Uzun süre traduction Français
9,535 traduction parallèle
- Uzun süre güneş atlında bırakılıp... -... ve açılmış üzüme benzedi bana açıkçası.
Sa peau me rappelle un raisin fendu laissé au soleil trop longtemps.
Ben uzun süre buradayım.
Je suis ici jusqu'au bout.
Onunla uzun süre konuşmamamızın sebebi buydu.
C'est pourquoi nous ne parlerons pas longtemps ensemble.
Kendime senin için çok uzun süre tanıştığım bir adama benzeyen biri dedim. Sonra fark ettim ki sen o adamsın.
Je me suis dit... voilà un homme qui ressemble à quelqu'un que j'ai vu il y a longtemps et c'est alors que j'ai réalisé... mais c'est lui.
Ramse, uzun süre olmuştu.
Ramse, ça fait longtemps.
İşçilerin hepsi altı ayın sonunda şirkette hisse sahibi olur yani ne kadar uzun süre çalışırsanız o kadar büyük hisseniz olur.
Chaque employés perçoit un pourcentage de la société après 6 mois, donc plus vous restez, plus ça grandit.
Burada uzun süre yatsam bile tenim bronzlaşmaz.
Même si je reste allongée des heures, je ne vais pas bronzer.
Uzun süre.
Un long moment.
Görüşmek üzere derdim ama buralarda uzun süre kalmayacakmışsın gibi geldi.
Je te reverrai par ici, même si tu n'y seras plus pour très longtemps. Probablement pas.
Şimdi bence bu yeterince uzun süre cebimde durdu.
Je crois que c'est resté dans ma poche suffisamment longtemps.
Uzun süre birlikteydik.
On a été en couple pendant longtemps.
Uzun süre mi kalacaksınız?
Comptez-vous rester longtemps?
Uzun süre kalacağız yani.
On est ici pour un long moment.
Uzun süre Meleklerin Evi'nde hizmet ettim.
J'ai servi dans l'armée Angélique pendant longtemps.
Uzun süre beni başkalarının yönlendirmesine izin verdim.
Depuis trop longtemps, je me laisse régenter par d'autres..
Uzun süre, sıkı sıkıya çalışırsam kendimi kandırırım belki.
Si je travaille dur et longtemps... je pourrai peut-être y croire.
Ben Carla Tuesday, Rahip Richard Wayne Gary Wayne davasından naklen bildiriyorum. Adam kaçırma, nüfus memuruna yalan söylemek ve komşuları tarafından Noel ışıklarını uzun süre indirmemekle suçlanıyor.
Carla Tuesday, en direct du procès du révérend Richard Wayne Gary Wayne, pour enlèvement, mensonge à un recenseur et décrochage tardif des illuminations de Noël.
Görülerimi uzun süre önce kaybettim.
J'ai arrêté d'avoir des visions il y longtemps.
Uzun süre oldu.
Ça faisait longtemps.
Çok uzun süre.
Trop longtemps, apparemment.
Bak, George Melton'u bir kenara koyuyorum. Başka birine saldırıdan suçlu bulunursan çok uzun süre hapiste kalırsın.
Mettons George Melton de côté pour l'instant, si tu étais reconnu coupable d'agression, tu retournerais en prison pour très longtemps.
Bay Egan, uzun süre bir ceza ile karşı karşıyasınız.
M. Egan vous cherchez un échappatoire de longue durée.
Verdiğimiz bir litre kan Strigoi'ye uzun süre dayanmaz.
- Eh bien, si nous trouvons un agent pathogène efficace, ils ne seront pas besoin à vivre très longtemps.
Etkili bir patojen bulursak uzun süre yaşamaları gerekmeyecek.
- ( Garçon ) : Qui va pas besoin de vivre si longtemps?
Uzun süre bilinçli olamayacak.
- Puis-je la voir?
Bu anı o kadar uzun süre bekledim ki.
J'attends ce moment depuis si longtemps.
Bak. Bir insan bedeninde niye uzun süre kalmadığımı biliyor musun?
