Sayın başkanım traduction Français
2,588 traduction parallèle
Sayın Başkanım, oturumun sonunda başarıya ulaşma umudumuz var mı?
Que pouvons-nous réellement espérer accomplir?
Beyler. Sayın Başkanımız bile kabineye hazırlıksız geldiğine göre bu oturumu kapatabiliriz.
Messieurs, étant donné que le Lord Président n'a rien préparé je dois clore la séance.
Benim adım, Sayın Başkan, Nicolai Taikovsky.
Mon nom, M. le président, est Nikolaï Tarkovsky.
Sayın Başkan.
M. le président?
Sayın Başkan, beni duyabiliyor musunuz?
Vous m'entendez?
Sayın Başkan Yardımcısı. - Evet Senatör?
M. le vice-président?
Günaydın Sayın Başkan ve komite üyeleri.
M. le président, mesdames et messieurs du comité.
Sayın Başbakan. Madenciler sendikası başkanı bugün, grevlere destek olması için orduyu isyana teşvik etti, öyle görünüyor ki uzlaşı için yanlış zaman.
M. le Premier ministre les syndicats de mineurs ayant appelé à la mutinerie en soutien de la grève la conciliation paraît inopportune.
Sayın Başkan, Kaptan Legorjus daha yeni salındı.
M. Le Ministre, le capitaine Legorjus a été libéré.
Sayın başkan asilerin lideri, FLNKS ile görüşmeleri başlatmak için iletişim kurmamı istedi.
M. Le Ministre, le chef des rebelles m'a aussi demandé de prendre Contact avec le FLNKS pour entamer les discussions.
Sayın Başkan. Biz Kanak insanları olarak var olma yaşama hakkımızı talep ediyoruz.
- Monsieur le Président, nous, peuple kanak, demandons notre droit à exister, à survivre.
Umuyorum ki Sayın Başkan ; adaleti tüm insanlık adına sağlayabiliriz.
J'espère, M. Le Président, que nous arriverons ensemble à rétablir la justice, celle des hommes.
Lütfen, Sayın Başkan gelip Watete'ye özgürlüğünü verecek imzayı atın.
Je vous prie, M. Le Président, de venir signer un acte d'indépendance de Watete.
- Sayın Başkan. "Çok Gizli" sıfatıyla hazırlanmış bir dosya var.
M. le président, c'est une affaire top secret.
Sayın Başkan Şimon Peres Ulusal İsrail Bilim Akademisi Başkanı Profesör Yehuda Grossman akademinin sevgili üyeleri bu akşam izleyiciler arasında bulunan babam, öğretmenim Profesör Eliezer Şkolnik annem Doktor Yehudit Şkolnik aile üyelerim, arkadaşlarım, sayın meslektaşlarım.
Son honneur le Président Shimon Peres, le président de l'Académie Nationale des Sciences Israélien, Prof. Yehuda Grossman, mes collègues de l'Académie, mon père, mon professeur, Prof.
Sayın Başkan, kabine üyeleriniz burada.
M. le President, vos ministres sont là.
- Gideyim mi Sayın Başkan?
- Vous souhaitez que je m'en aille? - Non.
Sayın Başkan, son aldığımız istihbarata göre ayrılıkçılar Rusya mevzilerinden ateş ediyorlarmış arabulucularını kalkan olarak kullanıyorlarmış.
M. le Président, les derniers renseignements indiquent que les séparatistes ouvrent le feu depuis les positions Russes, utilisant leurs casques bleus comme abri.
Sayın Başkan, birliklerimiz ateşe karşılık vermezse yaralıları tahliye edemezler.
M. le président, si nos troupes ne peuvent riposter, elles ne peuvent évacuer les blessés.
Sayın Başkan, Rus tanklarının bir saldırı için toplandığı görsel olarak onaylandı.
M. le Président, il y a confirmation visuelle de tanks Russes se préparant à l'invasion.
Bence de bu iyi bir fikir Sayın Başkan.
Je pense que ça serait une bonne idée M. le Président.
Çok zor olacak, Sayın Başkan.
Ca sera dur, M. le President.
Sayın Başkan, iki cephede birden ağır saldırıyla karşı karşıyayız.
M. le Président, nous faisons face maintenant à une attaque massive sur les deux fronts.
- Sayın Başkan...
