Size değil traduction Français
1,880 traduction parallèle
Ama buna karar vermek size değil bölge savcısına düşüyor.
Sauf votre respect, Capitaine, ce n'est pas à vous décider. C'est au procureur.
O malzemeler herkese atıldı, sadece size değil.
Ces denrées sont à tout le monde, pas seulement à toi.
Canım size ne? Kimse kim. Belli ki önemli biri, değil mi?
Alors ce doit être quelqu'un d'important.
Size aile kusursuz değil demiştim.
Je vous avais dit que la famille n'était pas parfaite.
Öfkeli değil, ve sizi temin ederim ki size kızgın değil.
Elle n'éprouve aucune rancune, et je vous promets qu'elle n'est pas fâchée contre vous.
Bu size kalmış bir şey değil Bay Bertleman.
Ce n'est pas de votre ressort, Mr. Bertleman.
Çünkü Bay Chambers,.. ... kızınızdan size mesaj bırakmasını filan istemedi, değil mi?
Car, M. Chambers, votre fille n'a pas été obligée de vous laisser un message.
Söyledim size, iyi değil.
Je vous ai dit qu'il ne se sentait pas bien.
Bu fikir size ait değil miydi?
L'idée ne venait pas de l'un de vous deux?
Size böyle olacağını söylemiştim, değil mi?
! Je vous avais dit que ça arriverait, n'est ce pas?
Size o içecekleri getirmedim değil mi?
Oh, je ne vous ai jamais amené ces verres, n'est-ce pas?
Böyle bir şeye niyetlense size tam resepsiyonun ortasında gitmesi tuhaf değil mi?
Si elle a décidé de s'évanouir, comme vous dites, vous ne pensez pas qu'en plein milieu d'une réception est un choix étrange?
Sağır bir kadının size söylediği aptal şeyleri söyleyip düşük maaşla geçinmek kolay değil.
Ce n'est pas facile d'être payé le salaire minimum pour dire toutes les idioties qu'une sourde vous demande de répéter.
Bu sabahki teşebbüsü başarısız olunca silahı size verdi değil mi Bay Fremont?
Juste après que sa tentative ait échoué ce matin. n'est-ce pas, Mr Fremont?
Size zaman kazandırmak iyi, ama onu iyi bir benzetirsem, sorun olmaz değil mi?
J'essaye de gagner du temps. Mais tu n'as pas d'objections à ce que je l'abatte?
Size söyledim, değil mi?
Je vous l'avais pas dit?
Aslında size göstereceğim şey yüzüm değil, gücüm.
Non mon visage, mais mon pouvoir.
Size Lucy diyebilirim, öyle değil mi?
Je peux vous appeler Lucy, non?
Size bir çok değerli şey bırakmış olmalılar, doğru mu? Bir süreliğine gittikleri için çok miktarda yiyecek, oyuncak almalı ve kiliseye bağış yapmalısınız, değil mi?
Ils sont partis depuis si longtemps qu'ils ont dû vous laisser de quoi vivre... y compris pour les oblations au Seigneur, non?
Size göre şirketinizin batması sizin suçunuz değildi, değil mi?
Votre position... est de dire que la faillite de votre entreprise n'était pas de votre faute, c'est bien ça?
Size neden yalan söylediğimi anladınız, değil mi?
Vous comprenez pourquoi je vous ai menti, pas vrai?
O değil... Size kestiğim 75 bin dolarlık çekle ilgili.
C'est à propos du chèque de 75.000 $ que j'ai passé pour vous.
Sanırım nişanlınız sizi kansız dilimlere ayırmak istediğinde size de olacak olan farklı bir şey değil.
C'est ce qui arrive, quand votre fiancé essaie de vous couper en petits morceaux.
- Size bağlı değil. - Sahi mi?
- Ça ne dépend pas de vous.
Anne! Çocuklar, ben bu anahtarı size acil durumlar için vermiştim, Gestapo gibi evimi basmanız için değil.
Je vous ai donné une clé en cas d'urgence, pas pour débarquer comme la Gestapo.
