Önemli değildi traduction Français
787 traduction parallèle
Kesinlikle tam bir çatlak gibi davrandım, özür dilerim. - Hiç önemli değildi.
Je me suis conduit comme un crétin.
Önemli değildi.
Sans raison précise.
Önemli değildi.
Du vent.
Önemli değildi, hayatım.
Ce n'était rien, rien du tout.
Onlar benim için önemli değildi.
Elles ne signifiaient rien.
İkimizden biri arabadan çıkacaktı. Hangimiz olduğu önemli değildi. Her hâlukarda bizi ayırmış olacaktın.
Il fallait que l'un de nous y reste.
Tahtın adı hiç önemli değildi, ama hayaller dünyasında yapabileceğiniz en iyi şey hayalci olmaktır.
Mais, dans un monde de prétentions, quoi de mieux qu'un prétendant?
Bana ne olduğu önemli değildi.
Peu importait ce qui m'arrivait.
- Başka hiçbir şey önemli değildi...
- Rien d'autre ne comptait...
- Önemli değildi - - Önemliydi sevgili hanımefendi.
Mais si, chère madame, j'y tiens.
Yaptığı şey önemli değildi.
Ce que vous avez fait n'était pas nécessaire.
Kendi kendimi ikna ettim, önemli değildi, benim yerim kocamın yanıydı.
Je me disais que ça n'était pas grave, que je devais être à ses côtés.
Başka bir şey önemli değildi.
L'idée ne m'en serait pas venue.
Pekala, Aslında bu pek de önemli değildi.
Il est vrai que ce n'est pas très important.
Ne demek önemli değildi?
- "Rien du tout"?
Neyse, o kadar da önemli değildi zaten.
Cela n'a pas d'importance.
- Ah önemli değildi gerçekten.
- Ce n'était rien.
- Önemli değildi.
C'est sans gravité.
Önemli değildi Kleopatra, hoşçakal, şimdi.
Il n'y a pas de quoi, Cléopâtre. Nous te saluons. Il y aura des sangliers sur votre bateau?
NasıI kazandığı önemli değildi.
Ils se sont fait prendre.
Önemli değildi gerçekten!
De rien, vraiment!
O benim için çok önemli değildi.
C'était pas grand chose.
- Önemli değildi.
- Je vous ai réveillé. - Pensez donc!
Irki, rengi ya da dini önemli degildi.
Sans distinction de race, de couleur ou de rang.
Kesinlikle önemli birşey değildi, hayatım.
- Moi. Ce n'était rien, chéri.
Önemli biri değildi sanırım.
Personne d'important, sans doute.
- Bir şey değil. Önemli bir şey değildi.
C'est peu de chose.
Böyle yapmaları için bir sebep yoktu. Önemli biri değildi.
Pourquoi auraient-ils joué la comédie?
Hayır, önemli bir şey değildi. Önsezilerim beni yanılttı. Hepsi bu kadar.
Non, ce n'était rien, j'exagère tout en ce moment.
Hayır, önemli bir şey değildi. Sadece...
Ce n'était rien.
- Önemli bir şey değildi.
Sans importance.
Önemli biri değildi.
Ce n ; était personne.
Çok onemli değildi.
Aucune importance.
- Önemli bir şey değildi.
- Ce n'était rien.
Önemli bir şey değildi. Birlikte büyüdük.
Voilà!
Babam aristokrat bir milyoner falan değildi, ama önemli kişilerle arkadaştı.
Mon père n'était pas un aristocrate millionnaire mais il avait des amis très importants.
Önemli bir şey değildi.
Ce n'était pas important.
Önemli bir şey değildi.
Non, rien d'important.
Karnak önemli bir ilah değildi. 3. sınıf bir tanrı.
Karna etait un dieu tout a fait mineur.
Alfa Centauri'nin bu görev için seçilmesinin tek sebebi sadece Dünya'ya en yakın yıldız olması değildi. Bu karardaki en önemli etken, Güneş'e çok benzemesi ve yaşam barındırabilecek gezegenlere sahip olmasıydı.
Alpha du Centaure n'a pas été seulement choisie pour sa proximité avec la Terre, mais aussi à cause de sa similarité avec notre système solaire laissant supposé la présence de vie.
Önemli bir şey değildi.
- Ce n'était rien du tout.
Bak, Emily, önemli bir şey değildi.
Écoute, Emily, ce n'était rien.
Bir yavru vardı, önemli bir şey değildi.
J'avais levé une fille, rien de sérieux.
Belki de önemli birşey değildi.
Peut-être que ce n'est pas important.
Bu o kadar da önemli bir görev değildi, Spock.
Cette mission ne revêt pas une importance capitale, Spock.
- Aşağılarca bir bakış değildi. - Olsa da önemli değil.
- Ce n'était pas un regard critique.
Benim için önemli olan onun cildinin rengi değildi.
Son teint était le dernier de mes soucis.
O kadar da önemli biri değildi.
Il n'était pas si grand.
- Bu kez kendini aştın. - Önemli bir şey değildi.
- Vous vous êtes surpassé cette fois-ci.
Sonuçta kişisel görüşüm,... tercümesi yapılan en önemli ve uzun vadede etkileyici kişi,... bir Yunanlı değildi.
Et encore, pour moi personnellement, l'homme le plus remarquable et, à la longue, le plus influent qui a été traduit, n'était pas un Grec.
- Önemli bir şey değildi.
Vous avez été souffrant?
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli birşey değil 33
önemli değil mi 21
önemli bir şey değil 261
değildir 62
değildim 75
değildin 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli birşey değil 33
önemli değil mi 21
önemli bir şey değil 261