English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Başladı

Başladı traduction Portugais

57,605 traduction parallèle
- Acıttın ama... - Bunlar... Sinirim bozulmaya başladı.
- Isso está me enlouquecendo.
Başladığından beri her şeyi gözlemliyorum.
Tenho controlado tudo desde que começou.
Çünkü duyduğuma göre Kaptan Teach Charles Vane'i varisi olarak görmeye başladığında Israel Hands, Teach'in Vane'e olan ilgisini kıskanmış utandırıcı bir şekilde kaptanla arasının açılmasına sebep olmuş.
Ouvi dizer que quando o Capitão Teach começou a ver Charles Vane como seu herdeiro, Israel Hands tornou-se ciumento por causa dessa afeição do Teach e isso conduziu a um desentendimento com o Capitão bastante humilhante.
- Madeline tepemin tasını attırmaya başladı.
- A Madeline está a começar a irritar-me.
Ben biraz endişelenmeye başladım.
Olha que eu estou a começar a ficar um bocado preocupada.
Bu şey şu an başladı mı?
Isso, está na rede? Já está online?
Kaptanla işe başladım.
E comecei com o capitão.
Her şeyin başladığı yer Phoebe istasyonu.
A Estação Phoebe é onde tudo começou.
Nükleer anlaşma Saul ile başladı.
O acordo nuclear começou com o Saul.
Bu savaş 11 Eylül'den sonra başladı.
Este mundo começou logo após o 11 de Setembro.
Biz de santrifüj çevirmeye başladık.
Então, começamos a girar centrifugadoras.
Alakası bile yok. Öyle olsa bile ne zaman insanları işleyebilecekleri suçlara göre tutuklamaya başladık?
Mas mesmo que estivesse, quando é que começamos a prender pessoas por crimes que podem cometer?
Sahte delil üretmeye ve adalete engel olmaya da mı o zaman başladık?
Também foi aí que começamos a falsificar evidências e a obstruir a justiça?
- Daha şimdi başladım.
Só comecei agora.
Birinin bana kahve kupası fırlatmasıyla başladı.
Bem, começou com alguém a atirar-me uma caneca de café.
İyi anlaştınız ve New York'a geri döndüğün zaman kampanyası için ona gizlice tavsiye vermeye başladın.
Deram-se bem, e começaste secretamente a aconselhar a campanha dela quando voltou para New York.
Bu kadın iki yıl önce kampanyasına başladığından beri aşırı tepki vermeyin diyor ama..
Agora, esta mulher tem estado a dizer-nos desde que começou a campanha há dois anos... "Não reajam de forma excessiva," e aqui está ela, nem mesmo ela segue o próprio concelho.
Bu savaş 11 Eylül'den sonra başladı.
Este mundo começou após o 9 / 11.
Bu sıkıcı olmaya başladı Max.
Isto está a ficar cansativo, Max.
Orayı yapmaya onu asarken yakalandığımızda başladı.
Ele contentou-se com o pilar só depois de sermos presos a tentar crucificá-lo.
Ama... o bitirirken, ben başladım.
Mas... Quando ele estava a acabar, comecei a imaginar.
Tamam. Sana anlatmaya başladığımdan beri dinlemiyorsun.
Dado que não estavas a ouvir na primeira vez que te contei...
Her şey olduktan beş dakika sonra duymaya başladım, insanların kaybolmasından sonra.
Começou cinco minutos depois daquilo acontecer, depois das pessoas desaparecerem.
Sonra bana seslerin dediklerini yapmaya başladım.
E comecei a fazer o que as vozes me mandavam.
Ama söylentiler başladığında.
Mas então começaram os rumores.
Ve tam o anda, Tony bavuluma atlayarak gagalamaya başladı.
E naquele instante, o Tony salta para a minha mochila e começa a dar bicadas.
Çünkü bize hikayenin tamamı anlatılmıyor gibi hissetmeye başladım.
Porque estou com a sensação que não estamos a ouvir a história toda.
Nihayet konuşmaya başladık.
Bem, finalmente está a falar comigo.
Mepleton'dayken sesler duymaya başladığımda herkes keçileri kaçırdığımı söyledi.
Quando eu comecei a ouvir vozes em Mapleton, toda a gente à minha volta disse que eu era doido.
Ondan sonra herkes yuhalamaya başladı.
E depois toda a gente começou a vaiar.
Lazer düzeneği başladığında kendini rahatsız hissedebilirsin. ... bulantı yaşayabilirsin.
Poderá sentir náusea ou desconforto quando passar pelo conjunto de lasers enquanto o ciclo se inicia.
İşlem başladığında sıvı yoğunlaşıp katılaşacak.
Assim que isto ocorrer, o fluido solidificará.
Soğuktu ve yürümeye başladım.
Estava frio, por isso comecei a andar.
Seninle aramızda bır günışığı olmadığını farketmeye başladıklarında... paylaşılmış otoriteyi daha çabuk kavrayacaklar.
Quanto mais perceberem que não há divisões entre nós, mais depressa aprenderão a aceitar a nossa autoridade conjunta.
Bu hikayeyi anlatmaya başladığından beri.. .. onu dışarı itmek istediğini biliyordum.
Desde o momento em que começaste a congeminar esta história, percebi que era com a intenção de o afastar.
Başladığım yere geri döndüm.
Estou de volta ao princípio.
Atış başladığında pozisyonunu zayıflatmayacağım.
Não vou colocar a sua posição em risco quando os disparos começarem.
Fazla tehlikeli olmaya başladı.
Está a ficar muito perigoso.
Yine kara tutmaya başladı.
Já estou a enjoar por estar em terra.
- Dinle Coriolanus, Susam Sokağı'nda başladığını biliyorum...
- Olha, Coriolanus, eu sei que começaste na Rua Sésamo...
İnternete girip onunla evden konuşmaya başladım.
Fui à Internet e comecei a falar com um tipo da minha terra.
O şekilde konuşmaya başladım çünkü bunu duymak istiyordu. Biriyle sürekli konuşmak istiyordu.
Eu disse aquelas coisas porque achei que era o que ele queria ouvir, apenas para poder falar com alguém.
Parti başladıktan sonra sessizce içeri girip selam vermeden kapalı kapılar ardında kaybolacağını mı sandın?
Entraste sorrateiramente depois de a festa começar e desapareceste após as portas estarem fechadas sem dizeres olá.
Starkwood battığında kendi için... çalışmaya başladı.
Criou um negócio após a Starkwood se ter afundado.
İş aramaya başladığımda bunu hatırla. ... ya da hapishane günlerimde.
Lembra-te disso quando estivermos desempregados ou presos.
Taktik ekipler kapatılan alan içerisinde araştırmalarına başladı.
A equipa está a fazer uma procura dentro da área de contenção.
Buraya başladığın işi bitirmeye geldim ve seni hayal kırıklığına uğrattım.
Vim terminar o que começaste e falhei.
Eric, bu sabah, bana neden doğum kontrolüne başladığımı sorduğunda, bende sana biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu söyledim. Bana ne dediğini hatırlıyor musun?
Esta manhã, quando me perguntaste porque comecei a tomar a pílula e eu disse que tu precisavas de mais tempo, lembras-te do que me disseste?
Bu başladığımız işi bitirmemiz için tek şansımız.
Esta é a oportunidade de terminarmos o que começámos.
Başladım bile.
Já estou a tratar disso.
Ama köydekiler dedikoduya başladı.
Mas, na aldeia, as pessoas falam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]