Anladın değil mi traduction Portugais
466 traduction parallèle
Anladın değil mi?
Tem-na? Já a tem?
Bana bak doktor. Bu işin mutlaka yapılması gerek, anladın değil mi?
Vês que tem mesmo que ser feito, não vês?
Yine tıpkı Ely Jacobson ile birbirimize girip de çenesini iki yerinden kırdığımda tellerle tutturdukları seferki gibi, anladın değil mi.
Quando me encetei com o Ely Jacobson e lhe parti a mandíbula por dois sítios e tiveram que sujeitar-lhe con alambres, comprendiste. com arames, compreendeu.
Anladın değil mi?
Está claro, o significado?
Anladın değil mi?
Entendes, não é?
- Ne dediğimi anladın değil mi?
- Lembra-se do que lhe disse?
Hangisinden bahsettiğimi anladın değil mi?
Sabes do que estou a falar? Depressa.
Bu bir acil durum. Şeye yakın bir mahallede yaşıyoruz anladın değil mi?
Nos vivemos num bairro que é... na fronteira...
Bundan sonra burada kalmaya karar verdim, anladın değil mi?
- Sim. - Vou ficar aqui de vez.
Merhaba tatlım. - 3-0. 30 $. Anladın değil mi?
Olá queridinho, são trinta dólares.
Dediğimi anladın değil mi, kanka?
Nunca esquecerei isso.
Anladın değil mi George?
Já sabes, não sabes, George?
Fakat sonra baban ve benim kızacağımızı anladın değil mi?
Mas depois lembraste-te do quão chateado o teu pai e eu íamos ficar?
Ne dediğimi anladın değil mi?
Entendes?
Anladın değil mi?
Estás a perceber, não estás?
Anladın değil mi?
Percebeste?
Anladığım kadarıyla, fabrikamıza hasta olduğunuzu bildirip... Berlin'de, imkanlarınızın çok ötesinde... eğlencelere dalmışsınız, değil mi?
Entendi que tinha me dito que estava de licença da nossa fábrica... e está aqui em Berlim divertindo-se... além das suas possibilidades?
Numara yaptığımı anladın, değil mi?
Você logo viu, não é?
- Evet, Anladın, değil mi?
Está a ver, não está?
Ne demek istediğimi anladığını sanmıyorum, öyle değil mi?
Não entendes o que estou a dizer, pois não?
Anladın, değil mi?
Percebeu, não?
Anladın değil mi?
Entendeu?
Anladınız, değil mi?
Compreende isso, não?
Beni anladınız dostlarım, değil mi?
Percebe o que eu digo, amigo?
Ne demek istediğimizi bile anladığını sanmıyorum onun, değil mi, Jake?
Mas acho que ele nunca entendeu do que dizíamos, não é?
Kendim üzerine konuşmayı neden sevmem, anladınız değil mi?
Agora percebe porque não gosto de falar sobre mim.
Ne demek istediğimi anladın, değil mi?
Compreendes?
Umberto, durumu anladın, değil mi?
O Umberto percebeu a situação. Não é verdade que percebeste?
Ve seni çok iyi anladığımın farkındasın, öyle değil mi?
E deves ver que também me agradas...
Anladın beni değil mi?
- Estamos entendidos?
Ama siz anladınız değil mi?
Mas entende bem, não entende?
Beni anladın, değil mi?
Já aqui estou, não é?
Anladın, değil mi?
Percebeu?
Anladınız mı, size bakıyordu ama benimle konuşuyordu, değil mi?
Ele estava a olhar para si, mas falava comigo, não era?
Yani, dediğimi anladınız değil mi?
Acho que me percebem!
Anladın, değil mi?
Isso mesmo!
Anlaması güç. Ama sen anladın, değil mi?
- É difícil, mas tu entendes, certo?
- Anladın, değil mi?
- Compreendes?
Anladın mıı? Ayrılmak istiyorsun, değil mi?
Não se falam, percebes?
Tuzağa düşürüldüğünü anladın, değil mi?
Sabias que estavas a ser usado, não?
Anladın, değil mi?
Percebeste isso, certo?
Ekoloji meselesi, anladınız değil mi?
Ecologia...
Şimdi daha iyi anladınız değil mi neden dikkatli olmanız gerektiğini?
Percebe agora porque não pode perdê-la de vista?
İşlerimizi düzgünce halledebilmemiz için bazı kesin kurallarımız olduğunu anladığınıza eminim, değil mi?
Tenho a certeza que entende... que temos determinadas regras aqui... que são essenciais para o normal funcionamento da nossa actividade, certo?
Evet, haklısın, ama ne demek istediğimi anladın, değil mi?
Sim, bem visto. Mas percebeste o que diz dizer, não percebeste?
Anladığım kadarıyla Hannibal'ın ördek düdüğü pek iyi değil sanırım. İyi mi?
Presumo que o chamamento dos patos do Hannibal, não seja lá muito bom.
Ama şimdi sebebini anladınız, değil mi?
Mas agora compreendem, não?
Gönül ilişkisi yüzünden orada yarı maaşla çalışmasını sağlayacak bir kadın yoktu, değil mi? Ama Bay Wilson, asit yarası ve küpe deliklerinden bahsettiği anda... Vincent Spalding ve John Clay'in aynı kişi olduğunu anladım.
Se houvesse uma mulher na casa, teria logo suspeitado de uma qualquer intriga vulgar, mas quando soube da mancha de ácido e das orelhas furadas soube logo que Vincent Spalding e John Clay eram a mesma pessoa.
Anladınız, değil mi?
Apanhaste a ideia, certo? !
Bunu tam olarak anladın, değil mi, Ray? İstediğin yerde kullanabilirsin.
Se acertares nisto, Ray, podes conduzir onde quiseres.
Ancak bu kelimenin ne anlama geldiğini anladığını sanmıyorum. Değil mi evlat?
Mas não espero que entendas o sentido da palavra... "Porcalhão".
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil miydi 73
değil mi joe 23
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil miydi 73
değil mi joe 23