English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir saat önce

Bir saat önce traduction Portugais

3,046 traduction parallèle
Oğlum bir saat önce şunu kesmeni söyledim!
Rapaz, eu disse-te há uma hora atrás, para com isso!
Köğeğini gezdiren bir adam bir saat önce onu görmüş.
Um homem que estava a passear o cão avistou-o há cerca de uma hora atrás.
- Sanırım bir saat önce.
- Quando foi isso?
- Köprü bir saat önce çalıştırıldı.
A ponte foi activada há uma hora.
Bir saat önce 64. binada bir bekçi saldırıya uğramış.
Um ranger foi atacado, no edifício 64, há cerca de uma hora.
Bir saat önce burada olacağını sanıyordum.
Já cá devias estar há uma hora.
Akşam yemeğini bir saat önce yiyeceğimizi sanıyordum.
Já devíamos ter jantado há uma hora.
Bir saat önce belki iki.
Há uma hora, talvez duas.
Bir saat önce burada olmalıydı.
Já devia cá estar há uma hora.
Bir saat önce her şeyi tek görmeye başladım.
Como há uma hora atrás, estou a ver um pouco de tudo.
Castle, onu bir saat önce getirmiş olman gerekiyordu.
Castle, devias estar aqui há uma hora.
Mm. Bir saat önce, sana şarap ısmalamayı teklif ettiğimde Bu kadar iyi karşılık alacağımı bilmiyordum
Há uma hora, quando te ofereci um copo de vi, não sabia que seria um investimento assim tão bom.
Russell'ın olay yerindeyim. Bir saat önce benimle burada buluşacağını söylemişti.
Estou na cena do crime do Russell, ele devia vir ter comigo há uma hora.
- Bir saat önce kefaletle çıktı.
Ele pagou a fiança há 1h. Obrigado.
O şerefsiz hemşireyle bir saat önce buluşmam gerekiyordu.
Devia encontrar-me com aquele enfermeiro há uma hora.
Bir saat önce bu Parkford denen herifi normal bir adam sanıyordum. 533 00 : 27 : 29,560 - - 00 : 27 : 31,861 Kahramanca bir şey yaptığı hiç aklıma gelmemişti.
Não faz 1 hora e achava que o Grant Parkford fosse apenas um sujeito que tinha um caso.
Bak uyumadan bir saat önce al bundan tamam mı?
Toma um antes de ires para a cama, ok? Vai-te fazer bem.
Sabrımı bir saat önce kaybettim ki o zaman Jake'in ekibin geleceğini söylediği zamanın üzerinden iki saat geçmişti.
- Perdi a paciência há uma hora, o que foi 2h depois da hora a que o Jake disse que ia aparecer o bando.
Çin delegasyonuyla birlikte bir saat önce JFK'ya inmiş.
Ele e a delegação chinesa - aterraram há uma hora.
3 M.S. S. ajanı bir saat önce El Prat'ta görülmüşler.
Três agentes da MSS foram vistos no El Prat há uma hora.
Bir saat önce açılmalıydı.
Devias ter aberto há uma hora.
Bir saat önce burada olman gerekiyordu.
Era suposto estares aqui há uma hora atrás.
Uçağı bir saat önce Heathrow'a indi.
- Aterrou em Heathrow há uma hora.
Bir saat önce, ölü sayısı 78'den 92'ye çıktı.
Desde há uma hora, a contagem de corpos passou de 78 para 92 mortos.
Bir saat önce.
Há uma hora atrás.
- Bir saat önce Neal'ın yanındaydım.
Estive com o Neal há uma hora.
- Savunma bir saat önce elinde ne varsa döktü.
- A defesa acabou há uma hora.
Yaklaşık bir saat önce, bu binada aynı anda iki kişi ölmüş.
Querem dizer-nos porque estamos aqui? Há cerca de uma hora dois homens foram mortos neste prédio, simultaneamente.
Kütüphane yaklaşık bir saat önce adamın tanımına uyan birini rapor etti.
A bibliotecária disse que um homem parecido com ele saiu há uma hora atrás.
Sargılarını bir saat önce değiştirdin.
