Yanıldın traduction Français
2,175 traduction parallèle
Yanıldın.
C'est pas le cas.
Yanıldın.
Vous avez tort.
Hapishanede görüşeceğimizi sandıysan, maalesef yanıldın.
Tu pensais qu'on se reverrait au ballon, hein?
Ne konuda yanıldın?
Mal entendu quoi?
Belki her konuda yanıldın.
Si tu t'étais trompé sur tout?
Yanıldın. - Aslında düşündüğümden...
- C'était mieux que...
- Yanıldın.
- Tu avais tort.
Onun hakkında yanıldın.
Tu t'es trompé à son sujet.
Yine yanıldın pire torbası.
Tout faux, sac à puces.
Ama ne yazık ki tanışma randevusu konusunda yanıldın.
- Cependant, l'histoire du rendez-vous était fausse.
Yanıldığınızı biliyordum.
J'en étais certain.
Bu da, yolcu koltuğunun yanındaki camın araba battıktan sonra kırıldığını doğruluyor.
Ça confirme le fait que la fenêtre du passager a été brisée après que la voiture a été immergée.
Yüzlerine bakın ve bana yanıldığımı söyleyin.
Regardez leurs visages. Dites-moi que j'ai tort.
Bizi yeni bir semptoma götürdü ve cıva zehirlenmesi konusunda yanıldığını ispatladık.
On a découvert un nouveau symptôme et écarté l'empoisonnement.
Daha önce bir kaç sefer yanıldığın gibi.
C'est pas la 1re fois.
- Ve siz yanıldıklarını mı düşünüyorsunuz?
- Vous croyez qu'ils se trompent?
- Yanıldıklarını biliyorum.
- Je le sais.
Yeniden dost olup, herkese yanıldıklarını gösterebilmeyi umuyordum.
Je voulais juste qu'on redevienne amies, et montrer à ces gens à quel point ils ont tort.
Annie hakkında yanıldığın gibi benim hakkımda da yanılıyorsun.
T'avais tort sur Annie, comme t'as tort sur moi.
Bil bakalım, yanıldın. Çünkü seninkini alacağım.
Eh bien, tu te goures.
yanıldığını ispatlayacağım!
- Je vais prouver que tu as tort.
Dün Dale'le takıldık ve uyandığımda yanımda değildi ve şu an nerede olduğumu bilmiyorum.
Dale et moi, on l'a fait hier soir. Il n'était pas là à mon réveil, et je ne sais pas où je suis.
Karınıza yanıldığını söylemenizin sizi ne kadar tatmin edeceğini düşünün.
Pensez au plaisir de dire à votre femme qu'elle avait tort.
Yanıldıklarını düşünüyordum.
Ils ont tort.
O zaman yanıldığını kanıtla.
Prouve qu'il a tort.
Bu olayda gördüğüm tek garip şey, senin yanıldığını kabul etmeyecek olman.
Ce qui est étrange, c'est de ne pas admettre ses erreurs.
Dört yanıma kanların yayıldığını gördüm.
Je me souviens du sang qui se répandait autour de moi.
Yanıldığını söylemiyorum.
Je ne dis pas que vous avez tort.
Ama daha sonra ayrıldık ve ben de parasını vermişken yanımda bir arkadaşımı getireyim dedim.
On est séparés, comme c'est payé, j'ai emmené mon ami.
Onlara yanıldıklarını göstermeniz için size verilen bir fırsat bu.
Vous avez une chance de leur prouver le contraire.
Turuncu konilerin yanındaki çöp kutularının olduğu tekerlekli sandalye rampasının yapıldığı yerde! Tamam.
Celui à côté des poubelles et des cônes de sécurité où il y a la rampe pour handicapés!
Yanıldığımı düşünmemi istediler. Bu yaşadığım büyük acıları deli olduğuma inandırmak için kullandılar, şu an sizin yaptığınız gibi.
Ils se sont donné beaucoup de mal pour que je me crois folle, comme vous.
Yanıldığını biliyordum.
Je savais qu'il se trompait.
Ama yanıldığını bil.
Mais sache que tu t'es trompé.
Demokrat Parti yıldızlarının yanındadır.
Le parti dorlote ses étoiles.
15 yıldır çocukları iyi ailelerin yanına yerleştirmeye çalışıyorum. Çoğu zaman başarısız oluyorum.
J'essaie de placer des enfants dans de bons foyers depuis 15 ans, et la plupart du temps, je n'y arrive pas.
Beni Amerikalılar için çalışan biriyle karıştırdılar Yanıldıklarını anlayacaklar
Ils me prennent pour quelqu'un... *... qui travaille pour les Américains... * lls vont voir qu'ils se trompent.
İnsanlar onun aktris olmasının yanında bir yıldız olduğunu fark edemiyorlar.
Les gens ne se rendent pas compte que c'est une actrice, mais aussi une star.
"Bilmediğinden değil asker, birinin yanıldığını."
Quelqu'un a commis une erreur?
- Yanıldığını kanıtlamak için Galactica'ya gidiyorum.
- Sur le Galactica. Pour vous démentir.
Gecenin makinesinde yıldızlı dinamo ile eski cennetsel bağ için yanıp tutuşan melek kafalı hipster'lar. Yoksulluk ve paçavralar ve sahte gözlerle şehirlerin üstünde yüzen sıcak suyu olmayan ucuz odaların doğaüstü karanlığında yükseğe doğrulup sigara içerken cazı düşünenler!
pour la liaison céleste ancienne avec la dynamo étoilée dans la mécanique nocturne, qui pauvreté et haillons et œil creux et défoncés restèrent debout en fumant dans l'obscurité surnaturelle des chambres bon marché flottant par dessus le sommet des villes en contemplant du jazz
Belki de bu, uzun zamandır yanıldığın anlamına da geliyordur.
Tu as peut-être tort depuis plus longtemps.
Biliyoruz ki çoğu kişi bizim bir amacı olmayan bir avuç çocuktan oluşan, bir takım olduğumuzu düşünüyorlar. Ama biz onlara yanıldıklarını gösteriyoruz.
Ils croient qu'on n'est que des gosses sans idée dans la tête, mais ce qu'on fait, c'est très dur.
Şimdi işin iyi yanı bu bebek yüz yıldır ateş almadı.
Heureusement que ça n'a pas tiré depuis plus de 100 ans.
Yanıldığın yer de bu, Marybeth Dunston.
C'est là que tu te trompes, Marybeth Dunston.
Senin de yanıldığın bir yer var.
C'est à vous qu'un truc a echappé.
yanıldığını kanıtlamak istiyorum.
Je veux lui prouver à quel point elle à tort.
Bu yanıldığınız nokta, bayan konsolos.
Vous raisonnez mal, Mme le Consul.
Peki yanıldığını kanıtlarsam...
Que faire si vous avez tort? ...
Bakın, kim olduğumu düşünüyorsunuz bilmiyorum ama yanıldığınız apaçık.
Je ne sais pas pour qui vous me prenez, mais...
İşte yanıldığınız nokta da bu.
C'est une erreur potentiellement tragique.
yanılmışım 190
yanılıyorsun 708
yanılmıyorsam 96
yanıldım 24
yanılıyorsunuz 182
yanılıyor 29
yanılmıyorum 35
yanılıyorlar 22
yanılıyor muyum 134
yanılıyor olabilirim 33
yanılıyorsun 708
yanılmıyorsam 96
yanıldım 24
yanılıyorsunuz 182
yanılıyor 29
yanılmıyorum 35
yanılıyorlar 22
yanılıyor muyum 134
yanılıyor olabilirim 33