Bir b traduction Portugais
34,644 traduction parallèle
... ve sana bir bıldırcın kadar bile acımam.
E é um alvo fácil.
Sen bana sorular sorarken içimden beni rahat bırakmanı diliyordum. Çünkü bir bara ya da adamın birine kaçmak istiyordum.
Quando me estava a fazer perguntas, só desejei que me deixasse em paz para ir a correr a um bar ou para os braços de um homem.
Geçen yıl, bir dondurucuda tuzağa düştü ve bıçaklandı, yani...
No ano passado, ela estava num frigorifico e esfaqueada, por isso...
Ama hiçbirimiz bu katilin geldiğini göremedik. Ve inanın bana, derin bir yara bıraktı.
Mas nenhum de nós viu esse assassino chegar e acreditem em mim, isso magoou bastante.
Bu yüzden mi bu sabah bana enerji versin diye küçük bir hediye bıraktınız?
Por isso me deixaram aquele presente esta manhã, como um pequeno estímulo? - O quê?
Bana tamamen işe yaramaz bir şey verme işini Flynn'e bırakın.
Agora uma besta, isso vinha a calhar numa pirâmide subterrânea.
Kral, Perseus'la anneini ahşap bir sandığa koyarak denize bırakmış. Balıkçılar tarafından kurtarılmışlar ama Perseus yaptıklarından dolayı dedesinden nefret ederek büyümüş.
O Rei atirou o Perseus e a mãe ao mar numa caixa, eles foram resgatados por pescadores, mas o Perseus cresceu com ódio do avô
Ama sana bir hediye bırakıyorum.
Mas vou deixar-te um presente.
Sanırım şapşal bir mesaj bırakma sırası bende.
Olá, David, sou eu.
Bırak Delaney'i hiç kimseyi sorgulama ya da yargılama hakkın yok bunu da anca böyle bir yerde yapardın.
- Este lugar... - Não é uma instalação militar oficial. Só nesse caso teria a jurisdição ou o direito de interrogar alguém, principalmente a Delaney.
Tasarıda küçücük bir hata bile yaptıysam sistemde tek bir açık bile bıraktıysam...
Tahani, se cometi um errinho no meu projecto, se houver um único defeito no sistema, se uma gramínea estiver um grau no ângulo errado...
Selam David. Bir mesaj bırakın.
Deixa uma mensagem, ligo-te quando puder.
Bakın, her gün bir şeylere dokunuruz ve üzerlerinde kendimizden bir şeyler bırakırız.
Sempre que tocamos em algo deixamos um pouco de "nós" para trás.
Ya da, istersen bırakalım, silah haline getirilmiş 30,000 yıllık bir virüs gezegendeki herkesi öldürsün.
Ou se preferir, posso deixar que um vírus mate todos no planeta.
Yoksa bütün şehri yok etme riski olan bir yerde mi bırakmalıyız?
- Há equipas nossas em todo o mundo...
Bugün bırakmak isteyeceğin bir gün değil.
Para as tuas mãos não tremerem.
Herhangi bir transfer durumu için tam şarjıyla bırakmıştık.
- Quanto tempo vai demorar? - Não sei.
Onu bir kenara bırakırsak...
- Acabou-se a pornografia. - O quê?
Diyorum ki her genç adamın hayatında bir an gelir ve artık babasını bir otorite olarak görmeyi bırakır ve sadece bir...
Não te pôs na rua? Não é bem assim.
Mac'in aracı bulunmuş, bir köprü altına bırakılmış.
Walt, o SUV do Mac foi deixado no parque das traseiras.
Bu yüzden güçlerimi gizledim, ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
Escondi a minha verdadeira identidade até que um dia um acidente... me obrigou a revelar-me perante o mundo.
Ona bir not bıraktım.
Deixei um bilhete para ela.
Efsaneye göre, deri değiştirenler toprağın altına hapsedilmiş ve zamanın sonu geldiğinde büyük bir deprem onları serbest bırakacakmış.
Baseado no mito, os Skinwalkers foram presos dentro da Terra e só um grande terramoto podia libertá-los no fim dos tempos.
Gerçek kimliğimi gizli tuttum, ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
Escondi a minha verdadeira identidade até que um dia um acidente... me obrigou a revelar-me perante o mundo.
Kralınla mantıklı bir şekilde konuşursan seni bırakabilirim.
Posso deixá-la ir depois de convenceres o teu Rei.
Lockjaw'u serbest bırak ve barışçıl bir şekilde teslim ol.
Largue o Dentinho e entregue-se pacificamente!
Hiç bir küçük çocuk uyuyan bir KGB ajanı olmak zorunda bırakılmamalıdır.
As crianças não deviam tornar-se agentes adormecidos da KGB.
Bu da sırayla balık popülasyonunun çökmesine neden oluyor, Ve bıraktığın şey, bir avuç üstü avcı Su altında yemek için hiçbir şey.
E isso faz com que a população de peixes diminua muito, e o que sobra é um bando de predadores sem nada para comer debaixo de água.
