English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Belki de öyle

Belki de öyle traduction Portugais

933 traduction parallèle
Belki de öyle.
Não, talvez não.
Belki de öyle yapmıştır.
Se calhar, foi o que ele fez.
Belki de öyle.
Talvez não.
- Belki de öyle.
- Pode que sim.
- Belki de öyle.
Digo-lhe que foi um acidente.
- Belki de öyle.
- Talvez seja.
Belki de öyle yapıyorsundur.
Talvez seja assim.
Belki de öyle yapmışımdır.
Talvez o tenha feito.
Belki de öyle yapmalıyım ama... geç kalıyorum.
Talvez eu pudesse, mas... agora está a ficar tarde...
Belki de öyle, Charlie.
Talvez seja.
Belki de öyle değildir.
Não, talvez não.
Belki de öyle.
Talvez seja.
Belki de öyle yapmalıyım.
Talvez seja melhor.
Belki de öyle hissediyorum..
Talvez seja assim que eu me sinto.
- Evet, belki de öyle.
- Claro, uma questão de opinião.
Belki de öyle olmaz Maish.
Ou talvez não tenha de acontecer dessa maneira, Maish.
Belki de öyle düşünmeniz için mektup kasten oraya bırakıldı.
A carta pode ter sido deixada de propósito, para pensar isso.
Ama belki de öyle olmaz.
Talvez eles evitem isso.
Evet, belki de öyle.
Se calhar, é o que estou a fazer.
Belki de öyle.
Talvez.
Belki de öyle düşünmemizi istediler.
Talvez queiram que encontremos isto.
Belki de öyle yaparım.
Talvez eu te despreze.
Belki öyle ama yapmam gerekiyordu.
Talvez sim, mas tinha de o fazer.
Bence bu çok şık bir şapka Belki siz de öyle düşünüyorsunuzdur?
Penso que é um belo chapéu Talvez diga que sim?
- Belki de sana öyle gelmiştir.
- Não reparou bem na ultima vez.
Öyle söylendiğini biliyorum, efendim, ama düşündüm de belki siz...
Eles disseram isso, mas pensei que o senhor...
Belki öyle, ama gerçek bu.
Tentaram destruir a nossa escolta de provisões no porto.
Evet, öyle Belki de onun için şu an kaybolmuş gibi hissediyorum.
Dá sim. Talvez seja por isso que me sinto perdida agora.
Belki öyle olması gerekiyordu.
Possívelmente tinha de ser assim.
- Belki ben de bir gün öyle düşünürüm.
- Talvez um dia pense o mesmo.
Öyle zaman oldu ki, baska çocuklarimin oldugunu neredeyse unuttum, Paris belki de cok vefakar cocuklardi.
Houve alturas que quase esqueci que tinha outros filhos, Páris outros para morrer, talvez.
Belki de yedek lastiğimi arıyordu, ama hiç öyle olduğunu sanmıyorum.
podia estar a verificar o pneu sobressalente mas não me parece.
Belki size öyle geldi ama ben... Bir anda, ağladığınızı farkettim bu, bir bakıma, içimi acıttı. Umarım, bunu söylediğim için beni bağışlarsınız.
Sim, pode... pode... pode ter parecido isso, mas... percebi logo que estava a chorar... de um modo que tocou meu coração... e pensei... desculpe se lhe digo isso... pensei que...
Ölümden sonra böyle bir hayat belki de güzel olabilir. Öyle diyorsan.
Essa espécie de vida após a morte pode ser linda.
"Sanırım," diyor, "öyle ya da böyle, ne düşünürsek düşünelim,... bir şey değişmeyecek, belki de gösterişsiz bir mutluluk içinde oturuyoruzdur."
Eu acho. Em todo caso, nós não estamos preocupados de um jeito ou de outro com o que estamos pensando... sobre qualquer coisa em particular. Mas talvez nós nos sentamos em algum tipo de felicidade tranquila.
- Şimdilik öyle belki de.
- Por enquanto.
Şu yıldız o kadar uzak ki ve öyle bir zamanla ışığı bize, yani dünyaya ulaşıyor ki belki de artık orada değildir.
Aquela estrela está tão longe que quando a sua luz chegar aqui à Terra é possível que a estrela já nem sequer esteja lá.
Belki de onu öyle bırakmalısın.
É melhor deixares isso!
Belki de Tanrı beni aciz yaratmıştır. İyi bir amaç uğruna elbette. Hep öyle olmaz mı?
Talvez Deus me tenha aleijado... com o propósito que sempre faz.
Ne bileyim, bana öyle geldi belki de.
Longe, meu.
Bak, belki en başta öyle olabilirdi ama şimdi... şimdi bizi anlıyor.
Talvez de início tivesse sido. Mas agora, ele sente como nós.
- Hakikat her ne idiyse artık öyle değil. - Belki, eğer içinizden geliyorsa, tanrınızı yeniden çağırabilirsiniz.
Mas quem sabe... se quisesse, talvez pudesse se lembrar de seu deus.
Belki de haklısın, nasılsam öyle kalmışımdır.
Talvez você tenha razão... continuo sendo o que era.
"Belki bir gün olacağım ama hayatta öyle çeşitli sevgi türleri var ki!"
Talvez um dia. Mas há muitos tipos de amor por ai.
Hiç de öyle değil. Zavallı yaşlı Roger'ın dün gece kente gelmesi için tuzak kurulduğu gibi berbat bir düşünceniz var... belki, Macbeth'in kurduğu türden.
Na sua ideia, acha que Roger foi atraído até aqui ontem à noite pelo próprio MacBeth.
Öyle mi? Belki de öleceksin.
E tu estás morto.
Belki sen de öyle birisin.
Talvez também sejas.
Belki öyle ama senin hakkında hiç bir şey bilmek istemiyorum.
Talvez seja, mas não quero saber nada de si.
Belki öyle efendim, ama yine de yapacağız.
Talvez sim, senhor. Mas vamos conseguir.
- Belki de uyuyordur. - Öyle mi dersin?
- Acha que sim?
- Riverdale'den. Belki Riverdale'de öyle yapıyorsunuz ancak biz burada nakit çalışıyoruz.
Talvez seja costume em Riverdale, mas por aqui só aceitamos dinheiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]