English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Sorun da bu

Sorun da bu traduction Français

1,583 traduction parallèle
Kimse bilmiyor. Sorun da bu zaten.
Personne ne le sait!
Sorun da bu. Sen onlara iyilik yaparken, onlar sana yapıyormuş gibi davranıyorsun.
C'est le problème : tu agis comme si elle te faisaient une fleur alors que c'est toi qui leur fais une faveur!
Evet, sorun da bu zaten.
C'est là le problème.
Şey, sorun da bu.
- C'est ça, ils s'en foutent.
- Sorun da bu zaten.
Oui, c'est ça le problème.
Sorun da bu.
En fait, on va tous coucher.
Ben izliyorum. - Evet Şef, sorun da bu. Hepimiz izliyoruz.
Parce qu'elle est à moi, voilà pourquoi.
İşte sorun da bu.
Voilà le problème.
- Sorun da bu zaten.
Eh bien, c'est ça le problème.
Sorun da bu, Buddy.
Tu vois, c'est le problème, Buddy.
Sorun da bu zaten.
C'est là le problème.
Sorun da bu. Son cinayetlerdeki DNA'larla uyuşmadı. Ama şuna bir bakın...
Il ne correspond pas aux derniers meurtres, mais écoute ça.
Sorun da bu. Diğer araç falan yok.
C'est le problème : il n'y a pas d'autre véhicule.
İşte sorun da bu.
C'est le problème.
- Evet, sorun da bu. Peki Bab kim?
- Tu n'es donc pas un Nitzberg.
Sorun da bu. Doğru olanı yaptığımı sandım.
C'est le problème, je pensais faire la bonne chose.
Ama iç kanamasını durdurmak için ameliyat olması gerek. Zaten sorun da bu.
Mais il va falloir l'opérer pour arrêter l'hémorragie.
Sorun da bu zaten.
Et c'est là que se situe le problème.
Sorun da bu.
C'est ça le problème.
Sorun da bu ya.
C'est ça le problème.
Sorun da bu ya zaten.
- Non, quoi?
Ama Jack Donaghy için zamanın yok, ve asıl sorun da bu.
Pour Bashar al-Assad. Mais jamais pour Jack Donaghy, et c'est un problème.
- Hayır, sorun da bu.
- Il t'a offert une casquette?
Sorun da bu zaten, onda agorafobi var.
Mais le problème, c'est qu'elle est agoraphobique.
Sorun da bu zaten.
Personne n'est comme moi!
Sorun da bu ya.
Justement.
Sorun da bu.
Ce machin est foutu.
Sorun da bu.
C'est le problème.
Sorun da bu.
C'était tout à fait le but.
Sorun da bu zaten.
Voilà où est le problème.
Ne kadar bayağı ve çirkin, değil mi? Sanırım sorun da bu.
Elle est moche et ratée, c'est ça le problème.
Sorun da bu zaten.
Justement.
Çünkü, neden insana bu kadar gerçekçi geldiğini kavrayamadılar ve bence sonra da arkasından, Mary'nin kasık tüyünü gördüler ve "Sorun bu olmalı." dediler.
À mon avis, à cause de leur manque de sensibilité, ils n'ont pas été plus loin que des poils pubiens et ils ont saqué cette scène.
Bilimadamlarının üstünde en çok çalıştığı ve endişe duyduğu bir sorun da Kuzey Kutbu'ndan, Grönland'ı geçerek gelen soğuk rüzgarların, Kuzey Atlantik'te, yukarı tırmanmakta olan sıcak su akıntısı ile karşılasması bu sıcak sulardaki ısıyı buharlaştırması ve bu buharın, rüzgârlar ve Dünya'nın ekseni etrafında dönüşü aracılığı ile Batı Avrupa'ya taşınmasıdır.
L'un des plus préoccupants et le plus étudié, se situe dans l'Atlantique Nord où le Gulf Stream rencontre les vents froids de l'Arctique et du Groenland. La vapeur dégagée par le Gulf Stream est poussée sur l'Europe de l'Ouest par les vents et la rotation terrestre.
Bu kağıtta da dünkü kağıtla aynı sorun var senin nasıl hissettiğini ele almıyor.
J'ai le même problème avec cette rédaction que j'ai eu avec l'autre, il ne traite pas de ce que vous ressentez.
Stewart tekrar hayatıma girene kadar da bu, sorun olmamıştı.
Ce n'était pas un problème jusqu'à ce que Stewart réapparaisse.
Ki tam da bu yüzden, Micheal'da bir sorun olmadığını biliyorum.
Et je sais que Michael te convient parfaitement.
Çünkü omzumu ne zaman kaldırsam bu şey kayıyor. Tabii bu da biraz sorun oluyor doktor.
Quand j'y vais vraiment fort, ce truc traverse la pièce en volant.
Bu sorun olmaz. Çünkü kızı ölü ya da diri olarak istiyordu.
Pas grave, on doit la ramener morte ou vive.
Bu da sorun olmazdı.
J'aurais préféré cette option aussi.
- Sorun da bu ya.
Justement.
- Bu da sorun yaratıyor.
- Et c'est déconcertant. - En effet.
- Ve bu da bir sorun. Çünkü? Çünkü Malik Fara öldürüldüğü gece birisiyle buluşmuştu.
Car Malik devait rencontrer quelqu'un le soir de sa mort, et nous devons savoir qui, pour différentes raisons.
İşte sorun da burada, sen bu mahallede yenisin.
Le problème est que vous êtes nouvelle ici, OK?
İşte sorun da bu.
Justement.
O da çalışan bir baba, ama görünüşe göre, bu, sorun değil.
Lui, c'est un père qui travaille mais apparemment, ce n'est pas le problème.
Sorun da tam olarak bu ya, efendim.
C'est bien le problème, monsieur.
- Sadece çocuklar Joe'da olunca bu - - Yapma, Sarah, sorun değil.
- mais quand Joe a les enfants...
Evet, sorun da bu.
Ouais, vous voyez, c'est le problème.
Talaşlarıma kadar acım var. Benim sorunum da bu. Küçük içimdeki sorun bu.
J'ai mal au plus profond de moi, voilà ce qui cloche chez moi, il y a un problème à l'intérieur, je suis malade comme un chien.
Bu harika, çünkü küçük sol baş parmağı, sol mememin üstünde, çantamı da sağ tarafta taşıyorum, sorun yok demektir.
CAISSE D'ÉCONOMIE DE CAMDEN C'est génial. Son petit pouce gauche est sur mon point de lactation gauche... et je porte mon sac du côté droit, donc je suis prête à partir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]