English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Ya bakın

Ya bakın traduction Français

1,846 traduction parallèle
Uçaklarımıza o bakıyor, anlarsın ya.
Elle s'occupe de nos avions, non?
Bakın, birinin ona bu e-postayı atması için zor kullandığını biliyorum ya da birileri onun yerine geçip telefonunu kullandı.
Je sais qu'on l'a obligé à envoyer ce mail ou que quelqu'un a utilisé son Blackberry.
Silahını yere at. Karşıya bak.
Posez vos armes!
Sanki kurtuluşlarını bekliyorlar ya da her şeyin yolunda olup olmadığına bakıyorlarmış gibi.
Comme si ils cherchaient la rédemption, ou la justice.
Patrick bize geldiğinde... 10 yılını bakım evinde ya da hapiste geçirmişti.
Quand Patrik est arrivé chez nous... Il avait déjà passé 10 ans en foyer d'accueil et en institution.
Bakın, Museviler ya da Siyonistlerle veya nefret ettiğiniz diğer kişilerle olan meseleleriniz beni ya da Simon'ı hiç ilgilendirmez.
Vos problèmes avec les juifs, ou les Sionistes, ou quel que soit l'objet de votre haine, n'ont rien à voir avec moi. Ni avec Simon.
Bak, ya bu davadan çekildiğin için dava düşerse ve sonra Tejada birilerinin karısını, kardeşini ya da kızını öldürmeye devam ederse?
Écoute, si tu te retires et que les charges s'effondrent, Tejada tuera le frère, l'épouse ou la fille d'autres personnes...
Bakın yanıma Michael ya da Sandy'yi koymayın tamam mı?
Me mettez pas à côté de Michael ou Sandy.
Bakın, çocuklar, sizleri bu gece buraya getirmemin nedeni benim nereye gittiğimin mühim olmadığına sizleri temin etmek istiyorum isteyin ya da istemeyin benimle geliyorsunuz.
Je vous ai fait venir ce soir pour vous assurer que, où que j'aille, vous venez tous avec moi, que ça vous plaise ou pas.
Tıbbî geçmişine bakın ya da kız arkadaşına sorun.
Demandez aux médecins ou à sa petite amie.
Bak ne diyeceğim, sana 100 bin papel indirim yaparım çünkü emlakçıya komisyon ödemek istemiyorum.
Voilà ce que je vais faire. Pour vous, je fais une réduction de 100 000 dollars, Parce que je n'aurai pas à payer la commission de l'agent.
Ya da birileri bir şey yapsın da ateş edelim diye bakıyorlar.
Ou à attendre qu'il se passe quelque chose de violent pour pouvoir tirer dessus.
Bakın, Bay Powers, burada duruyorum,... Ve size Smash'in Tuscaloosa'ya gelmeye hazır olduğunu söylüyorum.
Écoutez, M. Powers, je suis venu ici pour vous dire que le Smash est prêt à venir à Tuscaloosa.
Bakın İvan Drago'ya ne oldu.
Regardez ce qui est arrivé à Ivan Drago.
Yaşıtlarınız size tepeden mi bakıyorlar? Ya da "İlaçsız bu kadar güçlü olduğunuza inanmıyorlar, kullanıyor olmalısınız" diyorlar. Tanıdıklarımda kullananlar vardı ama onlar yaramaz adamlardı.
I Knew gars qui les ont utilisés, mais ils étaient perdants.
Neden? " Bu bir bakıma Amerika'ya bakışımın tekrarıydı, çok Amerikanvari çözüm bulma sorusuydu.
Pourquoi? " Dans ma façon de percevoir les États-Unis, c'était une question très terre à terre.
Kanna'ya benim yerime bakın, lütfen!
Prenez-soin de Kanna s'il vous plaît!
Bak, biliyorum ki bu dünyada tarihindeki en kötü an, ama seninle benim dışarı çıkmamızın bir imkanı var mı, bilirsin işte, bir şeyler yemek ya da içmek için, ya da matcha ( 6 * ) gibi bir şey.
