Bir şey oldu traduction Français
6,976 traduction parallèle
Motorla küçük bir şey oldu...
J'étais sur une petite moto...
- Çünkü bugün Ruby'le bir şey oldu.
Parce qu'il s'est passé quelque chose avec Ruby aujourd'hui.
- Çok garip bir şey oldu.
Un truc de dingue s'est passé...
Çünkü orada başardı gibi bir şey oldu.
Parce qu'il est cloué là-dedans en quelque sorte.
Berbat durumdayım, anne, çok berbat bir şey oldu.
Je suis horrible, Maman, quelque chose de très horrible est en train de se passer.
Cinayetten önce tuhaf bir şey oldu mu?
Est-ce que quelque chose d'inhabituel est arrivé avant le meurtre?
Bütün bunlar bu şehir için ne zaman normal bir şey oldu?
Quand est-ce devenu normal pour cette ville?
- Ve bir şey oldu.
- Et il y a eu un incident. - Mh-mh.
Neler olduğunu anlatmak istemiyorsan seni zorlayamam ama- - Bir şey oldu mu?
Très bien, vous ne voulez pas me dire ce qu'il s'est passé, Vous n'êtes pas obligé mais... S'est-il passé quelque chose?
Gerçek olduğunu bildiğin ama kimsenin inanmadığı bir şey oldu mu?
Quelque chose dont tu était convaincu, mais personne ne te croyait?
O çiftlikte bir şey oldu ve o bavulda bununla ilgili bir kanıt olabilir. - Araştırırım.
Et bien, si quelque chose arriva dans ce ranch, il doit y avoir des indices de cela dans ses bagages.
Madem önceden böyle bir şey oldu ; neden polisi aramadınız?
Et si c'est arrivé plus tôt, pourquoi n'avez vous pas appelé la police?
- Çok önemli bir şey oldu.
- Un truc monumental est arrivé.
Yaklaşık 200 yıl önce bana garip bir şey oldu.
Quelque chose s'est passé il y a deux cents ans.
Geçen Cadılar Bayramı korkunç bir şey oldu.
Halloween l'année dernière, il s'est passé quelque chose d'horrible.
Laboratuvarda bir şey oldu.
Il s'est passé quelque chose au labo aujourd'hui.
- Bakın, orada bir şey oldu.
Il s'est passé quelque chose.
Bu benim için uzun soluklu bir süreç oldu ve bunun iyi bir şey olduğunu düşünmek istedim.
Ça a été un très long processus pour moi, et j'ai tellement travaillé sur moi-même pour être bien dans ma peau.
İlginç bir şey oldu mu?
rien d'intéressant?
Ne olduğunu söyleyemem ama... Gözümüzden kaçan bir şey oldu mu?
Je ne sais pas quoi, mais... avons-nous négligé quelque chose?
Harika bir şey oldu Van Winkle'lar viski yaptıklarında... kendi yöntemleriyle.
Incroyable ce qui est arrivé... quand les Van Winkles ont fait du whiskey... de leur façon.
Şöyle bir şey oldu. Ne kadar hippi varsa hepsi de Willie'nin konserlerine geliyordu.
Tu vois, ce truc est arrivé la où tous ces hippies venaient pour voir les concerts de Willie,
- Bir şey oldu diyebilirdin.
- Quelque chose s'est passé...
Aloysius, Leydi Castleroy, korkunç bir şey oldu.
Aloysius, Lady Castleroy, quelque chose de terrible s'est produit.
Ama son dakikada ters bir şey oldu ve plan suya düştü.
À la dernière minute, ça s'est mal passé, et ça n'a pas marché.
Bugün bir şey oldu mu?
Ne s'est-il rien passé aujourd'hui?
Belki hatırlamazsınız siz ama ben kiradan kaçtım gibi bir şey oldu.
Vous ne devez pas vous en souvenir, mais j'ai en quelque sorte quitté ma location.
Çok garip bir şey oldu.
C'est vraiment étrange.
- Bir şey mi oldu baba?
Quelque chose d'important, papa?
- Bana söylemediğin bir şey mi oldu?
Y a-t-il quelque chose que tu ne me dis pas?
Önemli bir şey değil, birkaç kere oldu.
Ce n'est rien. c'est arrivé quelques fois.
Önemli bir şey değil, birkaç kere oldu.
Ce n'est pas très grave. C'est juste arrivé une ou deux fois.
- Robin Hood'la bir şey mi oldu?
Il s'est passé un truc avec Robin des bois? Non.
- Bir şey mi oldu?
- ça ne va pas?
Bir şey o çağrıların insanlara ulaşmasına engel oldu, onlar da oy veremedi.
Quelque chose a bloqué ces appels aux électeurs. Ils n'ont pas voté.
Bir şey mi oldu?
Que s'est-il passé?
- Peki bir şey bulan oldu mu? - Hayır.
- Il n'a jamais été trouvé?
Özünde bedeviyetle yaşadığımız bir hayatımız oldu Will. Ama bu zamana kadar koruduğum tek bir şey var ki, o da harika bir Noel.
On a essentiellement eu, une vie de nomade, Will, mais la seule constante que j'ai maintenu c'est un merveilleux noël.
Bir şey uydururum ben, cinayet oldu derim.
Je dirais que tu as eu une urgence. Un cadavre, par exemple.
Evet, en ufak bir şey bile. Neden böyle oldu ki?
Oui, j'invente au fur et a mesure, Et alors?
Geriye bakınca, sanırım bir çok şey benim yüzümden oldu, senin yüzünden değil.
En regardant en arrière, beaucoup était de ma faute. Ce n'était pas toi.
Cinayetler sonrası yeni bir şey oldu mu?
On a augmenté les patrouilles au sud de la ville dès que vous avez parlé d'un tueur frénétique.
Son bir şey daha oldu yatırdım
La dernière chose dans laquelle j'ai investi était
Ne zaman tuhaf bir şey olmadığı oldu ki?
Quand n'y avait-il rien d'inhabituel?
- Sana ne oldu? - Yok bir şey.
Qu'est-ce qu'il y a?
-... beri anlatabilirdin, bir şey oldu diyebilirdin.
- Quelque chose s'est passé...
Ne yani? Daha önce de bunun gibi bir şey mi oldu?
Quelque chose comme cela est déjà arrivé?
Yoksa başka bir şey mi oldu?
Il s'est passé quelque chose?
Bir şey mi oldu?
Est-ce que quelque chose s'est passé?
Dava ile ilgili önemli bir şey mi oldu?
Y-a-t'il eu une pause dans l'affaire? Oui.
Beni en çok korkutan şey seni bir daha asla göremeyeceğimi düşünmek oldu.
Ce qui m'a le plus effrayé c'était de penser que que je ne te reverrais jamais
bir şey olduğu yok 29
bir şey oldu mu 34
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey oldu mu 34
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46