Sana bir şey diyeyim traduction Français
359 traduction parallèle
Ne olmuş? Sana bir şey diyeyim. Onda beni kedine çeken tek cinsel unsur o kasanın içinde yatıyor.
Écoute, son sex-appeal, c'est son coffre-fort.
Sana bir şey diyeyim mi? Eğer kalırsan yapılacak bir sürü iş olacak, çünkü burası için düşündüğüm fikirler var.
Bon, si tu restes... n'oublie pas que le travail ne manque pas par ici.
- Sana bir şey diyeyim çocuk. Bu karnavalda zaman geçirdikçe soru sormayı bırakmayı öğrenirsin.
Quand tu connaîtras bien le cirque forain, tu ne poseras plus ces questions.
Sana bir şey diyeyim mi, Verna sırtımı Büyük Ed'in beni arkamdan vurmasına yetecek kadar uzun bir süre dönecek olsam sırtımda bir delik olurdu.
Ecoute, Verna, Si je tiens à me faire baiser par Big Ed, j'aviserai!
Sana bir şey diyeyim beyim, soru falan sormayacaksın!
On a bien besoin d'agents spéciaux, ici.
Sana bir şey diyeyim mi?
Écoutez-moi bien.
Sana bir şey diyeyim.
Ecoute...
- Sana bir şey diyeyim Brad.
- Je vais vous dire une chose.
O zaman sana bir şey diyeyim.
Laisse-moi te dire quelque chose.
Tamam, eğlenmen bittiyse... sana bir şey diyeyim...
Vous vous êtes bien moqués de moi? Eh bien, je vais vous dire un truc.
Ama sana bir şey diyeyim Joanie.
Mais une chose est sûre, Joanie.
Sana bir şey diyeyim mi? Utanç verici bir şey? Bunca yıldır başka bir kitaba bir defa olsun dokunmamıştım.
Le pire dans tout cela, c'est que depuis, je n'ai plus ouvert un livre.
Sana bir şey diyeyim mi!
Je vais vous dire ce que j'en pense.
Sana bir şey diyeyim tatlım...
Tu sais, chérie...
Yumruk sallamadan önce sana bir şey diyeyim. Kimse iyi şeyler yapmak için çalmaz.
Personne ne vole par gentillesse.
Bırak da sana bir şey diyeyim, evlat.
Tu as été au Vietnam? Moi, oui.
Sana bir şey diyeyim.
Laissez-moi vous dire quelque chose.
Sana bir şey diyeyim mi? Önce bana geldiğine çok sevindim.
Je suis reconnaissant que vous soyez venue me voir d'abord.
Sana bir şey diyeyim : Buradan gitmiyorum, sen de öyle kim olduklarını bulacağız. Bu iş ölümüme sebep olsa bile.
Je vais te dire, je ne pars pas et toi non plus, tant qu'on n'a pas trouvé qui c'est, quitte à mourir.
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi...
Ecoute, Paul, faut que je te dise...
Sana bir şey diyeyim melez.
Écoute bien métis.
Seni 10 yıldır tanıyorum. Sana bir şey diyeyim, asla emekli olmayacağım.
Entre nous, je prendrai jamais ma retraite.
Sana bir şey diyeyim, eğer sizler de öyle ateş edebilseydiniz... bütün emniyet homoseksüel olsa aldırmazdım.
Je vais te dire, que tous nos gars soient des tantes, pourvu qu'ils tirent comme eux!
Ama sana bir şey diyeyim.
Mais je vais te dire un truc.
Ben zaten ölmüşüm, ama sana bir şey diyeyim. Anka'yı incitiyorsun ve bir gün buna pişman olacaksın.
Moi, je suis presque mort, mais je te dirai une chose, tu es injuste avec Anka et tu le regretteras un jour.
Sana bir şey diyeyim, oğlum. Elimde değil, teyze.
Je dois dire en votre faveur que même si votre ami a des vices par centaines, vous savez chanter ses louanges.
Sana bir şey diyeyim mi?
Je vais te dire quelque chose.
Sana bir şey diyeyim mi? O kişi ben olmayacağım!
ce sera pas moi.
Ama sana bir şey diyeyim, dostum.
Je vais te dire une chose.
Sana bir şey diyeyim.
Laisse-moi te dire une chose.
Sana bir şey diyeyim mi, bu karınla ilgili en kötü anınsa çok mutlu bir adam olmalısın.
Si c'est la pire histoire sur ta femme... tu dois être un homme heureux.
Sana bir şey diyeyim mi?
- Tu sais quoi?
Peki, sana bir şey diyeyim... bugün, Corvette cant kapakları ve yarın...
Je vais vous dire un truc. Aujourd'hui, ce sont des enjoliveurs de Corvette et demain il dévalisera la banque de Manhattan.
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
Ma plus grande satisfaction, c'est de travailler avec des jeunes au Centre de la Jeunesse.
Sana bir şey diyeyim mi?
Tu sais quoi...?
Sana bir şey diyeyim, bayım.
Je vais te dire une bonne chose.
- Charlie, sana bir şey diyeyim mi?
- Charlie, tu sais quoi?
- Sana bir şey diyeyim mi? Öldüm öldüm dirildim, sürtük. Sen evde oturmuş Kaptan Kanguru'yu izleyip kakaolu sufleleri yerken -
J'ai été en enfer pendant que tu regardais la télé.
Ve sana bir şey diyeyim. Ölesiye korkmuştu.
Il avait une peur bleue.
Bir şey diyeyim mi, böyle bir gün sanki biri sana hediye vermiş gibi hissediyorsun.
J'aime repasser pour toi!
Bir şey diyeyim mi? Keşke evlenirken sana bu setin geri kalanını da alabilseydim.
Tu sais... c'est dommage que je n'aie pu t'acheter la parure entière.
Sana bir şey daha diyeyim.
Et je vais même t'avouer...
Sana bir şey daha diyeyim. Senin geleceğin için 26 sent bile vermem.
Sachez aussi que je ne donne pas 26 cents de votre avenir.
Sana bir şey diyeyim Bishop :
Toi et ton père.
Sana bir şey diyeyim mi?
Tu sais quoi?
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi,
Ecoute, Paul, faut que je te dise...
Şey, sana şunu diyeyim, Bob. ben bir gemi güvertesi romantizmiyle ilgilenmiyorum.
Je me moque d'une amourette le temps d'un voyage.
Sana bir şey diyeyim mi.
- Je lui envie ça.
Sana yine de bir şey diyeyim bunu kimin yaptığı öğrenildiğinde birçok insan teselli bulacak.
Laissez-moi vous dire. Beaucoup seraient soulagés qu'on ait le coupable.
Dur sana başka bir şey daha diyeyim asla bu radyo istasyonunda başka bir kaydını oynatmayacağım! Asla!
Et je ne passerai plus un de vos disques dans cette station de radio!
Sana aşk hakkında bir şey diyeyim.
Je vais te dire un truc sur l'amour.
sana bir şey diyeyim mi 31
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16