Bir şeyler yap traduction Portugais
2,626 traduction parallèle
Lütfen bir şeyler yapın.
Tem que fazer alguma coisa.
Bu, iyi bir şeyler yapıyor olmanın, elinden geliyorsa doğanın bu mükemmel gıdasını üretmenin heyecanıydı.
Era interessante produzir o alimento natural perfeito, por assim dizer.
Arayı kapatmak isterdim ama eski ev için bir şeyler yapıyorum.
Adorava conversar, mas vou fazer algo na casa velha.
Doğru bir şeyler yapıyor olmalıyım.
Deve estar a fazer algo de bom.
- Ben de. - Bir şeyler yap o zaman. - Peki.
- Então, faz alguma coisa.
Sizden tek istediğim bu derste azıcık bir şeyler yapıp bir şeyler öğrendiğiniz hayaline kapılmanız, ve derste bir şeyler öğretmişim gibi bana biraz saygı göstermeniz.
Tudo o que peço é que se esforcem um pouco nesta aula, para que tenham a ilusão de que estão a aprender algo e me dêem um pouco de respeito para que pareça que estou a ensinar alguma coisa.
Hadi Nathan, bir şeyler yap.
Vamos lá, Nathan. Faz alguma coisa.
Bir şeyler yap!
Faça alguma coisa!
Simon, bir şeyler yap!
Simon, faz alguma coisa!
Bir şeyler yapın siz.
Façam coisas.
Şöhretini saklamak için bir şeyler yapıyor musun?
Fazes alguma coisa para esconder a tua fama?
Bir şeyler yap.
Faz alguma coisa.
Konutların bölümlendirilmesi mi ne, öyle bir şeyler yapılıyormuş.
Transformaram-no em condomínios ou uma merda assim.
Bir şeyler yap lütfen! Stefan lütfen!
Faz alguma coisa, por favor!
Bir şeyler yap, kanını içir.
Stefan, por favor, dá-lhe sangue.
Efendim, bir şeyler yapın.
Faça alguma coisa.
Düzenli bir şeyler yapıyorlarmış.
Eles encontravam-se frequentemente.
- Maura, bir şeyler yap.
- Maura, faz qualquer coisa, por favor.
Bir şeyler yap- -
Tu farias a mesma...
Bir şeyler yap!
Faz algo!
Muhtemelen şehir dışında işiyle alakalı bir şeyler yapıyordur.
Deve estar para fora a tratar de algum assunto de trabalho.
Belediyede çalışıyormuş. Araç hacziyle ilgili bir şeyler yapıyor.
Trabalha para a cidade, qualquer coisa como "confisco de veículos".
- Bir şeyler yapılmalı.
- Alguma coisa tem que ser feita.
Bu konuda bir şeyler yapıyor mu?
Ele está a fazer algo em relação a isso?
Bir şeyler yap!
Faz alguma coisa.
Bir şeyler yapıp senin kaydını yok edebilirim.
Tinha de fazer algum coisa, por isso, desapareceu tudo do teu registo.
En azından değerli bir şeyler yap.
Pelo menos, faz algo de valor.
Onun adı Dan ve evet birkaç bir şeyler yapıyorum.
O nome dele é Dan. E, sim, ele tem-me orientado.
Öyleyse bir şeyler yap.
Então faz alguma coisa.
- Bir şeyler yap.
Faça alguma coisa.
Cesaretin varsa, bir şeyler yap da kimse senin yüzünden yine acı çekmek zorunda kalmasın.
E se tiveres tomates, faz qualquer coisa para que ninguém tenha que sofrer novamente por tua causa.
Lütfen bir şeyler yap.
Tem de fazer alguma coisa.
Bir şeyler yap!
Faça alguma coisa.
Hadi! Buradaysan bir şeyler yap!
Vamos, façam algo.
- Bir şeyler yapılmalı.
Bem, alguma coisa tem que ser feita.
"Bobby, kaldır kıçını da bir şeyler yap" derdi.
"Bobby, mexe-te e faz alguma coisa".
Eliyle bir şeyler yapıyordu.
Ele estava a fazer uma coisa com a mão.
Basit bir şeyler yap.
Vamos manter isto simples.
Mumya burada bir şeyler yapıyor, Buzz. Bandajları ile uğraşıyor.
A Múmia está tramando alguma, Buzz, está remexendo nas suas ligaduras.
Sadece bir şeyler yap.
Fazer algo.
- Bu gece, bir şeyler yapıyor musun?
- Tens planos para logo?
Öyle durmayın, bir şeyler yapın!
Não fiquem aí, façam alguma coisa!
Bir şeyler yap!
Faz alguma coisa!
Evet gösterişli bir yardım balosunda kart numaraları, havaya yükselme gibi şeyler yapıyorlardı.
Isso mesmo. Houve leitura de mente, truques com cartas, levitação, neste baile de caridade.
Ben en azından bir şeyler yapıyorum.
Pelo menos, tento.
- Bizi içeri kilitlemek için plastik patlayıcılar. Patrick, bir şeyler yap.
Estão a prender-nos cá dentro.
Okulda falan belki? Bu yetişkinlere özgü bir hastalık hiç hakları olmadığı halde küçük çocuklara yanlış şeyler yapıyorlar.
É uma doença que alguns adultos têm, e por isso fazem coisa às crianças que não podem fazer.
Kocanın yaralanması konusunda yapılacak bir şeyler var mı?
É por causa do ferimento do teu marido?
Gidin dönüşün hadi, bir şeyler öldürün. Kurt adamlar ne yapıyorsa yapın. Halledeceğim ben.
Vão transformar-se, matar coisas, isso que fazem, eu trato disto.
Gizli kapaklı bir şeyler mi yapıyorsunuz?
A esconder segredos?
Kararsız bir CIA ajanı var, yolunu kaybetmiş, asla kabul edemeyeceğim şeyler yapıyor.
Há um agente da CIA que é instável, que perdeu o juízo, que está fazendo coisas que não posso aceitar.
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler yapmamız lazım 17
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler yapmalısın 55
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler yapmamız lazım 17
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler yapmalısın 55
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56