Uzak değil traduction Français
1,139 traduction parallèle
Pek uzak değil.
Pas très loin.
- Telefoto ile o kadar uzak değil.
- C'est trop loin.
Çok uzak değil.
C'est pas trop loin.
O kadar da uzak değil, Alex.
- Ce n'est pas loin, Alex.
O kadar uzak değil değil mi? Hayır.
Ce n'est pas si loin, non?
Artık uzak değil.
On n'est plus très loin.
Buradan o kadar da uzak değil.
C'est pas loin d'ici.
Gölcük uzak değil.
Le point d'eau n'est plus tres loin!
Bize yok denecek kadar aza mal olacak ve Westchester'a uzak değil.
Ça nous coûterait presque rien... et c'est près de Westchester.
Dört saat içinde Roma'ya bir uçak kalkıyor. Sicilya, oradan uzak değil.
Il y a un vol... pour Rome dans 4 h, et de là, saut de puce en Sicile.
Orası fazla uzak değil.
C'est tout près
Uzak değil. İstersen gel.
Hé, je ne suis pas loin.
Yalnız biraz uzak değil mı?
C'est un peu loin, non?
Şey, ilginç olmaktan uzak değil, Komiser.
Ce n'est pas dénué d'intérêt.
Sınır buraya çok uzak değil.
La frontière n'est pas loin d'ici.
Bana takılma, bebekliğin o kadar da uzak değil.
Arrête de te moquer... Il n'y a pas longtemps, tu étais encore bébé...
Pek uzak değil.
Pas loin.
Missoula uzak değil, yanılıyor muyum?
Missoula n'est pas très loin, pas vrai?
- Uzak değil.
Pas loin.
Yolu biliyorum. Uzak değil.
Je connais le chemin, ce n'est pas loin.
Çok uzak değil. 10 dakikalık yol.
Tu n'es pas loin, chéri. A peu prés à dix minutes.
Orası yeterince uzak değil.
C'est pas assez loin.
Bir saklanma yerim var. Fazla uzak değil.
J'ai une planque, pas très loin.
üzülme. bana güven sonsuza dek benim olacağın gün uzak değil ve sonra... ama bir şey var... ben senin geç gelme alışkanlığını sevmiyorum.
Ne soit pas triste. Fais-moi confiance. Le jour n'est pas loin où tu deviendra mienne pour toujours.
- O kadar uzak değil.
- C'est pas loin.
O kadar uzak değil Hadi.
C ´ est pas si loin que ca!
- Uzak değil.
Ce n'est pas loin
Yeterince uzak işte, değil mi?
C'est suffisamment loin, non?
Hayır burada değil, ama hafif uzak doğuluya ne dersiniz?
Non, il n'est pas là, mais que dites-vous d'un Oriental de taille moyenne?
Uzak bir yere tatile, gitmek yerine, evde kalmanın daha eğlenceli olacağını düşündük. Yani her zamankinden farklı değil. Ve bu bizim,..
Plutôt que de partir dans un endroit différent, ce sera mieux de rester ici, où rien n'est différent, pour faire la même chose que tous les jours.
Çok uzak değil. Hadi.
Allez.
Ondan uzak dur. O sakin birisi değil.
Méfie-toi d'elle.
Ama tavşanları uzak tutmak için değil.
Vous vous trompez | sur la direction des lapins.
Sadece kendi galaksimizi değil, iki galaksiyi daha geçtik, ve Triangulum takımyıldızının uzak ucundayız.
Voulez-vous qu'on vous accompagne? Capitaine, il semble qu'il y ait une avarie sur ce poste.
Burası sanal güverteden daha büyük değil elbette, o yüzden de, bunu ayarlamak için, bilgisayar, görüntüleri... daha uzak perspektifteki görüntüleri sanal güverte duvarına diziyor.
Ce n'est pas plus vaste que le holodeck. L'ordinateur réduit sur ces murs des images de plus grande perspective.
Çok uzak değil.
Plus tellement.
Öylesine soruyorum, 5 yıl uzak kalınca anında iş olacak değil ya.
Je demande, parce que depuis 5 ans... Ça fait longtemps qu'il n'y a rien.
Evden uzak olmak, yalnızlık hissettiriyor, değil mi?
Tu te sens seule, loin de ta maison?
Ramon'un malikânesine altı mil uzak, doğru değil mi?
C'est à peu près à 10 km de la propriété de Ramon, non?
Ve tüm lAD memurları değil şeytandan hayalinden bile uzak durmalılar.
Chaque inspecteur doit combattre le vice avant même qu'il n'apparaisse.
Uzak bir ihtimal değil.
Ça arrive.
Yolum fazla uzak değil.
J'habite juste après la teinturerie.
Ya ondan uzak durursun, ya da işin biter, geçici olarak değil.
laisse ce Noïde tranquille ou je te colle ta fermeture définitive.
Nereye götürdüğün önemli değil, Tommy'nin evinden uzak tut yeter.
Emmène-le où tu voudras. Faut qu'il soit loin de Tommy.
Dinle, şu anda sağlığım pekiyi değil, bu yüzden heyecandan uzak durmamı önerdiler.
Je suis un peu souffrant, on m'a déconseillé les émotions fortes.
Eğer Hitler'i İngiltere'den uzak tutmak için dökülmesi gereken bir kan varsa bırakın bu Amerikan değil, İngiliz kanı olsun!
Si du sang doit être répandu pour maintenir Hitler hors d'Angleterre, qui soit anglais et non américain.
Çok uzak değil.
Pas loin.
İkinizin de biraz uzak durmanız gerektiği aşikâr değil mi?
Ne serait-il pas temps de vous éloigner un peu?
Kim olduğun umurumda değil. Oğlumdan uzak dur, tamam mı?
- Je me fous de ce que tu es!
Tabii, o kadar uzak değil.
Ce n'est pas loin.
- Çok uzak değildir, değil mi?
Ce n'est pas si loin
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75