English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Başarı

Başarı traduction Portugais

30,921 traduction parallèle
Her geçen gün daha sıcaklaşır ve daha sıcak olur, başarı şansı azdır.
Fica mais quente a cada dia, e quanto mais quente, menor a oportunidade de sucesso.
Takip ettirmeye çalıştım ama başarısız oldum.
Tentei localizá-lo, mas não tive sucesso.
Öyle, sır tutmada çok başarılı değilsiniz.
Não são assim tão bons a manter segredos, pois não?
- Başarılı olamamış belli ki. - Şans eseri kızı durdurmayı başardım.
- Pelos vistos, não era das boas.
- Eğer başarılı olursak.
Se conseguirmos.
- Ameliyat başarılı geçti mi?
- E a cirurgia?
- Benim için fazla zor. Ben derse gitmeyi başarırsam Hatha yapıyorum.
Pratico Hatha, quando consigo ir.
Beni pek fazla sevdiğini sanmıyorum Dennis. - Bana isim koymada çok başarılısın.
Acho que não gostas muito de mim, Dennis.
Homer, başarın için 12 adımlık bir planım var.
Homer, tenho um plano de 12 passos para o teu sucesso.
Ne derler bilirsin her başarılı adamın arkasında asistan koçu vardır.
Bem, sabes o que costumam dizer, por trás de cada homem de sucesso está o seu assistente de treinador.
Yani hiç başarının tadını çıkaramadım.
Portanto, nunca apreciei muito o sucesso.
Başarılı bir bardağın-yarısı-dolucu görmedim.
Nunca vi um cabrão bem-sucedido que visse o copo meio cheio.
Başarısız olurlarsa, ne kadar yatırdığınız umurumda olmaz. Gideriz.
Se eles falharem, apesar de você ter investido o que investiu, nós desistimos.
Başarısız olurlarsa herkes gider.
Se eles falharem, toda a gente desiste.
Mars'a gönderilen sondaların yüzde 50 kadarı görevlerinin herhangi bir kısmını tamamlama konusunda başarılı oldu.
Temos uma taxa de sucesso de cerca de 50 por cento quando as sondas enviadas para Marte que conseguiram cumprir parte da sua missão.
Başarısızlıklar yaşadığımız iki görevde çalıştım.
Estive envolvido em duas missões nas quais houve falhas.
Kubbeyi yüzeye yerleştirirlerse başarısız oluruz.
Se eles instalarem a cúpula na superfície, falhámos.
Amerikalılar başarısız oldu. Avrupalılar başarısız oldu. Ruslar da başarısız oldu.
Os americanos já tiveram falhanços, os europeus já tiveram falhanços e os russos já tiveram falhanços.
Başarısız olmamayı sağlamak için ne kadarı yeterlidir ki?
Mas o que é preciso para garantir que não falhamos?
Sabahın erken saatlerinde kanal zeminine başarıyla yerleştirdiğimiz kubbenin içinden sesleniyorum.
que instalámos com sucesso esta manhã.
Az sayıda insan olunca görevin başarısı için en büyük risk iyi geçinemeyen insanlardır.
Você tem um pequeno número de pessoas, o, O maior risco para o sucesso da missão são os Pessoas não se dando bem.
Tarihi kayıtlarda bu dinamikleri buluyoruz ve görevin başarısı anlamında ne kadar sorun yarattıklarını görüyoruz.
E você encontra essas dinâmicas nesses registros históricos e você vê como São problemáticas para o sucesso da missão.
Başarısız olurlarsa, herkes gider.
Se eles falharem, desistimos todos.
Ama inanç, başarıyı garantilemez.
Mas a fé não é garantia de sucesso.
Asıl sınav, başarısız olduğunuzda meydana gelenlerdir.
O verdadeiro teste é o que acontece quando falhamos.
Bir Mars görevinde, süreçte can kayıpları olabilir yol boyunca başarısızlıklar olabilir ama insanlar bunu kabul edecektir.
Numa missão a Marte, poderão perder-se vidas e poderá haver falhas, mas as pessoas vão aceitar o desafio.
Bunun nasıl başarılabileceğine dair tüm denklemleri tüm detayları hesaplamıştı.
Ele resolveu todas as equações e todos os detalhes para que isto pudesse ser feito.
Görev başarısız olmuştu.
A missão falhara.
Orada gerçekten başarılı olup olmayacağımızı bilmenin bir yolu yok, değil mi?
Não há mesmo maneira de sabermos se vamos aguentar lá em cima, pois não?
Tarihteki en büyük başarısızlık...
O maior falhanço de toda a História.
Tarihteki en büyük başarısızlık.
O maior falhanço de toda a História.
28 Haziran 2015'te başarısız bir görevimiz olmuştu.
Tivemos uma missão que falhou no dia 28 de Junho de 2015.
"CRS-7 Başarısızlığı 28 Haziran 2015"
FALHA DO CRS-7 28 DE JUNHO, 2015
Başarısızlıktan sonra bütün fırlatma programı durdu.
Depois desta falha, todo o programa ficou suspenso.
Karenajlar başarılı şekilde açıldı.
As coifas libertaram-se com êxito.
Kulağa öyle gelebilir ama başarılı bir avukata böylesine büyük bir hatayı itiraf ettirebildilerse o zaman bu davanın tekrar açılmasına karar veriyorum.
- Pode parecer que sim. Mas, se conseguiram que uma advogada de sucesso admitisse um erro grave, então vou decidir que este caso deve ser reaberto.
Başarılı bir çalışma olmuş.
Está muito... competente.
Senin başarısızlığın bizim başarısızlığımız demek.
O teu fracasso público é o "nosso" fracasso.
Sadece hayalini kurabileceğin başarı ve entelektüellik seviyesine ulaşacağım.
Alcançarei níveis de sucesso e sofisticação com que só podes sonhar.
Hayatım boyunca hep başarılı olmaya çabaladım ama hiçbir zaman yeterli gelmedi.
A vida toda tentei ser extraordinária, mas nunca foi o suficiente.
Gişe rekorları kıran ilk büyük filmdi ve hem sanatsal başarısı hem de getirdiği politik yorum açısından göklere çıkarıldı.
Foi o primeiro grande êxito cinematográfico louvado pelos seus feitos artísticos e pelo comentário político.
Başarılı olması kesin olan bir modeldi.
Era, sem dúvida, um modelo com êxito garantido.
Ya da Mike'a başarısız olursa başına gelecekleri göstermek istedi.
Ou para mostrar ao Mike o que acontecerá se ele não conseguir.
Belli ki başarılı bir avukatsın. Şimdi ise bize kiraya veriyorsun.
É óbvio que é uma grande advogada e agora estou a subarrendar o espaço.
- Evet. Bence büyük kardeşinin çok başarılı olması senin açından çok zor.
Deve ser difícil ter uma irmã mais velha com tanto sucesso.
Aslında bu ligde başarılı olmak zor değil beyler.
Não é difícil triunfar nesta liga.
Hepimiz aynı ekipteyiz. Çünkü güven veren bir ekip, başarı kazandıran...
Estamos todos na mesma equipa... porque uma equipa de confiança é uma equipa...
Ruben pek başarılı bir hırsız değildi.
O Ruben não era grande criminoso.
Niyetiniz iyiydi ama başarısız oldunuz. İyi bir kadınsınız, iyi bir polissiniz ama yanlış yaptınız.
É boa senhora, boa polícia, mas enganou-se.
Ama başarısız oldun.
Mas cometeu um erro.
Kalıbımı basarım ki yarayacak. Ve olacak olan ikinci şey,
Claro que acho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]