Anlamı traduction Portugais
72,076 traduction parallèle
Bak, gerçek şu ki daha az olumlu özelliklerim hakkında söylediğim şeylerden sonra neden beni öpmeyi tercih ettiğini hâlâ anlamıyorum.
Olhe... A verdade é que... Eu ainda não entendo porquê, após tudo que disse sobre minhas qualidades menos positivas, ela ter escolhido ainda me beijar.
Oldukça iyi nişancıdır. Anlamıyorsunuz.
- Ela tem muito boa pontaria.
Hâlâ anlamıyorsun.
Ainda não entendem.
Hayır, anlamıyorsunuz.
Não, não entendes.
Anlamıyorum...
Eu não...
Anlamıyorum.
Não entendo.
Anlamıyorum.
- Eu não entendo.
Her neyse görünüşe göre tam anlamıyla...
Bem, o que quer que ele fosse, parece que ele certamente fez um diabo de um...
Bir anlamı yok.
Não significa nada.
Sana bir şey olacağını düşündükten sonra diğer şeylerin anlamı kalmadı.
Quando pensei que alguma coisa te podia estar a acontecer, nada mais importava.
Anlamıyorsun.
Não entendes!
Seni gördüğümde anlamıştım.
Assim que eu te vi, eu soube...
Evet ama bu birlikte takılacağız anlamına gelmiyor.
Sim, isso não quer dizer que queremos andar contigo.
Bunun bir anlamı olması gibi.
Tipo... Isto significar alguma coisa.
- Ne dediğimi anlamışsınızdır.
- Sabem o que quero dizer?
Evet ama bunun bir anlamı yok.
Sim. Mas isso não faz nenhum sentido.
Bu senin bir salak olduğun anlamına geliyor.
O que te torna um idiota.
Ketch ile çalışması ondan hoşlandığı anlamına gelmiyor.
Sabes, só porque ela trabalha com o Ketch não significa que ela goste dele.
Burada yapılmış olması illa ki buradan alındığı anlamına gelmez.
Ser fabricado ali, não quer dizer que tenha sido comprado aqui.
Bu da arkadaşlarımızdan birinin yapmış olabileceği anlamına geliyor.
Isso quer dizer, que um dos nossos amigos pode ter feito isto.
Eğer kendisine saldıran kişidense bu tanıdığı biri anlamına geliyor.
Se foi o agressor, é muito mais provável que seja um conhecido dela.
Neden derseniz... a, gerçek bir tehdit mi, b, saldırgan tarafından mı gönderildi, anlamış olacağız.
A, se é uma ameaça séria, e B, se é do agressor.
Yaptığım an anlamıştım.
Apercebi-me logo.
- Anne bunu neden kabul ettin anlamıyorum.
Mãe, não sei porque concordaste com isto.
Beth, eğer bana dürüst olmazsan bu denetimlerin bir anlamı kalmaz.
Beth, o objetivo da supervisão é seres honesta comigo.
Pisliğin teki olması tecavüzcü olduğu anlamına gelmez.
Lá por ser um idiota não quer dizer que seja um violador.
Bu ona tecavüz etmediği anlamına gelmiyor.
Não quer dizer que não violou.
Lord Aelfric şimdiye dek abimin kısmen aptal olduğunu anlamış olacaksınız.
Senhor Aelfric, já deveis ter percebido que o meu irmão é um pouco tolo.
Ama Kjartan'ı öldürme şansımızın daha büyük olacağı anlamına geliyorsa kız kardeşimizi bulacağımız anlamına geliyorsa, Alfred ne isterse yapacağım.
Mas se significa que teremos mais hipóteses de matar Kjartan, se significa encontrarmos a nossa irmã, farei o que Alfredo me pede.
Lordum affınıza sığınıyorum ama Uthred'in niye bana ihtiyacı olsun anlamıyorum.
Senhor, perdoai-me, mas não entendo que necessidade teria Uhtred de mim.
Zengin olmak kötü kapakçıklı bir çocuk veya altın kalpli bir yosmadan daha önemli olduğum anlamına gelmez.
Porque ser rico não me faz mais importante do que um miúdo com uma válvula lixada. Ou uma puta com um coração de ouro.
"son bölümdeki olaylar esnasında, yangından hemen sonra ve çocukların, Poe ailesine yaptıkları nahoş ziyaret sırasında yaşananlar" anlamına geliyor.
