Açıkla traduction Portugais
1,719 traduction parallèle
Açıkla. Belki sakarlık yapmıştır çünkü gergindir, çünkü heceleme ödevini yapmayı unutmuştur.
Talvez ela seja desajeitada por estar nervosa, por se ter esquecido de fazer o trabalho de casa.
Eleman gittiğine göre, şu silahını duvara asma ve Baxterlar ile anlaşma saçmalığını açıkla bakalım.
E agora que se foi embora, queres explicar-me aquela conversa absurda sobre a espingarda pendurada na parede e na paz com os Baxter?
- Açıkla bunu bana!
- Explica me.
Lütfen açıkla.
Por favor, explica-te.
O zaman açıkla.
Explica-me!
- O zaman ereksiyonunu açıkla bakalım.
- Então explica a erecção.
Bunu bana açıkla!
Explica-me!
Konuyu değiştirme de şunu açıkla bana Sarah Barkley'ninkiler sağlamsa Stockholm'e gönderilen kimin parmağıydı?
Tem lá calma, Sarah, e explica-me, de quem era o polegar que nos mandaram para Estocolmo, se o Barkley tem os dele.
Açıkla o zaman.
Então, explica.
Duygularını açıkla! Ona aşıksın.
É preciso assumir esse sentimento.
Açıkla bana.
Explica-me.
- Tamam, açıkla.
- Muito bem, explique.
- Açıkla bakalım, Dave?
- Quantas mais há, Dave?
Açıkla lütfen.
Explique isso, por favor.
Oh, sorun değil, dostum. Artık sırrını açıkla.
Está tudo bem, tu podes sair do silêncio.
Lütfen açıkla.
- Como pode?
Bunu yapmadığını açıkla.
Deixe-me explicar. Por favor.
Sadece telefon görüşmelerini açıkla ve hepimiz evimize gidelim.
Explique os telefonemas e podemos ir todos para casa.
Telefon görüşmelerini açıkla!
Explique os telefonemas.
Bana sadece adı açıkla.
Bem, explica-me o nome.
Bunu ona açıkla.
Explica-lhe.
- Öyle mi? "Fena değil" i bize açıkla.
- A sério? Define "muita gente".
Açıkla. Hayır. Hayır.
Não, não, deixa pra lá, deixa pra lá.
Bunun neresi mantıklı açıkla bana.
Explique como isto faz sentido para si.
Açıkla bana!
Explica-me.
Bir daha gün ışığını görmek istiyorsan paranın nereden geldiğini açıkla.
- Se quer voltar a ver a luz do dia, é bom que diga de onde veio o dinheiro.
Karen, sana açıkla dedim, bahane bul demedim.
Pedi-vos que explicassem, não que desculpassem.
Bombayla olan bağlantını açıkla. Onlara dokunulmazlık karşılığında yardım etmeye çalışacağını söyle.
Explica a tua ligação com as bombas, explica-lhes que os irás ajudar em troca de imunidade.
- Açıkla.
- Explique-se.
Ona mantıklıca açıkla.
Ponha-lhe juízo.
Halkın önüne çıkmalısın. Basın toplantısı düzenle, Peter'ın durumunu herkese açıkla.
Tens de convocar uma conferência de imprensa e revelar o estado dele.
Haydi, basit şekilde açıkla.
Então, explique-me.
Eva, bu kesintileri Mr. Monk'a açıkla.
Eva, explica este intervalos ao Sr. Monk.
Julie'ye iyi dileklerimizi ilet ve neden gelemediğimizi açıkla.
Manda cumprimentos à Julie e explica-lhe porque não podemos ir.
Tamam, açıkla öyleyse.
Muito bem, então explica-mo.
Pekala, sen açıkla o zaman.
Está bem, então explica tu.
Bunu açıkla bana.
Tudo bem, explica-me isso.
O zaman üzerinde bulduğumuz 22'liği açıkla.
Então, explica a calibre 22 que trazias quando te detivemos.
Görünen o ki, mantıkla açıklayamayacağın bir şey bulmaktan korkuyorsun.
Tem medo de descobrir algo que não consiga explicar racionalmente.
Tamam, bana tam olarak neyi yanlış yaptığımı açıkla.
Muito bem, explica-me exactamente o que fiz mal.
Bu notun ne olduğunu açıkla?
O que significa isto?
Minu Patel, sen açıkla bakalım.
Minu Patel, explica.
- Açıkla. - Tamam...
- Explica-te.
- Açıkla, Anna.
- Faz sentido, Anna.
Tutkulu dolu, biraz edepsiz, şimdiye kadar başarısızlıkla tanışmamış olan Bay L acıya doğru ilkadımını atar.
nunca até ali tendo tido um fracasso, M. L faz a aprendizagem da desgraça.
- Biraz daha açıkla...
- Conte-me mais.
ve ben tüm bunları sonsuz bir acı ve pişmanlıkla düşünmeden edemiyorum.
É uma prova de seu bom, afetuoso e amável coração que não posso comtemplar sem sentir uma infinita dor e arrependimento.
- Açıkla kemikçi çocuk.
- Explique lá, rapaz dos ossos.
Dünyayı neşeli bir kalp, açık bir zeka, ve neşeli bir mantıkla terkediyorum.
Estou deixando o mundo com o coração alegre, uma mente aberta e uma cabeça renovada.
Son üç hafta her gün seni tedavi edebilmek için kıçımızı yırtmamızı boş verdim. Tanrı aşkına, eğer o zaman pes edeceğini bilseydim, bu kadar eziyetin altına girmez, seni bir yastıkla boğar ve kalan zamanımı Çaylak'ın acınası günlüğüne yetişmek için harcardım.
Esqueça o fato de que nós estivemos nos esforçando pra caramba tentando cuidar de você todos os dias pelas últimas 3 semanas, quer dizer, pelo amor de Deus, se eu soubesse antes que você ia desistir, ia ter salvo um bom tempo e te sufocado com um travesseiro,
Beni acımasızlıkla suçluyorsun, beğenmem mi lazım?
Deveria gostar de algo que me acusa de ser cruel?