English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Benim demek istediğim

Benim demek istediğim traduction Portugais

462 traduction parallèle
- Bebek, George'u yer. - Benim demek istediğim de bu.
- Então, o Baby comeria o George.
Aslında benim demek istediğim...
Quis dizer que estava feliz por...
Evet, benim demek istediğim de bu.
- Depois comprei-o... - Por isso mesmo.
- Benim demek istediğim...
- Eu quero, porque não?
Benim demek istediğim, her yıl bu zamanda histeri noktasına geliyorsunuz.
Quero dizer que todos os anos por estas datas se estresa até chegar na histeria.
Benim demek istediğim, ani...
Não, o que eu queria dizer era que...
Bu, senin babanın düşüncesizliğiymiş fakat benim demek istediğim bu tür bir zorlama değildi.
Era meio cruel da parte de seu pai... mas não é desse tipo de compulsão que eu falava.
Biliyorum çaldığın zaman da bedava oluyor ama benim demek istediğim o değildi.
Sei que saem de graça quando se rouba, mas esta não é a parada!
Benim demek istediğim de bu.
É a mesma coisa.
Benim demek istediğim, benim için geçim kaynağı olan şey onun için eğlence arayan insanlara özgü bir hobi.
O que para mim é um modo de vida, para ele é passatempo de diletante.
Benim demek istediğim de buydu.
Isso é o que tenho estado a tentar dizer.
Onu demiyorum. Benim demek istediğim, senin artık harekete geçmen gerekiyor.
La haver reunião da Tupperware em casa de Mrs. Zimmerman, mas o clube já não tinha filmes ousados, por isso vim para casa.
- Ama benim demek istediğim- -
É um pouco complicado.
Ama benim demek istediğim gerçekten akıllı olman.
Sim, mas podemos fazer-te mais esperto.
- Hayır, hayır. - Benim demek istediğim...
Nada de especial...
Benim demek istediğim, şunlardı, şu mavi olanlar.
o que quis dizer foi... essas aqui, essas azuis.
Benim demek istediğim de tam olarak bu.
Exatamente.
Buraya bak Charles. Demek istediğim sen benim kuzenimsin.
Escuta, Charles, não te esqueças que és meu primo.
Demek istediğim benim aklıma çok daha kötü şeyler gelmişti.
Para poder pescar os malditos salmões ou algo assim.
Şey... Demek istediğim şu ki siz bana her zaman iyi davrandınız. Benim de size karşı hep dürüst olduğumu bilmenizi isterim.
O que quero dizer é que sempre foi muito decente comigo desde o início, e quero que saiba que sempre fui muito honesto consigo.
Demek istediğim, benim kadar gösteri dünyasının içindeyseniz,... üçkağıtçı insanlara alışıyorsunuz.
So disse que, quando estamos no mundo do espectaculo ha tanto tempo, habituamo-nos a que as pessoas tenham esquemas, so isso.
- Demek istediğim, benim smokinim...
- Sim... Não, vou explicar-vos.
İşte benim de demek istediğim bu.
O quê?
Demek istediğim, ikinizi de düşünmeliyim benim için bir anne ve baba oldunuz.
Sinto-me responsável pelos dois. Têm sido uns pais para mim.
Demek istediğim belki bir akşam bir kaybedenin, bir ezik, benim gibi, kafası atacak.
Quero dizer, talvez uma noite destas um desgraçado como eu, se vai irritar.
Demek istediğim, benim sanki - uh, budala ya da bayağı, ya da ya da, uh -
-... tonta ou má ou... - Não.
- Demek istediğim benim tekrar...
Quero dizer, não suporás que vou...
Demek istediğim, benim... uyar mı? Kişiliğinize mi?
- Se serviria a sua personalidade.
Demek istediğim, o benim babamdır. - O mu?
- Quero dizer que ele é meu pai.
Demek istediğim, kimse benim kıçımla ilgilenmez.
Eu roubo o livro. Não me arriscava nada.
Yani demek istediğim, bu olanlar herneyse, bir ilgim olduğu ortaya çıkarsa, bu benim sonum olur.
Se acharem que estou ligado a isto, é o meu fim.
