English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir şey yapın

Bir şey yapın traduction Portugais

1,029 traduction parallèle
Bir şey yapın. İç çamaşırınızı değiştirin.
Mudar de roupa interior!
Bir şey yapın.
Façam alguma coisa.
Yiyin, ya da bir şey yapın...
Mastigue-os ou qualquer coisa...
Bir şey yapın!
Façam algo!
Bir şey yapınca, yaptığın şey, oluverirsin.
Faz-se uma coisa e isso é o que somos.
Benim için bir şey yapın...
Por favor, faz uma coisa para mim.
- Vakit geldi! Bir şey yapın!
- Tá na hora, faça alguma coisa!
Bu adam bir manyak. Bir şey yapın!
- Este homem é louco!
Ve çıkmadan önce boşanmak kadar aptalca başka bir şey yapın size tavsiyem biraz daha düşünün.
E antes de fazerem outra asneira, como separarem-se pensem duas vezes.
Bir şey yapın yoksa bizi yok edecekler.
Deve agir para evitar um massacre.
Bu gün İsa için bir şey yapın.
Dêem a vossa vida a Jesus hoje.
Jess, Marie. Kendi iyiliğinize benim için bir şey yapın.
Jess, Marie, façam-me um favor e para vosso bem.
NASA'nın kurduğu her şey, bu yolla yapıldı. Andromeda için gerekli çözümü, moleküler bir koruyucu içerisinde kodladılar.
Eles codificaram uma solução para o "Andrómeda", dentro da estrutura molecular da cápsula.
Enine boyuna planlanmamış... dağınık yapıda, Monterey pop müziğiyle Woodstock tarzı bir şey.
Da não estruturada... e nem planeada música pop de Montereu, algo como Woodstock?
Komiserim, yapabileceğiniz bir şey varsa durmayın yapın, neredeyse bulun onu.
Tenente, se pode fazer alguma coisa, faça-a. Procure-o.
Eşlere ve yakınlara yazılmış bir mektup, "polise söylemeyin" yazıyor, onların işi adam kaçırmakmış. Ve demek istiyorum ki, ah, henüz daha evin içine adımımı atmamışken hemen şimdi, tam burada kapıda, şey, şu basit gözlemleri... yapıyorum.
É só que as cartas para as esposas e familiares a dizer para não chamar a Polícia normalmente envolvem um rapto e, pela forma como mal me deixou entrar em casa, ali mesmo à porta...
Ya ABD? Brezilya'da polislerin avukatlığını yapıyor. Bu konuda bir şey bilmiyor musunuz?
E você, conselheiro da polícia brasileira, nunca soube de nada?
Savaş namına yapılan tek şey, Almanlar'ın üzerine savaşın kötü bir fikir olduğuna, bunu başlatmakla iyi birşey yapmadıklarına ama yinede bir barış umudu olduğuna dair propaganda broşürleri atmaktı.
Limitamo-nos a distribuir panfletos sobre o povo alemão, dizendo que não era boa ideia irem para a guerra, que era uma pena terem feito e que talvez pudéssemos chegar à paz.
" Bu kişisel bir şey değil, anlarsın, ama yapılmak zorunda.
"Não é nada pessoal, entendes? Mas tem de ser feito".
Bir şey yap, Allahın cezası!
Faça qualquer coisa, raios!
Onur duyduğumu söylemem gerek. Elmyr tarafından yapılmış bir tabloda benim imzamın olması... gerçekten değerli bir şey.
Devo dizer que me sinto honrado, a minha assinatura falsificada por Elmyr num verdadeiro Elmyr, é alguma coisa!
Sadece bu konuda bir şey yapılmasını istiyoruz.
queremos que algo seja feito.
Eğer, değişikliğin başka bir şey için yapıldığını anlarsak o parayı bulmak zorunda hissedeceğim kendimi.
E claro que, se descobríssemos que a alteração correspondia a outra coisa qualquer... Eu sentir-me-ia na obrigação de arranjar eu própria o dinheiro.
Yapılabilecek bir şey olmadığını da biliyordu.
Ele sabia que era completamente inevitável.
Kendinize bir iyilik yapın, paket olacak bir şey ısmarlayın.
Facam um favor a vós mesmos e peçam qualquer coisa para levar, sim?
Oraya gitmek zorundasın. Mistik bir şey yap. O konuda çok iyisin.
Vai à residência real, faz uma coisa qualquer...
Senin hiç kimse için bir şey yaptığını görmedim. Kimseye bir şey verdiğini görmedim. O yüzden bir şey yapan insanlardan şüphelenmeni anlayabiliyorum ama Jack bunu niye yapıyor olursa olsun- -
Eu nunca vi fazer nada por nada, nunca te vi dar nada a nada, assim que entendo que suspeita dos motivos dos que o fazem.
O gencin bunu hala yapıp, yapamayacağını bilmiyorum. Yapabilirse bildiğim bir şey var... şu anda orada olsaydı, o uçağı döndürmenin ve geri getirmenin bir yolunu bulurdu, hemen!
Não sei se o miúdo ainda possui o necessário, mas se assim é, uma coisa eu sei... se ele aí estivesse, acharia um modo de dar a volta a esse alguidar e safar-se daí, imediatamente!
Çapraz çıkarlara bir göz atarsak eğer Nazi yapısının zayıf yönlerini görebiliriz ama, Hitler Almanya'nın başında olduğu sürece yapacak fazla bir şey yok.