- M. le Président...
Yarın o gün gelirse beni hatırlayın, Sayın Başkan.
Quand vous penserez à l'avenir, ne m'oubliez pas.
Bilhassa belediye başkanımız sayın Bay Bloomberg'e hoş geldiniz demek ve teşekkürlerimi iletmek isterim. Çok teşekkürler.
Je remercie particulièrement et j'accueille chaleureusement le maire Bloomberg... avec nous,
Sayın Belediye Başkanı.
- M. le maire.
Sayın Başkan! Sayın Başkan!
M. le Président!
Uyan. Sayın Başkan, uyan!
M. le Président, réveille-toi.
İşe yarayacaktır Sayın Başkan.
Ça marchera, M. le Président.
Sayın Başkan, Adalet Bakanı sizi görmek istiyor.
M. le Président, le ministre de la Justice est là.
Sayın Başkan, operasyonun neden istenilen başarıya ulaşmadığına dair bir çalışma yapmaya başladık.
M. le Président, j'ai préparé une analyse de l'échec de l'opération.
Duyarlı bir yaklaşım Sayın Başkan ama Ruslar zayıf olduğumuzu düşünüyor ve bu sabahki basın toplantısı daha da zayıf görünmemize sebep oldu.
C'est bien beau, monsieur, mais les Russes n'y croiront pas, et nous considéreront encore plus faibles après votre conférence de presse.
Teşekkürler Sayın Başkan.
Merci, M. le Président.
Sayın Başkan, Direktör Hoover sizi bekliyor.
M. le Président, M. Hoover vous attend.
Sayın Başkan, normal şartlar altında eğlencenizin sizinle eşiniz ve Tanrı'nız arasında kalması gereken bir mesele olduğunu söylerdim.
En temps normal, M. le Président... je considérerais que vos incartades ne devraient concerner que vous, votre épouse et Dieu.
Size şiddetle şunu tavsiye ederim... Adımlarınızı çok dikkatli atın Sayın Başkan.
Je vous en prie, soyez prudent, M. le Président.
Sayın Başkan, sizi tekrar görmek çok güzel.
Ravi de vous revoir, M. le Président.
Sayın Başkan, Pinkerton'dan beri en iyi adam olduğuna inanmak istiyorum ama bundan emin misiniz?
M. le Président, je veux bien croire qu'il est compétent. Vous êtes sûr de vous?
Elbette Sayın Başkan.
Bien, M. le Président.
Ben daha kapıdan çıkmadan Sayın Başkan.
Avant que je passe le portail, M. le Président.
Sayın Başkan...
M. le Président...
İyi günler Sayın Başkan.
Bonne journée, M. le Président.
Sayın Başkan, Büyükelçi geldi.
M. le Président, l'Ambassadeur est là.
General, ben... Sayın Başkan benim için çok değerliydi hayatım boyunca onu özleyeceğim efendim.
M. le Ministre, le président était tout pour moi.
Sizin eviniz Sayın Başkan.
On est chez vous, M. le Président.
Sayın Başkan, Güney Eyaletleri Kurultay Başkanı olarak Güney'deki tüm bu fenalığın nedeni olarak insafsızca hedef gösterilmemizden dehşete düşmüş ve çileden çıkmış durumdayım.
En tant que représentant des élus du Sud, je suis furieux de constater que nous sommes injustement accusés d'être responsables de ces maux.
Ben de tam bundan bahsediyordum Sayın Başkan.
C'est ce que je disais, M. le Président.
- Sayın Başkan bu işe çözüm bularak yüksek ahlak seviyesi yakalayabiliriz.
M. le Président, nous ferions alors preuve de grande morale.
Sayın Başkan Jim Crow'un fenalıklarını gördüm ben.
M. le Président, j'ai vu les côtés sombres des lois Jim Crow.
Bu konuda sizin bilgeliğiniz ve deneyiminizden istifade etmek isterim Sayın Başkan Yardımcısı. - Bu öğleden sonra görüşelim.
J'ai besoin de votre sagesse et expérience en la matière, M. le Vice-président, cet après-midi.
başkanım 138
sayın 41
sayın hakim 274
sayın hâkim 72
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20
sayın müdür 27
sayın 41
sayın hakim 274
sayın hâkim 72
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20
sayın müdür 27