English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir şey daha vardı

Bir şey daha vardı traduction Portugais

323 traduction parallèle
- Evet, bir şey daha vardı. Biri korktu ve kaçıyor, ve- -
E mais uma coisa, alguém se assustou e vai fugir.
Ve bir şey daha vardı hayatım boyunca hissetmediğim bir şey.
e havia mais alguma coisa... algo que nunca sube em toda a minha vida.
Başka bir şey daha vardı.
Havia algo mais.
O arabada başka bir şey daha vardı.
Havia mais qualquer coisa nesse carro.
Aldo, dün akşam konuşmamız gereken başka bir şey daha vardı.
Aldo, devíamos ter falado sobre outra coisa a noite passada.
Bir şey daha vardı ama unuttum.
Dizia mais qualquer coisa, mas esqueci-me.
Başka tuhaf bir şey daha vardı.
E havia mais uma coisa estranha.
- Bir şey daha vardı.
- Só mais uma coisa.
Şimdiye dek çöl savaşında açıkta kalan cenahtan yapılan taarruzlar belirleyici olmuştu. Ancak El Alameyn'de, Rommel'in düşünmesi gereken bir şey daha vardı.
Até agora, a estratégia fluida de guerra no deserto iniciara-se sempre num flanco aberto, mas, em El Alamein, Rommel teria de pensar numa tática diferente.
Başka bir şey daha vardı...
Não se molhe. Outra coisa que descobri.
Sonra... dikkatini dağıtan başka bir şey daha vardı.
E então, havia outra distração.
Bir kadın bana geldi. Bana hizmetlerini sunmaya çalışmasının ötesinde elde etmeye çalıştığı bir şey daha vardı.
Uma mulher veio ter comigo e ofereceu os seus serviços, na tentativa de obter qualquer coisa.
Az daha unutuyordum. Bir şey daha vardı ; Mallory davasında beni rahatsız eden.
Oiça, quase me esquecia, há uma coisa no caso Mallory que me intriga e talvez me possa ajudar.
Bir şey bir şey daha vardı.
Houve... mais uma coisa.
Bir şey daha vardı.
Havia algo...
Mutlaka bir şey daha vardır.
Tenho a certeza de que há mais qualquer coisa.
- Ezberimde olan bir şey daha vardı.
- Tenho ensaiado este na cabeça.
Bir şey daha vardı, ışık gibi.
Havia outra coisa, como uma luz.
- Bir şey daha vardı. - Ne peki?
- Além disso, havia outra coisa.
Ama o mektuplarda başka bir şey daha vardı.
Mas havia algo mais :
Hayır, ondan önce bir şey daha vardı.
- Não, havia outra coisa antes disso.
Ama başka bir şey daha vardı... daha derinde.
Mas havia qualquer coisa...
Bir şey daha vardı, Mösyö.
Mais uma coisa.
Konsol tarafından kapana kısılmışım gibi hissettim. Ama böyle değildi. Burada başka bir şey daha vardı.
Computador, crie um braço de contenção no lado direito da mesa, em um ponto médio.
Işıklar. Orada başka bir şey daha vardı.
Computador, uma tesoura unida à articulação.
İkisinin arasında da Carmen Jones Bir şey daha vardı...
E, entre esse e Carmen Jones, fez outro.
İhtiyacım olan bir şey daha vardı.
Só precisava de mais uma coisa.
Hayır, bir şey daha vardı.
Não. Queria dizer-lhe outra coisa.
Bir şey daha vardı.
Prometo.
Kafamda daha önemli bir şey vardı.
Tinha outra coisa melhor na ideia.
Bütün kanunlardan daha güçIü bir şey vardır.
É uma lei mais forte do que qualquer lei escrita.
Bir başkasının ölümünü görmekten daha cesaret ve gayret verici... çok az şey vardır.
Existem poucas coisas mais encorajadoras e estimulantes... do que ver outro morrer.
Belki yapacağınız daha iyi bir şey vardır?
Talvez vocês tenham alguma coisa melhor para fazer?
" Daha yanına alacağın bir sürü şey vardı ;
" Deverias ter trazido | muitas coisas, mas não trouxeste.
Philadelphia'lı bir avukattan daha kurnaz olan bir tek şey vardır...
Sabe, só há uma coisa mais maliciosa do que um advogado de Filadélfia :
Sizden daha fazla bir şey istemeyeceğiz, ama... her zaman bir ama vardır, ve eminim, siz de bunun bilincindesinizdir,
Não pedimos nada para você... mas sempre existe algo a mais, como deve saber.
Mekanın bir atmosferi vardı, daha önce hiç hissetmediğim bir şey.
Foi algo muito especial que nunca tinha sentido.
Dile düşmekten daha beter bir şey vardır o da, dile düşmemek.
Há uma coisa no mundo pior do que ser falado que é não ser falado.
Kafamda bundan daha etkili bir şey vardı.
Eu estava a pensar em algo mais forte que isso.
Kirli bir mutfak, çok eski bir tava ve bir kaç şey daha vardı.
Ao entrar, vi uma cozinha suja, com uma panela muito velha e algumas outras coisas.
Subay istihkakını yürütmekten daha kötü bir şey vardır
Só há uma coisa pior do que roubar rações da messe dos oficiais.
Zamanı azalıyordu. Adanın diğer tarafına, Martı Koyundan otele... giden patikaya doğru koştu. Bu arada yapması gereken bir şey daha... vardı.
Ela vai da Baía de Gull para o hotel.
hava alanında ceplerinizi boşalttığınızda, anahtarlarınız, kaleminiz çakmağınız ve bir kaç şey daha vardı.
Quando esvaziou os bolsos no aeroporto, as chaves estavam com a caneta, o isqueiro e algo mais.
Ama onda daha önemli bir şey vardı.
"porque tinha algo muito mais importante,"
Meraklandık. Bak, ezik olmaktan daha kötü tek bir şey vardır.
Só há uma coisa pior que ser um falhado :
Bilirsin, belki de orada daha önce olmayan bir şey vardır.
Talvez haja qualquer coisa De que não me apercebi
- sizinkileri görmek istiyorum - benim yok diğerlerinden daha iyi yapabildiğin bir şey mutlaka vardır
- Eu só quero ver o teu. - Eu não tenho talento nenhum... Tem de haver alguma coisa que faças melhor que toda a gente.
Bir şey daha vardı.
Óptimo. Oh, uh, existe outra coisa que queria falar.
İnsanlar osurmanın kötü bir şey olduğunu düşünürler fakat ondan daha kötü şeylerde vardır.
As pessoas pensam que é grosseiro, dar peidos. Mas há coisas bem piores... a morte, a guerra, os bancos...
Yani her mesleğin bir başlangıcı vardır tabi. Şey, bana ailenden biraz daha bahsetsen...
Fala-me agora da tua família.
Bir şey vardır, sevginin alevleri içinde, kendi kendini bitiren bir fitil gibi....... ilk hızını bulamaz bir daha sevgi. İyilik bile bir sıtma ateşi gibi....... yükselip kendi aşırılığıyla öldürür.
Dentro da chama do amor reside... o pavio que um dia há de apagá-lo... e nada é eterno, nem a bondade... que, crescendo em desmedida, morre em seu próprio excesso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]