Size nasıl ulaştığım önemli değil.
Peu importe comment j'ai eu votre numéro.
O size ait değil.
Ça ne vous appartient pas.
Ve şey, size borçluyum. Sorun değil. Acaba, biz... hangi tarihteyiz?
Quel, quel... jour sommes nous?
Hayatını size borçlu, değil mi?
Il vous doit la vie, non?
Eğer birini öldürmekten veya tecavüzden hüküm giydiyseniz hiç sorun değil gidin, size kredi vereceklerdir.
Si vous êtes condamnés pour viol ou meutre, il n'y a pas de problème.
Bedeninizdeki tüm bu yara bere bunları size babam yaptırdı değil mi?
Toutes ces marques que vous avez... C'est mon père qui vous a obligée à vous les faire.
- Size inanmadığımızdan değil ama evinizi aramamız için izninize ihtiyacımız var. Elbette.
On ne met pas votre parole en doute, mais on perquisitionnera chez vous.
Yani o bir erkek, değil mi? Her zaman size anlatmadıkları şeyler vardır.
C'est bien les hommes, ça.
Eminim ki, bunu size söylemem kişisel bir şey değil, sadece biraz avuntu olacaktır.
Et de vous dire que ça n'a rien de personnel est une maigre consolation.
tanrı size gülüyor değil mi?
Dieu a voulu rire, n'est-ce pas?
Pıhtılaşma engelleyici, ölülerde işe yaramaz biliyorsunuz değil mi? Size göre ölü doktor.
Vous réalisez qu'un anti-coagulant est inutile sur un mort, n'est-ce pas?
Ama bu karar size kalmamış, değil mi Bay Pike?
Mais ce n'est pas à vous de décider, n'est-ce pas, M. Pike?
Eminim Cenevre size daha büyük fırsatlar önermiştir, öyle değil mi?
Genève aurait pu vous offrir plus d'opportunités, non?
L.A.P.D. kaza inceleme bunun açıklamasını yapar size, değil mi?
L'analyse de l'accident de la police nous dira ce qui s'est passé.
Size söylüyorum. O diğer hastalarımız gibi değil.
Je vous dis qu'il n'est pas comme nos autres patients.
Bu pislik şimdi de size musallat olmadı, değil mi?
Ce salaud ne la persecute plus, n'est ce pas?
Ve size böyle hitap etme nedenim mormon olmanız değil.
Et je ne vous appelle pas comme ça parce que vous êtes mormon.
Bakın, size söyledim. Ölümüne üzüldüm ama bu lolipoplar cinayet sebebi olacak kadar değerli değil.
Je vous ai dis que je suis désolée si elle est morte, mais ces sucettes ne sont pas une raison pour tuer.
Bahsetse size söylerdim, değil mi?
Vous ne croyez pas que je l'aurais dit?
Size uluslar arası diplomasiyi sağlamlaştırmakta yardım etmeyi kabul ettim, savaş çıkarmakta değil.
J'ai accepté de vous aider à stabiliser les enjeux internationaux. Pas à nourrir une guerre.
Size özel değil.
Ce n'est pas spécialement pour vous.
Babam size karşı sert davranmadı değil mi?
Mon père n'a pas été sévère avec vous, n'estce pas?
Ancak, buradaki sorun şu ki, bu görüntüler size ait değil.
Mais le problème avec ces images, c'est qu'elles ne sont pas les vôtres
Bir görüntü ( imaj ) görüldüğünde, bu size tek bir şey söylemektedir : bu size ait bir görüntü değil, bu onların görüntüsü.
ce n'est pas votre image c'est leur image.
Hayır, öyle bir şey değil. Size açık açık söyleyeceğim çocuklar ama sakın şaşırmayın...
Je sais pas comment vous le dire, alors j'irai droit au but :
Buraya gelirken niyetimiz size rahatsızlık vermek değil değişimlerin yaşandığı bu dönemde sabırlı metanetinizi methetmek.
Alors, les bons gens de Riddle accueillent ici sans intention de perturber Mais seulement t'honorer pour ton courage patient en ce temps de changement
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56