Já fizeste isso há uma hora.
Daha buradan bir saat önce çıktın.
Saíste há uma hora atrás.
Harekete geçmeden önce bir kaç saat bekleyelim.
Vamos dar-lhe umas horas antes de ficarmos alarmados.
Ama annesi onu bir saat kadar önce aldı.
Mas ela pediu à mãe que viesse buscá-la há cerca de 1 hora.
Onunla bir kaç saat önce konuştuk, ölmeden hemen önce.
Falámos com ela há umas horas pouco antes dela...
Bir saat önce internete düşen videoya inanamayacaksın.
Não vais acreditar no vídeo que apareceu na Internet há uma hora atrás.
Kız ölmeden bir saat kadar önce içki sersemi halde, annesinin evinden 6 km uzakta.
Uma hora antes dela morrer ele estava bêbado a 4 milhas de distância, perto da casa da mãe dele.
Onu bir saat kadar önce orada bıraktım.
Deixei-a lá há cerca de uma hora.
Aletlerimizi bununla sardık. Isınmadan önce bir saat zamanımız olacak.
Se cobrirmos os motores com isto, vamos ter uma hora antes de aquecerem.
Bir saat kadar önce, şu görüşmeyi yaptı.
- Sim, melhor que bom. Ela fez essa ligação há uma hora.
Kazadan bir saat kadar önce David'le yaptığı 8 dakikalık görüşmenin kaydı da dâhil.
Inclusive uma chamada de oito minutos entre ela e o David a uma hora do acidente.
En az on sekiz saat sürecek. O yüzden gerekirse arada bir dışarı çıkın bir şey için, yemek yiyin fakat ameliyatınızdan en az otuz dakika önce burada olun.
Temos umas 18 horas pela frente, podem entrar e sair se precisarem, hidratem-se, comam, mas estejam cá pelo menos 30 minutos antes da vossa intervenção.
Şerif, Federallere haber vermeden önce bir saat beklemeyi kabul etti.
A xerife concordou esperar uma hora antes de chamar o FBI.
Geçen hafta tanıştığım çok tatlı bir adam tarafından sadece birkaç saat önce yazılmış kısa bir oyunla başlayacağız.
Vamos começar com uma curta peça escrita apenas há umas horas por um rapaz muito querido que conheci a semana passada.
Bir saat kadar önce geldi.
- Aterrou há cerca de uma hora.
Birkaç saat önce, Paris'in merkezinde durdurulan siyah bir Audi'nin bagajında olduğunu biliyoruz.
Descobrimos algumas horas atrás, no porta-malas de um Audi preto interceptado no centro de Paris.
Marcel Trevino... part-time kazanova, full-time dolandırıcı bir polis sorgu odasında 96 saat önce taşikardiye girdi.
Marcel Trevino. Engatatão nas horas livres, vigarista a tempo inteiro, entrou em taquicardia há 96 horas atrás, na sala de interrogatório.
İkisi de hastalandı ikisi de aykırı değer, daha önce bir yerde karşılaştılar ve zaman aralığında bir saat eksik var.
Ambos tinham a mesma doença, eram ambos anómalos, conheceram-se noutro local e falta uma hora na cronologia da Dani.
İki saat önce Yılbaşı ağacı Macy'nin satışı güzel bir uyku çekmiş.
Há duas horas, a venda de árvores de Natal da Macy para dormir uma sesta.
Burada, 7 saat önce Walter Lutulu adında, demokratik bir Zimbabwe için çalışan bir siyasi partinin lideri bulunuyordu.
Até à 7 horas atrás, era o lar deste homem, Walter Lutulu, líder do partido para um Zimbabue democrático.
Bizle bir ilgisi yok. 6 saat önce Mali'de bir CIA uçağı düşürülmüş.
Não teve nada a ver com a nossa missão. Um voo da CIA foi abatido sobre o Mali há 6 horas.
Biraz önce bilgilendirildim, müvekkilim son 24 saat içerisinde bir ilaç testine katılmış.
Fui agora informado que a minha cliente participou num ensaio clínico nas últimas 24 horas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]