.
Bougroyalement ravi de vous voir.
Bu olağanüstü bir şey.
C'était du tonnerre.
Olağanüstü bir şey! Sizin mi?
Cette chose est remarquable!
Efendim, olağanüstü bir şey, zira...
Alors ça, c'est extraordinaire hihihi!
Olağanüstü bir şey bu!
C'est incroyable!
Ama bunların hepsini aynı yerde aynı zamanda toplarsanız olağanüstü bir şey yaratırsınız!
Mais si tu peux la concentrer, à un instant précis, à un endroit précis, tu peux accomplir quelque chose de triomphant.
Ama bunların hepsini aynı yerde aynı zamanda toplarsanız olağanüstü bir şey yaratırsınız!
Mais si tu peux la résumer, à un instant précis, à un endroit précis, tu peux accomplir quelque chose de triomphal...
Şey, bu senin ya olağanüstü bir hafızaya sahip olduğunu gösterir... Ya da? Ya da cilalanmamış, basit gerçeği söylüyorsun.
Que vous avez une mémoire extraordinaire ou que vous dites simplement la vérité.
- Olağanüstü bir şey.
- Une merveilleuse chose.
İşte bu harika bir şey. Harika, olağanüstü.
Quel merveilleux gadget.
- Bu, olağanüstü bir şey, öyle değil mi?
Ah! ] C'est fantastique, chère amie, vous trouvez pas?
Becerilerinde henüz... olağanüstü bir şey yok.
C'est tout ce que tu sais faire?
Ve bir anda fark ettim ki, çok olağanüstü haller dışında hiçbir şey hissetmeden 18 sene geçirmişim.
Et j'ai donc réalisé que depuis 18 ans, je n'étais plus capable d'émotion, sauf en cas de tension extrême...
Olağanüstü ilerleme gösteriyorsun. Bekle. Sana bir şey söyleyeyim...
Que de progrès!
Bir şey vardı Hanımefendi, uğradığımız cennet adasından olağanüstü bir hediye.
Eh bien... il y a ça... Un cadeau rarissime venu d'une île paradisiaque...
Bakın teğmen. Bunu bilmiyor olabilirsiniz... ama hukukta olağanüstü hal denen bir şey vardır.
Vous l'ignorez peut-être, lieutenant, mais il existe une chose qu'on appelle la force majeure.
Olağanüstü, cennet gibi bir şey.
C'est extraordinaire.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17