O vislumbre de mal-entendidos no cimo podem mostrar uma fraqueza da estrutura nazi, mas não tem nada a ver com o poder de Hitler sobre os alemães.
Her adam çalışmalara uzun saatlerini veriyor... ve görev sınırları içine girmeyen başka bir sürü şey yapıyor... fabrikalarda işçilere moral vermek gibi...
Todos nos dedicamos a longas horas de treino para nos prepararmos... e fazemos muito mais que o nosso dever, tal como visitas para levantar o moral...
Bir şey yapıyorsan ve nedeni hamileyim diye beni kızdırmaksa o kadar alçalmışsın ki bir daha düzelemezsin.
Se você está fazendo alguma cosia e está tentando me enlouquecer porque estou grávida, então você desceu tão baixo que nunca irá se recompor.
Evden eve giderek insanların durumunu kontrol ediyor yapılacak bir şey var mı diye bakıyordu.
Indo de casa em casa, controlando as pessoas, vendo se há algo para fazer.
Küçük bir değişiklik olarak, bu gece iyi uyuyacağına inanıyorum, Holmes. Pekala, uyuyamamanın tedavisi için yapılabilecek hiç bir şey yok.
Para variar, espero que consiga passar bem a noite, Holmes.
Lee, yarın yapılacak yarışla ilgili bir şey söylemek ister misin?
Lee, queres dizer alguma coisa sobre a corrida de amanhã?
Böyle bir şey yapıldığını görmüştüm.
Na caixa do ar condicionado! Já vi fazerem isso.
Ve bir şey daha : şu andan itibaren, size bir şey yapmanızı söylediğimde... yapılmasını istiyorum.
Mais uma coisa, de agora em diante, quando vos mandar fazer alguma coisa... quero que seja feita.
Yanlış bir şey yapılsın istemem.
Não quero envolver-me em nada desagradável.
Yolun bitmesinden bir sonraki sabah Olinka'lıları ilgilendiren bir şey oldu... yol yapımcılarının geri geldiğini öğrendik.
Na manhä a seguir ä estrada ter ficado pronta até Olinka... descobrimos que a construçäo tinha recomeçado.
NASA bir şey görmüş Halley Kuyruklu yıldızından olağan dışı bir yapının ayrıldığını rapor etmişler.
O satélite da NASA e o nosso... informaram que uma estranha estrutura saiu do cometa de Halley.
Dinle, trafik görevi dışında bir şey yapıyorsanız hakkınızda soruşturma açar ve görevinizden aldırırım!
Se vos apanho a fazer algo que não seja Trânsito, lanço-vos um inquérito e suspendo-vos!
Ama siz bu belgelerin en ufak bir yerinde bile beyaz yönetimin herhangi iyi bir şey yaptığını yazmıyorsunuz? Bunu o kadar az yapıyorlar ki, sayın yargıç hakkında yorum yapmaya değmez bile.
Mas nestes documentos, não diz em lado nenhum que o governo esteja a fazer coisas bem feitas.
Nasıl yapacağın umurumda değil. Tuzağa düşür, bir şey yap.
Roubou-me as drogas, o dinheiro e as correntes de ouro de todos.
Farkında mısın, ben profesyonelim. Bir şey yapıyorsam bir sebebi vardır.
Já te ocorreu que sou um profissional e tenho as minhas razões?
Öyle gözüküyor olsa bile, ne yaptığını bilmeden, rastgele yapılan bir şey değil.
Não é que eles não saibam o que fazem, apesar de assim o parecer.
Kendi çocuğunun resmi olarak başkasının çocuğu olarak kayıt edilebileceğini. - Tabii ki böyle bir şey yapılabilir.
É possível.
Sadece söylediklerimi yapın başka bir şey değil.
Faça o que lhe for ordenado, e mais nada.
Wokla yapılacağını asla tahmin etmediğiniz 20 şey. Bu, hayal gücünü gerçekten gösterebileceğin bir şey.
Agora "20 coisas que nunca pensou fazer com um wok", é nisso que uma imaginação como a tua deve deixar o seu cunho.
Velilere bununla ilgili bir şey sormak istiyorum. Çizgi film yapımcılarını nasıl hissettiğimiz konusunda biraz bilgilendirelim.
Eu pediria aos pais preocupados com esta situação que escrevessem... aos criadores de desenhos animados, para que saibam o que sentem.
İşte bu yüzden, annemle babamın hatırına her gün kötü bir şey yapıp... bunun için ağlamam gerekiyor.
Por isso, todos os dias, faço algo mau pela alma dos meus pais... e choro por causa do que tenho de fazer.
ama ne yaparsan yap... Zihnini temiz tut... Ve sakın annene bir şey yapmayı geçirme aklından.
Mas de qualquer modo que realizares sua vingança... não contamines seu espírito... nem deixes que sua alma trame qualquer dano contra sua mãe.
Ona söylenen şey, ya komplocuların engelleneceği ya da... halkı kışkırtmak için... Kennedy'ye düzmece bir saldırı yapılacağıydı. Böylece Kennedy komünizmle ilgili politikasını değiştirecekti.
Ou lhe disseram que queriam caçar os conspiradores ou simular um atentado, para sacudir a opinião pública e forçar o Kennedy a alterar a política para com os comunistas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]