Je sais que c'est sûrement le pire moment dans l'histoire du monde, mais il y aurait une possibilité pour que vous et moi puissions sortir, pour aller manger, ou boire un coup, ou un matcha, ou un truc comme ça?
Sen bakıyorsun ya?
Vous vous regardez, n'est-ce pas?
- Hayır, bak bu hiç olmadı. Ya da hoş olmadı.
Ce n'est pas nécessaire.
Kaleden Buy More'a sızın ve bakın bakalım Chuck'ı dikkatleri üzerinize ya da bilgisayara çekmeden oradan alabilecek misiniz?
Introduisez-vous au Buy More par le château et récupérez Chuck, sans attirer l'attention sur vous ou sur l'Inter Secret.
Tamam, bak şimdi, sana bahsettiğim insanlar vardı ya hani yardım edebilecek olanlar, onlar hükümete çalışıyorlar, anladın mı?
Les gens dont je vous ai parlé, qui peuvent vous aider, travaillent pour le gouvernement.
Bilge adam her daim bir yabancıya saygılı davranır. Çünkü o anda düşmanın gözünün içine bakıyor olabilir.
Le sage traite toujours l'étranger avec respect, parce que celui qui lui fait face est peut-être un ennemi.
Sorun değil, yani, demek istiyorum ki, Bazen aynada kendime bakıyorum ve diyorum ki, Kendim olmasam, ben de benimle konuşmazdım, anlarsın ya?
Et je comprends, franchement, parce que quand je me vois dans le miroir, je me dis que si j'étais pas moi, j'aurais pas envie de me parler, vous voyez?
Yaşamlarının başlangıcından itibaren tamamen bağımsızlar ve annelerinden hiç koruma ya da bakım almıyorlar.
Dès le début de leur vie theyre totalement indépendant et obtenir aucun soin ou de protection de leur mère.
- Şimdi bak ya da Abby baksın.
Je te rappelle. Fais-le ou laisse Abby le faire.
Gerçeği söylemek için Tanrı'ya yemin ederken, yüzüme bakın. Çünkü bu mahkeme salonunda, gerçek bir Tanrı olmayabilirim ama bir sonraki en iyi şey olduğuma, eminim.
Quand vous jurez devant Dieu de dire la vérité, regardez-moi en face, car dans cette cour je ne suis peut-être pas Dieu, mais je suis sans aucun doute ce qui vient après.
Bak.. kızgınlık, aptallık, zavallık ya da bütün bunların hepsini hissetmiş olmalısın..
Ecoutez... Je suis sur que vous vous sentez soit en colère ou stupide ou bien plus bas que terre ou soulagée, ou tout a la fois, ou encore...
Bak, birader, istediğinizi alacaksınız ya?
Vous aurez ce que vous voulez.
Dışarıya bir bakın.
Jetez un coup d'œil dehors.
Bakın, Bayan Patterson, iki seçeneğiniz var. Ya benimle işbirliği yaparsınız. Ya da okulu kapatırım, ve sınıf sınıf dolaşıp her öğrenciye Michelle'nin öldürüldüğü gece nerede olduklarını sorarım.
Écoutez, vous avez deux choix : coopérer avec moi ou je boucle le lycée et passe dans toutes les salles pour questionner chaque élève sur leurs allées et venues la nuit du meurtre de Michelle.
Haline şükretmen gerekirken, yaptığın şeye bir bak! Brad, resmen Tanrı'ya bok atıyorsun.
On peut déjà s'en faire avec les Charms que t'as mangés, et voilà que Brad provoque la colère divine.
Sonuçta, müfreze komutanımıza bakıcılık edecek değiliz ya.
Au moins, on n'a pas besoin de baby-sitter notre commandant.
- Şu salağa bakın ya!
- Regardez cet abruti!
- Ya, işte öyle kalırsın bak!
- Ouais, fais ta vie!