Vaktimi boşa harcamak istemiyorum, demek istediğim, o hazır benim de kendimden yana kuşkum yok, içiniz rahat etsin.
Porquê estar com rodeios, mas, a cachorrinha é fértil, e sei que sou capaz, por isso não se preocupem.
Demek istediğim, bak, benim gibi yalnız yaşayan kızlar Birçok değerli eşya ile birlikte...
Não há direito, porque por exemplo uma rapariga como eu, que vive sozinha e que tem tantos objectos de valor. Não há direito. E vocês deviam fazer alguma coisa.
Ama, demek istediğim, hissediyor musun? Yani, benim gibi?
Quer dizer, sentes como eu?
Demek istediğim sadece... içinde... bir güç var, benim şu ana kadar farkına varamadığım bir güç.
Só quis diser que havia uma nova... força em si que eu desconhecia até agora.
Benim de demek istediğim buydu, Madem bu bir iş neden daha verimli hale getirmek istemiyorsun?
Bom, lá está. Se é um negócio, por que não torná-lo mais eficiente?
Öte yandan benim içimdeki hayatı hiç suçluluk duymadan kurutuyorsun, ama bu başka bir toplantı konusu. Her neyse, demek istediğim şu ki,
E, no entanto, não sentes culpa nenhuma por me torturar mas isso é outra história.
Pruneface, demek istediğim... o "gelecek" benim.
Pruneface, o que quero dizer... é que o futuro sou eu.
Demek istediğim, hiç bir şey benim düşündüğüm gibi olmuyor.
Nada acabou sendo o que eu esperava.
Demek istediğim burada durmuş bana bakıyorsun. Ama benim deneyimlerim, benim insanlarım...
Eis-re, olhando para mim, mas já passei por...
Demek istediğim, benim konuşmam gerek.
Quer dizer, eu tenho de conversar.
- Bak demek istedigim su, Stratton'i arastirdigini biliyorum ama isin içine neden benim hayatimi da katiyorsun anlamiyorum.
- Olhe... Eu sei que você está a investigar a Stratton Pela minha experiência de vida, eu desconfio do porquê disso.
Demek istediğim, seninle tanışmak benim için bir zevkti.
Quer dizer, é um prazer conhecê-la.
Hanımefendi, demek istediğim benim müvekkilim tek başına yetersiz bir ebeveyn değil çünkü o uygun olmayan bir evden ve kötü davranıldığı bir ilişkiden ayrıldı. Dr Marsden, bir ebeveyn olarak Maggie Conlan'ın eksikliklerinin onun kontrolü dışında olan durumlardan kaynaklandığını söyleyebilir misiniz?
mas o que quero dizer... desde que a retirem de uma habitação inadequada e de um relacionamento abusivo. não se devem a circunstâncias que se encontram fora do seu controlo?
Yani demek istediğim, benim burada ne işim var?
Que raios estou a fazer aqui?
Demek istediğim benim... Benim için insanlara güvenmek oldukça güç.
Sabes... é difícil para mim, confiar nas pessoas.
Demek istediğim, herkes benim kafadan çatlak olduğumu bilir.
Bom, todos sabem que estou socasse.
Demek istediğim, benim hakkımda.
Não acreditarão uma palavra disso.
Demek istediğim, bunun benim bir yansımam olduğunu düşünmenizden nefret ediyorum.
Isto é, não quero que pense que tenha alguma coisa a ver comigo.
Selam vermenin kibarlık olacağını düşünmüştüm ama açıkçası, sen benim biriyle art niyet içermeden hoş sohbet edebileceğimi düşünmüyorsun. Demek istediğim bu değil.
Só achei que seria de boa educação cumprimentá-la, mas é óbvio que não me acha capaz de ter uma conversa agradável sem ter algum motivo perverso oculto.
Demek istediğim, şu anda öyle olsa da, bu benim gerçek gemim değil, ve sizde benim, gerçek Kaptanım değilsiniz, bir fark yok, ama bir fark olduğunu biliyorum.
Quero dizer, esta não é realmente a minha nave. E você não é realmente minha Capitã, e ainda assim, você é, e não há diferença, mas eu sei que existe uma diferença.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]