English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Biliyormusun

Biliyormusun traduction Portugais

1,657 traduction parallèle
Biliyormusun bir kereye mahsus... dediğimin olması için doğru şeyi ve üstsüz şeyi yapmak istiyorum.
Sabes, por uma vez, eu quero que o que é certo e que a cena em topless sejam a mesma cena!
Biliyormusun, eğer ehliyetimi verirsen, Seni çok populer yapabilirim.
Sabias, podia compensar-te se tu me desses logo a carta de condução.
Ne düşünüyorum biliyormusun, Donna?
Sabes o que eu penso, Donna?
Fakat biliyormusun?
Mas sabes que mais?
Ne yapacağımızı biliyormusun?
Sabes o que vamos fazer?
Biliyormusun?
Sabes?
Biliyormusun, bu aslında Michael'ın söylemeye alışıldık olduğu şey.
Sabes, é exactamente isso que o Michael dizia.
Biliyormusun, Steven?
- Não. Sabes, Steven?
Biliyormusun, normal de, Senin kazağın üzerinde ağlamazdım... çünkü, biliyorsun, fabrika örgüsü.
Sabes, normalmente eu não iria chorar na tua camisola, porque, sabes, estraga o tecido.
Brookes, Ice Cube'ü biliyormusun?
Yo, Brookes, conheces o Ice Cube?
Biliyormusun? Neden sadece gitmiyorsun, ok?
Porque não vais embora e nós tratámos do assunto.
Ne olduğunu biliyormusun?
Sabem que mais?
ne biliyormusun?
Sabes uma coisa?
Ne var biliyormusun, seni hiç bu kişiyle birlikte görmedim!
Sabes? Eu nunca te vi com essa pessoa.
Ne var biliyormusun, bence VIP karşılamayı East One'a taşımalıyız.
Acho que devemos mudar a recepção dos VIPs para o East One.
Baban seninle çok gurur duyardı, biliyormusun.
Sabes, acho que o teu pai está muito orgulhoso de ti.
Biliyormusun başka kimin Yahudi olduğunu okudum?
sabes quem é a judia?
- Kim olduğumu biliyormusun?
- Sabe quem eu sou?
Geçen hafta söylediklerini biliyormusun?
Sabes o que ela disse na semana passada?
Ve biliyormusun?
Quer saber de uma coisa?
Tam dans pistinin ortasında dikildiğini biliyormusun
Sabes que estás precisamente no meio da pista de dança?
Biliyormusun, Fiona?
Tu sabes o quê, Fiona?
Buna gerke yok çünkü bende bırakıyorum ve biliyormusun?
Oh, não vai ser necessário, porque eu também me despeço. E sabes porquê?
- Başka birinin bir kızı var, biliyormusun?
Outras pessoas têm filha, sabia?
Nina, orta okulun en güzel kizlari L.A. gidiyor. Biliyormusun ne oluyor genellikte?
As garotas mas bonitas das secundárias vão para L.A. Queres saber o acontece à maioria?
Biliyormusun, aynı şey St. Lawrence da oldu.
Sabe, a mesma coisa aconteceu em São Lourenço.
- Bu bir mezar, Biliyormusun.
- Isso é uma cova, sabia?
Hissede biliyormusun? Evet.
- Consegues senti-lo?
Sen yapmayı bilmiyorsun bile, biliyormusun?
- Tu nem sequer fazes ideia, pois não?
Kaç tana çıktığım erkeğin seni istediğini biliyormusun?
Sabes quantos tipos me foderam para se aproximarem de ti?
Biliyormusun?
O que você sabe?
En kötü yanı ne biliyormusun?
Você sabe qual a pior coisa?
Ama biliyormusun?
Mas você sabe o que?
Biliyormusun?
E você sabe o que?
En kötü kısmı ne biliyormusun?
Você sabe qual é a pior parte?
Bu ne biliyormusun, Louise? Anne ve çocuğu?
A mãe e a criança?
Jeronımo'nun hapisten çıktığını biliyormusun?
Sabes que o Jerónimo saiu da cadeia?
- Biliyormusun, yılbaşı için bize gelebilirsin.
Sabes, podes vir para nossa casa no Natal.
- Bunun hakkında herhangi birşey biliyormusun?
Você sabe alguma coisa sobre isto?
Biliyormusun duanın üstünden geçmelisin.
Sabes, trabalhar nas tuas orações.
Biliyormusun?
Você sabia?
Biliyormusun, bazen sana baktığımda tek gördüğüm şey o oluyor.
Sabes que, as vezes, olho para ti e só o vejo a ele.
Biliyormusun- - dün okumuştum bir balık var, zebra balığı diyorlar.
Tu sabes, há... Estive a ler ontem que existe um peixe, chamado o peixe-zebra.
Biliyormusun, aslında, çok hoş bir genç adam.
Sabes, afinal, ele é um bom rapaz.
Gözlüklü bir adama vurmanın bir suç olduğunu biliyormusun?
É um crime bater num homem com óculos.
Giovanni Ambrosini biliyormusun, Çenesi kırıldı.
O queixo do Giovanni Ambrosini ainda não foi ao sítio.
Gervasi, Sahte not ile uzaklaştırma alabileceğini biliyormusun?
Gervasi, tu sabes que falsificar uma assinatura significa que serás suspensa.
Biliyormusun, gözüme üfledi.
Sabem? Ela soprou no meu olho.
Biliyormusun, Steven?
Sabes, Steven?
Biliyormusun anneannesine yangından sonra o baktı?
Sabes que ela cuidou da avó depois do incêndio?
Hissede biliyormusun?
Consegues sentir o teu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]