Temiz hava traduction Français
1,301 traduction parallèle
Watson, tüm bu temiz hava beni öldürecek. Mmm.
Watson, cet air frais va me tuer.
Mahkuma temiz hava mı aldırıyorsunuz?
Vous faites donc prendre l'air à votre prisonnière?
Yürüyüşe çık, temiz hava al ve doğanın tadını çıkart.
Toi, pendant ce temps, tu sors prendre l'air et tu respires la nature.
Orası harikadır. Temiz hava. Risk yok.
C'est bien Sha Tau Kok, on y respire le grand air,... pas besoin de patrouiller.
Elbette, haydi biraz temiz hava için dışarı çıkalım.
- Oui. On sort respirer un peu.
Cok fazla temiz hava aldim.
Trop d'air frais.
Biraz temiz hava ikimize de iyi gelecektir.
Un bol d'air nous ferait du bien.
Temiz hava mı alıyordunuz?
On prend l'air?
Temiz hava gibisi yok, değil mi Batman?
Rien de tel qu'une bouffée d'air frais, n'est-ce pas?
Güneş ışığı, temiz hava.
Soleil. Air pur.
" Pekâlâ çocuklar, hepinizin eve girip temiz hava almasını istiyorum.
" Allez prendre l'air à la maison.
Temiz hava. Çam ağaçlarının kokusu.
L'air pur... le parfum des pins.
Gerinip temiz hava alın, ama oynamak yok.
Dégourdissez-vous les jambes, mais ne jouez pas.
Biraz temiz hava almaya.
Prendre l'air.
Bu arada, temiz hava geldi bir parça.
Tiens, un peu d'air frais.
Korkarım Noel'de temiz hava yiyeceğiz.
On mangera de l'air à Noël.
Sürekli içeride romanları üzerine uğraşıyorlar hiç temiz hava almıyor ya da egzersiz yapmıyorlar.
Toujours en haut plongées dans leur roman. Sans jamais prendre l'air.
- Bir dakika. Temiz hava almam lazım.
Un petit moment, je vous prie.
Temiz hava, temizlik, ciddiyet gerekiyor..
Nous avons besoin d'un renouveau, plus propre, plus sérieux...
Temiz hava sana iyi gelir.
L'air frais te fera du bien.
Biraz çikip temiz hava alsana?
Tu veux pas aller prendre l'air?
Tüm o temiz hava ve güneş ışığı sizi rahatsız etmeye başladıysa Defiant'a geri dönebilirsiniz.
Si tout ce grand air et ce soleil vous fatiguent trop, nous serons ravis de vous revoir sur le Defiant.
Temiz hava ve canlı bir yürüyüş iyi gelir.
Une promenade et de l'air frais vous feront du bien.
Onu serin tut, eve bolca temiz hava girmesini sağla bir de ona bu otlardan ver.
Il faut le rafraîchir, laisse l'air frais entrer et donne-lui ces herbes.
Bu gaz havaya karıştıktan sonra, herkes uyuyakaldı, tabii ki, maske ile temiz hava soluyan... pilotlar hariç tutulmak üzere.
Une fois le gaz lâché, tout le monde s'endort, à l'exception du pilote, bien sûr, qui respire à travers un masque à gaz.
Şey, ben dışarı çıkıp, biraz temiz hava alacağım.
J'ai envie de sortir prendre l'air. - Oui.
Samuel, temiz hava almak için dışarı çıkıyorum.
Oui, milady, bien sûr.
Temiz hava alırsın belki.
L'air frais vous fera du bien.
Temiz hava, giyecek, su ve yiyecek konusunda bize güvenmeleri yeterli değil.
Nous devons leur assurer nourriture, vêtements, eau, air...
Efendim, taxi temiz hava kokusu o.
C'est le désodorisant du taxi.
Tüm ihtiyacım olan temiz hava biraz yürüyüş.
L'air frais et l'exercice est tout ce dont j'ai besoin
Kaptan, buraya temiz hava almaya gelmedim.
Je ne suis pas ici pour une promenade de santé.
Temiz hava, karahindiba.
L'air pur, les pissenlits...
Hayır, sadece temiz hava almaya çıkıyorum.
Je sors juste prendre l'air.
Temiz hava teknolojilerinde lider bir firma. Falan, falan.
"Planecorp, leader dans la technologie de l'air pur..."
Kapı açık olunca içeri temiz hava girdi.
Ça fait une bonne brise avec la porte ouverte.
Temiz hava, bedava enerji.
De l'air propre, une énergie gratuite.
Temiz hava almış olur. Hem sana da arkadaşlık etmiş olur.
Il respirerait du bon air et te tiendrait compagnie.
Biraz temiz hava bana iyi gelir.
Un peu d'air frais me fera du bien.
Egzersizlerin için dışarı çıkmalısın. Evet, egzersizlerim. Çık temiz hava al David.
Vous devriez faire de l'exercice.
Hava daha temiz,... insanlar da daha mutlu olacak.
L'air... est plus propre - et le gens plus heureux.
Burada hava temiz.
L'air est pur, ici.
- Temiz hava almaya çıktık.
- Nous voulions prendre l'air.
Temiz hava ona iyi geliyor.
Ca lui fait du bien de prendre l'air.
Çok temiz bir hava var burada.
L'air est frais ici.
Burası aydınlık. Hava temiz.
C'est clair ici et l'air est frais.
Sessiz ve utangaç bir canlılık, ciddi ve iffetli sessizlik, saf ve hassas kalplilik, temiz, kibar bir ruhun işareti ürkek bir küstahlık, uysallık, suç işlemeden korku ve sakin bir hava, uzun ve söz dinleyen itina,...
une grâce légère, encore pleine de timidité un repos si grave et modeste une pure bonté, de l'âme signe évident, limpide et gracieux une audace pleine de réserve, une tendresse une crainte sans reproche, un air serein.
... ciddi ve iffetli sessizlik, saf ve hassas kalplilik, temiz, kibar bir ruhun işareti ürkek bir küstahlık, uysallık, sakin bir hava, hava sirenleri uzun ve söz dinleyen itina,...
"une grâce légère, encore pleine de timidité " un repos si grave et modeste " une pure bonté, de l'âme signe évident, limpide et gracieux
Hava temiz gibi görünüyor.
L'air a l'air pur.
Ülkemi seviyorum hava çok temiz.
J'adore la campagne. L'air y est si frais.
Hava trafiği gökyüzü temiz dedi.
Les aiguilleurs du ciel ne captent rien.
hava 135
havana 83
hava çok güzel 31
hava durumu 19
havalı 39
hava çok soğuk 32
hava çok sıcak 61
hava soğuk 86
hava güzel 25
hava buz gibi 22
havana 83
hava çok güzel 31
hava durumu 19
havalı 39
hava çok soğuk 32
hava çok sıcak 61
hava soğuk 86
hava güzel 25
hava buz gibi 22
hava sıcak 32
hava nasıl 16
havaya 16
havaalanı 23
havai 18
hava kararıyor 57
hava kuvvetleri 73
havalan 21
havaalanında 17
havadan 22
hava nasıl 16
havaya 16
havaalanı 23
havai 18
hava kararıyor 57
hava kuvvetleri 73
havalan 21
havaalanında 17
havadan 22
havaalanına 36
havada 23
hava soğuyor 23
hava saldırısı 41
havaalanı mı 16
havai fişekler 18
havamda değilim 69
havacı 17
havada 23
hava soğuyor 23
hava saldırısı 41
havaalanı mı 16
havai fişekler 18
havamda değilim 69
havacı 17