Yanılıyor traduction Français
2,667 traduction parallèle
"Genellikle" dediniz. Yani masum olup da iş birliği yapmayan kişiler olduğunu söylediniz, yanılıyor muyum?
Vous avez dit "généralement" ça implique qu'il y a un pourcentage de personnes innocentes qui ne coopèrent pas, n'est-ce pas?
Yanılıyor muyum?
J'ai tort à ce sujet?
Yanılıyor tatlım.
Il a tort, chéri.
Pundit Ji yanılıyor.
Pundit Ji a tort.
Yanılıyor olabilirim ama sorununa bir erkek bakış açısıyla yaklaşmak gerekebilir.
À moins que je me trompe, tu as besoin de conseils avisés d'un vrai mâle.
Yanılıyor.
Il a tort.
- Ama yanılıyor olabilir.
- Il avait peut-être tort.
Bazen benim hakkımda da yanılıyor.
Comme il lui arrive de se tromper sur moi.
Hatta yanıldığında, ki bu konuda yanılıyor!
Même quand elle a tort. Comme maintenant.
Senin tahminlerin pek çok doktordan daha isabetlidir. Yanılıyor olabilirim.
Tes suppositions sont toujours bonnes.
Yanılıyor muyum yoksa Barney bir kıza asıldığı zaman aynen böyle mi diyordu?
On dirait que Barney me sort ses techniques de drague.
Fakat yanılıyor çünkü bunu sürekli yaparız.
Mais il se trompe, parce qu'on fait ça tout le temps.
O yanılıyor.
Elle a tort.
Yanılıyor da olabilirim.
Mais je peux me tromper.
- Yanılıyor muyum?
Ce que j'ai dit n'a pas de sens?
Özür dilerim ama oğlunuz yanılıyor olmalı.
Je suis désolée, mais je crois que votre fils fait erreur.
Yanılıyor olmalısın.
Il semble que tu te trompes.
Gelip onu yeniden didikleyebileceğini düşünüyorsa çok yanılıyor.
S'il croit qu'il peut venir le tripoter, il se trompe.
Baban birçok konuda yanılıyor ama Chuck'ı hapse attırmak fena olmaz bence.
Ton père a pas tort de vouloir faire coffrer Chuck.
Muggle'lar, bunların kötülüğü uzak tuttuğunu sanıyor ama yanılıyorlar.
Pour les Moldus, ça éloigne le mal. Mais ils se trompent.
Yanılıyor olabilirim ama her kim ilgileniyorsa arayıp hala ilgileniyor mu diye sor istersen.
Il faudrait peut-être appeler celui qui est intéressé pour voir s'il l'est toujours? Rappelle-moi.
Çünkü ikimiz de yanılıyor olamayız.
On ne peut tous deux se tromper.
Yanılıyor muyum söyle.
Dis-moi que j'ai tort.
Köpeğiniz yanılıyor.
Votre chien se trompe!
Yanılıyor, tamam mı?
Il a mal compris, d'accord?
Tabii, yanılıyor da olabilirim ama, göğüslerine bakıyorum ve bence süt dolu.
Je pourrais me tromper, mais quand je regarde ses nichons, - je pense à du lait.
Tabii, yanılıyor da olabilirim, ama hiç zannetmiyorum.
Je pourrais me tromper, mais je ne crois pas.
Adamım, yanılıyor olabilirsin.
Hé, tu pourrais te tromper.
- Bina yanıyor.
- L'immeuble est en feu. - Quoi?
- Ne? - Bina yanıyor.
L'immeuble est en feu.
Yanılıyor muyum?
J'ai tort?
Yanılıyor olabilirim.
Je pourrais avoir tort.
Görünüşte ve eğer yanılmıyorsam, ismi kocanla alakalı davada devamlı anılıyor.
- En difficulté. Et sauf erreur de ma part, son nom ressort dans l'affaire de votre mari.
Ama ne zaman kumarhanenin diğer tarafına gitseler aynı adam bu sefer on dolarlık oyuna takılıyor. Yine ikisinin hemen yanında.
Mais quand ils vont de l'autre côté du casino, c'est le même type qui joue aux machines à 10 $, et là encore, pile entre eux deux.
Ama yanılıyor.
- Elle a tort.
Dr. Fonta yanına taşınıyor diye pek sevinmişe benzemiyorsun.
Ça n'a pas l'air de vous réjouir que le Dr Fontana emménage.
Karnımdaki yara sanki içimde bıçak dönüyormuş gibi yanıyor.
Mon ventre... Ma poitrine... J'ai l'impression d'être poignardé.
Yanılıyor muyum?
Je me trompe?
Yanılıyor muyum? Biz birbirimizi kollarız.
On veille sur les nôtres.
Bu işin en güzel yanı eve iş götürmek zorunda kalmıyor olman.
L'avantage de ce boulot : on n'a pas de devoirs.
Kurbanın karısının yanına yaklaşamıyor.
Elle n'a pas approché l'épouse.
Bildiğim kadarıyla çantasını yanından hiç ayırmıyor. Nasıl başaracaksın bunu?
Comment tu vas faire?
Sana söylemediğim için özür dilerim ama yanımıza taşınıyor, Shaun.
Désolée de te l'avoir caché, mais il va emménager.
Gunnar'ın babasını seninkiyle yan yana görmek onu daha gerçek kılıyor, değil mi?
Voir le père de Gunnar aux côtés du tien le rend plus réel.
Bizim yanımızda daha güvende olduğuna inanıyor.
Il se croit à l'abri avec nous.
Bir de yanında olduğu diğer zamanlar var ve o zamanlar kan diğer beyne doğru akıyor.
Et quand il est près de toi, son sang descend dans l'autre cerveau.
Her yanımdan fikir fışkırıyor fakat hepsine para lazım.
Plein, mais elles requièrent toutes de l'argent.
Yanıyor çünkü yıldız hemen kulağının arkasında.
Eh bien, elle est brûlante, car l'étoile... est derrière son oreille!
Yan odadaki küvetler ne amaçla kullanılıyor?
À quoi servaient les baignoires à côté?
Ajan Brody eşinin yanında olduğuna inanır çünkü seni iyi bir baba sanıyor.
L'agent Brody dirait oui parce qu'elle pense que tu es un bon père.
Kilit tam bir şaheser Buckingham'ın sürekli yanında taşıdığı bir anahtarla açılıyor.
La serrure est de la dernière génération. Elle nécessite une clé que Buckingham porte toujours sur lui.
yanılıyorsun 708
yanılıyorsunuz 182
yanılıyorlar 22
yanılıyor muyum 134
yanılıyor olabilirim 33
yanılmışım 190
yanılmıyorsam 96
yanıldım 24
yanıldın 34
yanılmıyorum 35
yanılıyorsunuz 182
yanılıyorlar 22
yanılıyor muyum 134
yanılıyor olabilirim 33
yanılmışım 190
yanılmıyorsam 96
yanıldım 24
yanıldın 34
yanılmıyorum 35