Herkesin tüm bağlantıları ana tesisten kesmesini sağlamalıyız. Ve HAARP vericisi, Ancak kontrol için bir satır gerdan bırakıyoruz.
Temos que cortar todas ligações entre a instalação principal e o transmissor do HAARP, mas deixamos uma para controle.
A'lar bir, B'ler iki, C'ler üç.
O A é um, o B é dois, o C é três.
¤ B Ö L Ü M - 3 ¤ ~ "MÜTHİŞ BİR ŞEY GÖRMEK İSTER MİSİN?" ~
"S01.E03" "Want to See Something Cool?" CreepySubs / imfre em ozart "S01.E03" "Want to See Something Cool?"
iş arkadaşı olmayı umuyordum, .. ama bana bir seçenek bırakmadın.
Eu esperava que fossemos colegas, mas você não me deu nenhuma alternativa.
Bıraksana beni! Benim bir görevim var!
Larga-me, estou numa missão!
Bırakmam için yardım ediyordun fakat bir gerileme yaşadım.
Estavas a ajudar-me a deixá-la, mas tive um contratempo.
"3468'i Öldür." Fazla bir yoruma yer bırakmıyordu.
"Matar o 3468", não permite muitas interpretações.
Ya itiraf edip Michael'ı kurtarırsın ya da yalanlarına devam edip onu akıl almaz bir acıyla baş başa bırakırsın.
confessas e salvas o Michael, ou podes continuar a mentir e condená-lo a uma eternidade - de dor inimaginável.
Tamam falan değil pinatadan geriye bir tane bile şeker bırakmamışlar bana.
Não, quando cheguei à piñata, - já não havia doces.
En azından öğrenmeye başlamış bir yerden.
- Ela sabe o A, B, Janet.
Jacob Appley'nin mutfak bıçaklarından bir tanesi.
Uma faca de cozinha pertencente ao Jacob Appley.
Çünkü yeni bir Quaker olarak rastgele cinsel ilişkileri arkanda bıraktığını sanıyordum.
Dada a sua nova vida, de quaker, pensei que os encontros promíscuos tivessem ficado no passado.
Az bilinen küçük kasabamıza bir kiralık katil geldi ve çocuk parkında yerel bir doktoru ölümüne bıçakladı.
Um assassino veio à nossa terrinha e, num parque infantil, esfaqueou uma médica até à morte.
Saygın bir psikiyatristsin, pornonu sehpanın üzerinde bırakmazsın.
Sendo um psiquiatra reputado, não deixa pornografia na mesa de centro.
Onun gibi güçlü bir ilacı öylece bırakamazsın.
Não podes cortar com medicação forte de repente.
Yeni bir şeker tanıtıyorum ve o kadar lezzetli ki Krusty Şirketi yönetim kurulu sonunda beni tehdit etmeyi bırakacak.
Vou apresentar uma nova linha de doces tão deliciosos que o conselho de directores da Corporação Krusty vai parar com a ameaça de me expulsar.
Kent, menajerin olarak diyorum ki sana kesinlikle bir şeyler bulacağız. Ya da kabul et seni bırakayım.
Kent, como teu agente, prometo que te vamos encontrar algo, ou valha-nos Deus, vamos largar-te.
Çocuklarım da büyük ihtimâlle oynamayı beceremeyecek ve fotoğraf gününde yere diz çöküp dizlerim sırılsıklam bir şekilde kötü düşüncelerimi bir yana bırakıp daha önce görmediğim bir neşeyle bana koşan çocukların bitmeyen aksiyonuyla heyecandan titreyeceğim.
Os meus filhos vão provavelmente ser péssimos nisto... Vou ter que me ajoelhar no dia da fotografia, os meus joelhos vão ficar todos molhados... Apesar da minha péssima atitude, estou empolgado pela acção sem parar.
Yemek istiyorsanız, Ramon dışarıya bir tabak bırakacak.
Se quiserem mais comida o Ramon dá-vos algo para levarem. Lá para fora.
Tarikatın bir üyesi öldüğünde, eşyalarını tarikata bırakırlar.
Quando um membro morre, ele deixa as suas posses à seita.
Sağanak, arındırıcı bir yağmurun gökteki kiri temizleyip her şeyi tertemiz bırakmasını.
Chuva profunda e purificadora, capaz de arrancar a sujidade do céu e deixar tudo limpo.
Uzay kâşiflerini düşündüğümde, dünyayı, sevdikleri herkesi ve tanıdıkları herkesi yürek burkan bir şekilde bıraktıktan sonra gidip imkânsız şeyler yapma isteklerini düşünüyorum.
Quando penso em exploradores espaciais, penso em Sua vontade de ser tão arrasada pelo coração A terra e todos que amam e todos que sabem,
Şimdi Kevin'i geride bırakmamamız için bir sebep daha ortaya çıktı.
Mais um motivo para não abandonarmos o Kevin.
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakın 70
bir bakıma evet 17
bir bakarım 16
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakın 70
bir bakıma evet 17
bir bakarım 16