English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Ya babam

Ya babam traduction Français

1,193 traduction parallèle
Ya babamı nasıl öldürmüş olabilirim ya? Yanıyor oğlum.
Comment puis-je tuer mon père?
- Ya babam?
- Et mon père?
Ya babam öğrenirse?
Et si Papa s'en rend compte?
Peki ya babam?
Et mon père?
Peki ya babam?
Et papa, alors?
- Ya babam?
- Mon père...
Babamız José Alves da Silva'ya.
Pour mon père, José Alves da Silva.
İş'e gitmesi ya da bir şey yapması gerekmemiş. Babam ona biraz para bırakmış.
Non qu'elle ait eu besoin de travailler, il lui avait laissé de l'argent.
babam Londra ya gitti. ben de üşütüp hastalanmıştım.
Et que je suis tombée malade?
Babamız fiske vurmadı bize ya.
Arrêtez, même notre père ne nous a tapé!
- Babam öldü ya.
- Mais mon père est mort.
Benim babam nasıl ölür ya?
Comment mon père a pu mourir?
- Babam nasıl ölür abi ya?
- Comment mon père a pu mourir?
- Babamı kaybettik Suat. - Yapma ya?
- Nous avons perdu notre père.
- Babam gitti, patron gitti, iş gitti. - Abimin patronu intihar etti ya.
J'ai perdu mon boulot et mon patron aussi.
Ben daha çocukken, babamın şirketi her sene en iyi satıcıya sezonluk bilet verirdi, tamam mı?
Quand j'étais petit, le patron de mon père en offrait... au meilleur représentant de l'année.
Arada bir küçükken yaptığım bir şeyi hatırlıyorum ya da babam tarafından bana yapılmış bir şeyi.
Parfois, je me rappelle une chose que j'ai faite quand j'étais enfant. Ou quelque chose qu'on m'a fait, mon père, mon frère, un cousin...
Babam için... "Wizard" Elektronik ajanda. - Doğumgünü için Florida'ya gidiyorum.
Un ordinateur de poche pour l'anniversaire de mon père.
Ya Mephesto hiç kalkmazsa, ve babamın kim olduğunu öğrenemezsem?
S'il se réveille pas, je saurai jamais qui est mon père.
Ya da anne babamın ölümünü izleyerek?
Ou mes parents mourir?
- Ya soyunmak... Yanlış anlamayın, ben soyunanın önde gideniyimdir ama babam beni öldürür.
Bon, ne vous méprenez pas, je suis pro-nudité.
Bu aptalca. Sen, babam ve Bart aptallaştınız diye ben de aptallaşacak değilim ya.
Ce n'est pas parce que toi, papa et Bart avez dégénéré que je dois forcément finir comme vous, hein?
Biz tek bir Tanrı'ya inanıyoruz, Cennetin ve Dünyanın yaratıcısı olan Kudretli Babamız.
Nous croyons en un seul Dieu, Père tout-puissant... créateur du ciel et de la Terre.
Ben köyden ayrıldıktan sonra her şey çok değişti. Tanrıya her zaman şükretmemiz gerek. Bize başarı getiren... her şeyi babamın bu kara kitabına borçluyum.
Nous Le remercions d'avoir sauvé son livre de recettes, et par là, celle de son cordial.
"Kazanır ya da kaybedersin. Önemli olan, erkek gibi kazanmak ya da kaybetmek." Babam çok şey söyledi.
"Tu gagnes ou tu perds, mais le fais-tu en homme?" Papa avait de ces phrases.
Babam ve ben Nandini İtalya'ya gelecek demiştik.
Mon père a dit que Nandini allait venir en Italie, et te voilà!
- Babamın ölmesi benim suçum değil ya.
- J'y suis pour rien.
Babam Tanrı'ya küfrediyor.
Il maudit toujours Dieu.
Şu kız var ya, babamı görmek istiyor.
Cette fille veut voir papa.
Ya da sen ve büyük annem, ya da sen ve babam.
Ou toi et grand-mère, ou toi et papa.
- Sonunda babam geri döndü. Ama ya beni yine üzerse?