Yani eğer dört tane yirmi beş yaşındaki gay herifin gözlerine bakıp onlara mahalledeki yeni çocuklara göz atmak için Borgata'ya gidemeyeceğimizi söyleyebilecekseniz, lütfen yapın.
Alors si vous êtes prêt à regarder 4 gays de 25 ans dans les yeux et leur dire qu'ils ne verront pas New Kids on the Block au Borgata, ne vous gênez pas.
Bak, acı olasılığının olmadığı yerde mutluluk ya da gerçek aşk yoktur dedin.
Écoutez, vous avez dit que sans la possibilité de souffrir, il ne peut pas y avoir de joie, ni d'amour sincère.
Entübasyon gereçleri. Hemocue'ya yeniden bakılsın.
Plateau d'intubation et refaites l'HemoCue.
Bir kumandam yok. Onu hayalimdeki babaya ya da sadece bebek bakıcılığı yapmak zorunda kalmayacağım bir adama döndürebileceğim bir anahtarı yok.
Il n'y a pas de bouton où appuyer pour le transformer en père idéal ou en quelqu'un que je n'aurai pas à surveiller.
Ve bu kısmından hiç haberim yoktu ki Fran, bebek bakıcısının huç'a, kuç'a ya da çuç'a bağımlı olduğunu söyledi.
Là, j'ai pas bien entendu, mais la nounou de Fran serait accro à la boisson, aux bichons ou aux nichons.
Bak, belki Guatelatuckyli ya da her nereliysen ordaki çocuklar sert karşılık veriyorlardır bu şımarıklığının bana sökeceğini sanıyorsan sen el pollo loco'lu olmalısın.
Peut-être que, dans ton pays, les enfants répondent, mais ça se passera pas comme ça avec moi.
Bakın, er ya da geç, kendi kendilerine uyanacaklardı zaten.
Tôt ou tard, ils se seraient réveillés tout seuls.
Bak, eğer bu ilişkide başarısız olursan ki tarih başarısız olacağını gösteriyor o zaman, çıkartma birliğimiz için her zaman gerekli olan sağlık memurumuzu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız.
Si tu fais échouer cette relation, comme le suggère le passé, on risque de perdre l'officier médecin qui a toujours manqué à notre équipage.
Bu onun soyut bir resimden ya da bir barkod'dan veya dairesine düzenlediği dağınık gibi görünen düzenleme biçiminden dünyaya bakış açısı.
Il voit le monde à travers une peinture abstraite ou un code-barres, ou en rangeant le bazar apparent de son appart.
Daha önceki bakıcıya da aynı şeyimi yaptın?
Vous avez fais la même chose avec votre précédente nounou?
Bak. Ben, senin ışık kadar kolay farkedebileceğin, ama senin giriş yapmış olamadığın çok engin bir ağ'ya bağlıyım.
Écoute, je suis connecté à un vaste réseau qui a été au-delà de ta portée.
Gemma'ya bir bakın.
Va t'inscrire auprès de Gemma.
Biri "vay be, zımbırtıya bak" diyene kadar soluğu diğer eyalette alırsın.
Le temps de dire "c'est rayé", on a quitté la ville.
Bak, bu kanıya nereden vardığını bilmiyorum ama şu anda meşgulüm.
Je ne sais pas d'où ça sort, mais je suis assez occupé.
Bak, o akşam Denny ve Izzie arasında ne oldu, bilmiyorum ama o durumun tam ortasında bulunmadıysan bir kanıya varma hakkın yok bence.
Je ne sais pas ce qui s'est passé entre Denny et Izzie ce soir-là. À moins d'avoir été au milieu de cette situation, - comment peux-tu émettre un jugement?
Tamam, bakın, burayı temizlemesi ya da onarması için, birini gönderemez misiniz?
Bien, ecoutez, vous pourriez m'envoyer quelqu'un à - pour l'arranger Ou nettoyer ça ou quelque chose?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]