English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Açıklayacağım

Açıklayacağım traduction Portugais

1,105 traduction parallèle
Hayır, gidemeyiz ve nedenini açıklayacağım.
Não e vou dizer-te porquê.
Evlilik yüzüğümü kaybettiğimi nasıl açıklayacağım?
Como vou dizer-lhe que perdi a minha aliança?
Anlaşılan anlamadığınız bir şey var, bunu size açıklayacağım.
Há qualquer coisa que vocês não parecem compreender, portanto vou explicá-las.
Her şeyi açıklayacağım, söz veririm, ama şimdi olmaz.
Eu explicarei tudo, prometo, mas não agora.
Sana her şeyi yolda açıklayacağım.
Explico-te no caminho.
Kararımı kısa bir süre sonra açıklayacağım.
Terão a minha decisão dentro de momentos.
Al, sana ufak bir aile sırrını açıklayacağım.
Al, vou partilhar contigo um pequeno segredo de família.
Bu ofis onu önemsemediği için hastanede olduğunu açıklayacağım.
E provarei que a Sarah está no hospital porque este gabinete a traiu.
Bunu patronuma nasıl açıklayacağım? Üçüncü kat Beyrut'a benziyor.
Como vou explicar isto ao meu patrão?
John, John! Sana bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum... Bunu söylemek istemezdim ama sen siyahsın.
Nunca conseguirás entrar para a Ku Klux Klan.
Eğer bir centilmenin sözünü kabul etme nezaketini gösterirseniz bu savaşın gerçek nedenini size açıklayacağım.
Se fizerem a cortesia de aceitar a palavra de um cavalheiro, passo a revelar-vos a verdadeira causa desta guerra.
Dediğiniz gibi,... bavulunuzla ilgili küçük bir karışıklık olmuş. İzniniz olursa, Bayan Todd'a bunu açıklayacağım.
Houve, como se costuma dizer, uma pequena confusão com o seu baú, que eu esclarecerei com a Sra. Todd, se mo permitir.
Size bir sır açıklayacağım. Toplanın!
Quero revelar-lhes um segredo.
Kimin bildiği umurumda değil, bunu tüm dünyaya açıklayacağım.
Não me importa quem saiba. Confessarei ao mundo todo.
- Açıklayacağım şimdi!
- Eu vou explicar.
Az sonra gelip ona durumu açıklayacağımı söyler misin?
Diz-lhe que chegarei em breve, para explicar, sim?
Geriye ben kaldın. Açıklamam gerekmiyor ama açıklayacağım.
Eu não preciso explicar nada a você, mas vou.
Şayet oturup, sakinleşirsen nereden geldiğimizi açıklayacağım.
Se se sentar e acalmar... Eu conto-te de onde viemos.
Bir gün Ben Horne hakkındaki her şeyi dünyaya açıklayacağım.
Um dia contarei ao mundo quem é Ben Horne.
" Bir gün Ben Horne'u dünyaya açıklayacağım.
" Algum dia, vou contar ao mundo, sobre Ben Horne.
Onun gerçekte kim olduğunu açıklayacağım. "
Vou-lhes contar, quem Ben Horne realmente é ".
Geçici sekreter gelir gelmez... telefon işlerini, kahveyi vesaire ona açıklayacağım.
Foi um menino. Enquanto a minha substituta não chega vou explicar como funciona o telefone e a máquina de café...
Lisa, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum, ama atlayışlarımda senin kitap okurken aldığın aynı heyecanı alıyorum.
Tu vais morrer! Eu não consigo explicar, mas tenho a mesma emoção de saltar coisas como tu tens de ler.
Her şeyi daha sonra açıklayacağım.
Explico-te tudo depois.
- Bir dakika, açıklayacağım.
- Espera, eu vou explicar.
Kal, peki nasıl açıklayacağım?
- Se ficar, como vou explicar?
Bunu sana son kez açıklayacağım :
Eu explicar-te isto mais uma vez :
Açıklayacağım.
Eu oasso a explicar.
- Bunu nasıl açıklayacağım?
Como vou explicar isto?
Bir kere daha açıklayacağım, ve sonra telefonu kapatacağım.
Vou explicar só mais uma vez e depois vou desligar o telefone.
Ama şimdi size açıklayacağım.
Pois bem, eu vou dizer-vos.
.. ve ben de bu vesile ile 401 nolu otobanı açıklayacağım....... herkesin bildiği ismiyle Dalai Lama Otobanı....... bundan böyle Michael Jackson Otobanı olarak değiştirilecek.
E assim, por este meio, declaro que a via 401, actualmente conhecida como via-rápida Dalai Lama, será, doravante conhecida por via-rápida Michael Jackson.
Etmemiş olsanız bile ben size açıklayacağım.
Podes estar um pouco curioso sobre este peru que está aqui.
Hayır, hayır. Sadece yap. Şimdi açıklayacağım.
Faz só, depois eu explico.
Birkaç gün önceden gidip kısa bir tatil yapmak istiyorum. Toplantıda açıklayacağım... Yeni genel müdür yardımcımız sensin.
Irei uns dias mais cedo, e gozarei férias... antes de o apresentar como... o novo vice-presidente.
Sana şimdi açıklayacağım şartları, eksiksiz olarak anlamalısın.
Vou dizê-las agora mesmo e vai entendê-las perfeitamente.
Açıklayacağım... ve o beni anlayacak.
Vou contar-Ihe... e vai-me compreender.
- Herşeyi açıklayacağım.
- Vou explicar-te tudo. - Quando?
Aslına bakarsanız... Evet, bir saniye, açıklayacağım.
Espere aí.
- Bunu nasıl açıklayacağım?
- Como vou explicar isto?
Bunu nasıl açıklayacağım?
Jesus, como vou explicar isto?
- Bunu Walter'a nasıl açıklayacağım?
- Como é que explico isto ao Walter?
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
Eu não sei como explicar isso.
Ben de bölümümü açıklayacağım.
Eu também tive de escolher a minha especialização.
Sana her şeyi açıklayacağım. Ve Süpermen, acele et.
Super-Homem, despacha-te.
Anlamadığın her şeyi sana açıklayacağım.
O que não entender, eu explico.
Daha sonra açıklayacağım.
Explico depois.
Bunu Galya savaşları adlı yeni kitabımda nasıl açıklayacağım!
Como vou poder explicar isto no meu novo livro sobre "As Guerras Gaulesas"?
Bunu, oğluma nasıl açıklayacağım?
Como explico isto ao meu filho?
Gelecek hafta adaylığımı açıklayacağız.
Anunciaremos a minha candidatura na semana que vem.
Yazımızda yargıçların ölümleriyle ilgili bir komployu açıklayacağız.
Estamos escrevendo uma história... sobre os assassínatos de Rosenberg e Jensen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]