Il est revenu et j'ai peur qu'il me blesse à nouveau.
Eğer ben, bir şekilde, bir gün, kendi dünyama geri dönme şansı bulabilirsem, kendi eski mahallemde dolaşabilirsem, eski evimi ve babamın kamyonunu, en iyi arkadaşımın bisikletini çayırda görüp sonra evime girme şansını bulabilirsem, oturma odasından geçerek, yukarıya odama çıkıp...
Si jamais un jour j'ai la chance de revenir sur ma planète, de me promener dans mon quartier, de revoir la maison de mon enfance, la voiture de mon père, le vélo de mon meilleur copain sur le gazon et de retourner... dans ma chambre qui était au premier,
Ya zarar veren babamızsa. O zaman ne yapacağız?
Si c'est votre papa qui vous fait mal?
Annemle babamın bizi Florida'ya götürdükleri yazı hatırlıyor musun?
- Tu te souviens quand... papa et maman nous ont emmenés en Floride?
Öyle olması gerekiyor ya da benim babam gibi başka bir evde kalabilir.
C'est pas normal. Ou alors, il change de maison, comme mon père.
Babam da onu sık sık Almanya'ya davet ederdi.
Et mon père l'a souvent invité en Allemagne.
Babamı çok seviyorum, ben de onu kurtarmak için Dünya'ya geldim.
J'aime beaucoup mon père, alors je suis venu sur la Terre pour le sauver.
Ya da babam?
Ou, mon père?
Dalgalara tozunu serpemem ya, zaten bu babam bile sayılmaz.
Je me vois pas en train de saupoudrer les vagues. Ça ressemble pas à mon père non plus.
Babam ondan bir ay sonra öldü... Bu da demek oluyor ki, neredeyse aynı yaşam süresini yaşadılar ya da bizim hesaplamamıza göre bir saatlik fark vardı.
Qu'il soit mort un mois après elle, fait qu'ils ont vécu quasiment la même durée de vie à quelques heures près d'après nos calculs.
Ya babam?
Et papa?
İlk olarak bunu bana tarlalarda ve yol kenarlarında büyük anne ve babam öğretti ve ayrıca işte o zaman hangi ürünü nereden bulmam ya da almam gerektiğini öğrendim.
- De par mon éducation. Je faisais ça avec mes grands-parents,.. .. au jardin, au long des champs, au long des chemins.
Bu çok zordu çünkü ya onlara iş bulmalıydım ki babamın yaşı büyüktü ya da 100 sterlinlik teminat bulmalıydım ve bu da mümkün gözükmüyordu.
C'était difficile car je devais soit leur trouver un emploi, en tenant compte de l'âge de mon père, soit trouver la caution de 100 livres, chose rigoureusement impossible.
Viyana'ya geri dönüp vurdumduymaz olan babamı harekete geçirmeye çalışıyordu.
Elle était rentrée à Vienne pour obliger mon père à partir. Il était imperturbable.
Annem ve babam, İtalya'ya giderek Avusturya'dan çıkabilmişti.
Mes parents ont réussi à passer d'Autriche en Italie.
Anne, ne diyor babam ya?
Maman, qu'est-ce qu'il dit?
Babam ve annem kaçtılar ya da öldüler. Çünkü öyle istediler.
Mon père, et ma mère s'est barrée ou tué comme bon leur semblait...
Altı ya da yedi yaşındayken, babamı bir cenaze için giyinirken izlediğimi hatırlıyorum.
Je me souviens, j'avais 6 ou 7 ans... avoir vu mon père s'habiller pour des obsèques. Celles d'un collègue.
Aşağıya biraz bak. Her zaman babamla çıplaklar barına gideceğimi düşünmüştüm.Babamın benim için zamanı yok.
J'ai toujours cru que j'irais ici avec mon père.
Ama babam Katya'ya aşık olunca sürekli kavga etmeye başladılar.
Elle s'en fichait tant que c'était des types, mais quand il était avec Katya, ils se fâchaient beaucoup.
Ama babam Katya'ya yüklü bir tazminat davası açmış.
On dirait que Papa faisait un procès à Katya pour une grosse somme d'argent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]