"ocorrido durante os acontecimentos do episódio anterior, pouco após o incêndio na mansão Baudelaire e durante a estadia das crianças com a família Poe."
"In loco parentis", "ebeveyn rolünü üstlenen" anlamına gelir.
"In loco parentis" significa "agir no papel de um pai" :
Çok mühim bir rol, gerçi tek bir repliğin var, ne olduğunu anlamışsındır.
É um papel muito importante, embora só tenhas uma fala e acho que sabes qual é.
Bir yıldız olacağınız anlamına geliyor.
Significa que vais ser uma estrela.
Mecaz ve gerçek anlamın farkını bilmiyorsunuz, değil mi?
Não sabe qual é a diferença entre figurativo e literal?
"Son perde" onu camdan atacağım anlamına geliyor.
"Cair a cortina" significa que ela será lançada da janela.
Tahmin edebileceğiniz gibi Klaus'un hukuki savı, Thurgood Marshall'ın şüpheli zihniyetine ve Ida B. Wells'in bükülmez ahlaki iradesine sahipti. Bu ifade, "layıkıyla etkileyici ve ziyadesiyle ikna edici" anlamına gelir.
Como podem imaginar, a argumentação do Klaus teve a visão apócrifa de Thurgood Marshall e o aprumo moral de Ida B. Wells, uma frase que significa que foi tremendamente impressionante e muito convincente.
Ancak hayatta başımıza gelen birçok talihsiz olay gibi, bir şeye anlam verememeniz, gerçekleşmediği anlamına gelmez.
Mas tal como com tantos acontecimentos infelizes na vida, lá por não compreendermos, não significa que não seja verdade.
Çocuklar, doğru yoldan inhiraf ettiklerini düşünüyorlardı. Bu sözcük burada "çok ama çok acıklı bir şekilde sapmak" anlamına gelir.
Parecia que as crianças estavam a seguir numa direção aberrante, que significa "muito errada e causadora de grande sofrimento".
En kötü tarafı da şeytani Kont Olaf'ın kayıplara karışmasıydı. Bu ifade burada, yetkililerin onu yakalayamadığı ve uzun bir süre yakalayamayacakları anlamına gelir.
E o pior de tudo era que o infame Conde Olaf continuava a monte, uma frase que significa que "as autoridades não o tinham capturado e iriam estar sem o capturar durante muito tempo."
O çocuk için hiçbir anlam ifade etmiyorsun.
Não irás significar nada para essa criança.
Benim için de bir anlam ifade etmiyor Dean.
Digo, olha, isto também não faz nenhum sentido para mim, Dean.
Eskimiş bir fikir ama sağlam bir şekilde inanıyoruz ki sonunda bu anlam haklı çıkıyor.
Uma ideia tão trivial, mas acreditamos firmemente que os fins justificam os meios.
Eileen Leahy ismi benim için bir anlam ifade etmiyor.
O nome Eileen Leahy não me diz nada.
Bu Axehampton'da olduğu anlamına gelmiyor tabii.
- mas isso não o coloca em Axehampton.
Bu da başka birinin daha dahil olduğu anlamına geliyor.
Prometi não envolvê-lo nisso. Esqueceu-se do que se passa?
O an anlamıştım.
Imagina o que é ter esta vista todas as manhãs. "
Lucas'ı hafife aldığımız anlamına.
Então, o que significa?
Kişi ister genç, ister orta yaşlı olsun, mecaz ve gerçek anlam farkını bilmek her zaman işe yarar.
É muito útil, quer seja um jovem ou esteja no fim da meia-idade, saber a diferença entre "figurativamente" e "literalmente".
Hâkime Strauss'la yaşamak yerine tanımadıkları bir akrabalarına götürülmelerine anlam verememişti Baudelairelar.
Os Baudelaire não compreendiam porque iam para um parente desconhecido, em vez de viverem com a Juíza Strauss.
anlamıyorum 2163
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66
anlamıyor 38
anlamı yok 36
anlamına gelir 38
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66
anlamıyor 38
anlamı yok 36
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20
anlamına geliyor 59
anlamıyorlar 19
anlamıyorsunuz 352
anlamışsın 24
anlamıyorsun değil mi 22
anlamıyor musunuz 206
anlamadım 1209
anlamadın 43
anlamsız 76
anlamına geliyor 59
anlamıyorlar 19
anlamıyorsunuz 352
anlamışsın 24
anlamıyorsun değil mi 22
anlamıyor musunuz 206
anlamadım 1209
anlamadın 43
anlamsız 76