Tu sais pourquoi je ne reste pas
- Uzun süre beklemezler, Cass.
Ils n'ont pas voulu attendre plus longtemps, Cass.
Dikkatli ol ama uzun süre beklersen parmaklarını kökünden koparabilir. - Hayır, hayır, hayır.
Mais attendez trop longtemps, ça pourrait vous casser les doigts.
Onlar olmasaydı bu kadar uzun süre hayatta kalamazlardı.
Ils ne pourraient pas avoir survécu là si longtemps s'ils ne l'étaient pas.
Sanırım böyle kızları çok uzun süre elinde tutamıyorsun.
Ouais, je suppose euh... que les filles comme ça ne restent pas sur le marché très longtemps.
Anne çok uzun süre kötü olmayacak.
Maman ne ratera pas longtemps.
Uzun süre dayanamazdı zaten.
Elle n'allait jamais rester.
O kadar uzun süre burada olmayacağım.
Je ne serai pas longue.
Hiçbirimiz onsuz çok uzun süre yaşayamayız.
Personne ne peut vivre longtemps sans.
Ama uzun süre jüri görevi gelmeyecektir.
- Non. Mais je ne serai pas convoqué pour être juré avant longtemps, alors c'est déjà quelque chose, j'imagine.
Uzun süre boyunca mutsuzdu.
Elle était triste depuis longtemps.
Olmaz, çok uzun süre sustum!
J'ai gardé le silence trop longtemps.
Zaten kimsenin yapamayacağı bir şeyi yapamadıkları için yakaladığım bütün uzun süre firar etmiş kaçaklar onları kutlamamı bekliyor.
Chaque fugitif de longue date que j'ai retrouvé s'attend à ce que je le félicite pour ne pas avoir fait ce que personne n'est sensé faire de toute manière.
İşimden o kadar uzun süre...
Je ne peux pas prendre de jours de congés au tra...
Bu kadar uzun süre yalnız kalmasını istemem, anladın mı?
Je veux pas qu'elle soit seule pendant trop longtemps tu vois?
Bu uzun bir süre.
C'est une longue durée.
6 aydan uzun bir süre önce bir polis tarafından öldürülmüştü. - O kişinin adını istiyorum.
Il a été tué par un policier il y a un peu plus de six mois, et je veux son nom.
Barry uzun bir süre yanımızda kalacak sanırım.
Il semble qu'il restera avec nous pendant un moment.
Uzun bir süre benim yerime mücadele etmene izin verdim, gidince de...
Je t'ai trop laissée me défendre. Quand tu es partie...
Ona göre yaşıyorlar, uzun bir süre aramış onları.
Il le pense. Il les a cherchés longtemps.
O orada uzun bir süre hizmet etti.
C'est le temps qu'il a servi là-bas.
Ve seni yakaladığımda- - ki bu olacak- - Buralardan çok uzun bir süre gideceksin.
Et quand je vous arrêterai, ce que je ferai, vous serez tous mis à l'écart très longtemps.
Uzun bir süre ortalarda olmayacağım.
Cela me mettra à l'écart un moment.
- Çok uzun bir süre.
Ça fait si longtemps.
Sorunlu insanların genetik materyallerinin eski örneklerine ulaştım ve şimdiki genetik materyalleriyle karşılaştırdım. Hayatımda ilk kez ki dürüst olalım, bu oldukça uzun bir süre oluyor sorunluların DNA işaretleyicilerinin kaybolduğunu gördüm. Hem de tamamen.
J'ai pris de vieux échantillons de matériel génétique des personnes perturbées, et je les ai croisés avec leur matériel génétique d'aujourd'hui, et pour la première fois depuis que je suis en vie, ce qui, tu le sais, est proche d'un record historique,
uzun sürebilir 18
uzun süredir 23
uzun sürer mi 29
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun süredir 23
uzun sürer mi 29
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun zaman önce 180
uzun bir gündü 31
uzun zaman 39
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun zaman önce 180
uzun bir gündü 31
uzun zaman 39