Açıklayamıyorum traduction Portugais
290 traduction parallèle
Sana açıklamaya çalışmam faydasız çünkü kendime bile açıklayamıyorum.
Não vale a pena tentar explicar-ta... porque nem encontro explicação.
Açıklayamıyorum, ama Dorian ne zaman modellik yapsa benim dışımda bir güç ellerimi yönetiyor.
Não sei explicar. Mas sempre que Dorian posa para mim parece como se um poder alheio a mim esteja a guiar-me a mão.
Mantıken açıklayamıyorum, Bay Carey.
Não consigo entender isso, Sr. Carey.
Çok üzgünüm. Açıklayamıyorum.
Lamento, Não estou entendendo nada.
Açıklayamıyorum ama, onun üzerinde çalıştıkça...
Não consigo explicar, mas quanto mais estudo o paciente...
Onu açıklayamıyorum işte.
Bem, eu... não posso explicar isso.
- Açıklayamıyorum.
- Não o posso explicar.
Sadece ben - - Ben ne? - Açıklayamıyorum.
É só que.... O quê?
Bunu açıklayamıyorum, ama biliyorum ki insanlar için yapabileceğin en iyi şey zihinlerini zenginleştirmektir.
Eu não sei explicar, mas sei... Que o maior presente que se pode dar a um povo é enriquecer o seu espírito.
Bunu açıklayamıyorum, hatta anlayamıyorum da.
Não consigo explicá-lo, nem compreendê-lo.
Açıklayamıyorum.
Não consigo explicar.
Bunu ben de açıklayamıyorum.
Não lhe sei explicar.
Bu gecikmeyi açıklayamıyorum.
Não tenho explicação para este atraso.
Açıklayamıyorum.
Não sei dizer.
Nedenini açıklayamıyorum.
Mas ainda não percebi porquê.
Bunu açıklayamıyorum.
Não sei explicar. É assim que eu sou.
- Şu anda açıklayamıyorum.
- Não posso explicar tudo agora.
Çünkü aksi takdirde, davranışlarını açıklayamıyorum.
Porque de outra forma, não posso entendê-lo.
Bu çok tuhaf, açıklayamıyorum.
É estranho, mas não o consigo explicar.
Açıklayamıyorum.
Não posso.
Hiçbirini açıklayamıyorum.
Não consigo explicar nada.
Bunu açıklayamıyorum.
Não consigo explicar.
Bunu açıklayamıyorum.
Não posso explicá-lo.
yiyeceklerin güzel olduğu, benim gibilerin... içecek servis ettikleri yerler olacak senin için bunu açıklayamıyorum ama sanırım bebek evini tamir edebilirim en azından maymun işlerinde iyi sayılırım maymun.
Provavelmente, existe um lugar onde todos convivem, onde a comida é muito boa e onde tipos como eu servem bebidas. Talvez eu não te consiga explicar tudo isto, mas eu posso consertar a tua casa de bonecas. Pelo menos eu sou bom em trabalho de macaco.
Data değil, bunu açıklayamıyorum.
Mas esse não é Data. Não posso explicar isso.
Şu an için, açıklayamıyorum.
A exposição prolongada ao calor induz um efeito alucinatório.
Ne olduklarını açıklayamıyorum diye onların UFO olduklarına inanacak değilim.
Só porque não consigo explicar, não quer dizer que acredite que eram óvnis.
Açıklayamıyorum Yasemin.
Não consigo explicar, Jasmine.
- Ben de açıklayamıyorum ki.
- Nem eu consigo.
Ben de açıklayamıyorum.
Também não o sei explicar.
Açıklayamıyorum. Atılgandaki hiçbir tür bu şekilde deri değiştirmez.
Não existem espécies a bordo da Enterprise que troquem de pele.
Kızıma açıklayamıyorum, size de açıklayamam herhalde.
Não consigo explicar à minha filha e a si muito menos.
Bu şeyi açıklayamıyorum. Sadece ışınlama yapamıyoruz.
O caso é que não podemos transportar.
Onları ben de açıklayamıyorum.
Também não consigo explicá-lo.
Olanları açıklayamıyorum.
Não o consigo explicar.
Açıklayamıyorum ama orada olduğunu biliyorum.
Não posso explicá-lo, mas sei que existe.
Açıklayamıyorum.
! Não posso explicar isso.
Açıklayamıyorum.
Não posso explicar isso.
Bunu açıklayamıyorum Kaptan
Concordo. Doutor.
Nedenini açıklayamıyorum,... ama bence de, yaranızdan Modell sorumlu.
Não sei explicar como, mas acho que o Modell é responsável pelos seus ferimentos.
Oralarda hamam böceklerinin bulunmasını hala açıklayamıyorum.
Continuo sem conseguir explicar as baratas.
Açıklayamıyorum ; şimdilik.
- Não explico. Ainda não.
Güvenlik sebebiyle, şimdilik..... kaçıranların ve uçaktakilerin kimliklerini açıklayamıyorum.
Por razões de segurança, não posso divulgar a identidade dos assaltantes ou de quem está a bordo.
Doğrusu, açıklayamıyorum.
Não sei.
Pek iyi açıklayamıyorum, değil mi?
O que é uma exibição? Não pareço estar a explicar muito bem, pois não?
- Açıklayamıyorum.
Comandante, não consigo explicá-lo.
Bunu açıklayamıyorum.
Não sei explicar.
Nasılını açıklayamıyorum.
Não sei como.
Ruhsallığı tam olarak açıklayamıyorum.
- É espiritual.
- Açıklayamıyorum!
- Não posso!
Açıklayamıyorum.
Não consigo explicar!