English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Birinin

Birinin traduction Portugais

26,203 traduction parallèle
Birden duygusala bağlayıp birinin annemle babamı öldürdüğünü ve o yüzden bu işimi yapmam gerektiğini söylememi bekliyorsan çok beklersin.
Se achas que vou ceder e contar-te que um deles matou os meus pais, o que me levou a este trabalho, não vou.
Oğlum o kozalardan birinin içinde ve bana onu oradan nasıl çıkartabileceğimi söyleyeceksin.
O meu filho está num daqueles casulos e vais dizer-me como tirá-lo de lá. Fala!
Damien Darhk'ın nükleerlerinden birinin tetikleyicisini ele geçirmek üzere Çeçenistan'daydık. Sonra öğrendim ki birlik komutanının onu en yüksek fiyat verene satmak gibi daha iyi bir fikri varmış.
Estávamos na Chechénia para recuperar um gatilho, uma das armas nucleares do Damien Darhk, mas o meu comandante tinha outros planos.
Eric Dunn gibi birinin şu an dışarıda olduğu gerçeği bize bir şey anlatıyor olmalı.
O facto que alguém como o Eric Dunn está por aí neste momento
Suçu birinin üstüne yıkmalılardı.
Eles tinham de culpar alguém.
Birinin neden onu hedef göstereceğini merak ediyordum ve...
E eu fico a pensar porque é que alguém fez dele um alvo.
Evet, muhtemelen kapüşonlu birinin olduğu kısma inanmaz zaten.
Ela não ia acreditar na parte do tipo do capuz.
- Ölmüş birinin küllerine benziyorlar.
- Parecem ser de uma cremação.
Şimdi, görünüşe göre yayıncım diyor ki Benim kendi kendine yardım kitabımın en iyi satanlar listesine girebilmesi için, Ünlü birinin desteği gerekmekte
A minha editora disse que, para o meu livro ser um best-seller, preciso do apoio de uma celebridade, mas não de qualquer uma, tem que ser uma importante.
Birinin kuru üzümlerinde şeker olduğunu biliyorsun.
Tu sabes que um deles tem açúcar nas sultanas.
Şu anda tam gelişmemiş halde... Birinin beynindeki benzersiz elektriksel sinyalleri yakalayarak birinin sağı, solu, evet ya da hayırı düşünüp düşünmediğini anlayabilirsin.
Ainda é rudimentar, podes saber se pensam direita ou esquerda, sim ou não, apanhando sinais eléctricos do cérebro.
Ama Collins'inki gibi zekâlar bu bilimi yeterince hassas bir nörolojik implantla ona yakın birinin elektriksel vuruşlarını okuyabilecek bir noktaya taşıyabilir o kişide herhangi bir elektrot olmasa bile.
Mas uma mente como a de Collins vai melhorar para que um implante neurológico possa ler o impulso eléctrico de alguém perto, mesmo que essa pessoa não tenha eléctrodos nela.
Toby olsa birinin planını çözmek istiyorsan, önce adamı çözmen gerek derdi. Değil mi?
O Toby seria o primeiro a dizer que, se queres ter um plano, aprendemos sobre o tipo, está bem?
Sen birinin beni görüp polisi arama ihtimaline karşı burada kal.
Ficas aqui, caso alguém chame a polícia.
Bir kaç amatör telsiz frekansı görünüyor ama sadece birinin üstünde cep telefonu sinyali var.
Há algumas frequências a funcionar, mas só uma tem um sinal de telemóvel.
Bu iplerden birinin ucu kavanoza çıkıyor. İtip kakarsan asit septumumdan girer sonra da soluk borumdan çıkar.
Uma das linhas vai até à jarra, e, se lhe tocarem, o ácido vai comer o meu septo e a minha traqueia.
Birinin atlıkarıncalara binebildiği tek gün buydu.
Foi o único dia em que todos brincaram na roda gigante.
Birinin orada dayanabilmesi bile mucize.
Incrível é alguém poder estar aqui.
Evet ama ancak 6 aydır ayık olan birinin evine uyuşturucuyu o getirdi.
Mas ele levou drogas para o apartamento de alguém que estava sóbria há quase seis meses.
Sence benim kadar dağılmış birinin ayık kalması mümkün mü?
Achas que é possível uma pessoa tão miserável como eu ficar sóbria?
Hâlâ inceliyorum ama işin doğrusu hiç birinin bu işe bulaştığını sanmam.
Ainda estou a verificar, mas, vou-te dizer a verdade, não me parece que nenhuma delas também esteja envolvida nisto.
Hapishane altı mahkûmun kayıp olduğunu söyledi gardiyanlardan birinin de silahı eksikmiş.
O Departamento de Prisões identificou seis presos desaparecidos, e a arma do guarda desapareceu.
Ayrıca birinin silahlı olduğunu düşünecek sebeplerimiz var yani ormanda dikkatli olun.
Também temos razões para acreditar que um deles está armado com uma pistola de mão, então, mantenham-se atentos enquanto procuram.
Yarı ölüdür, beş parasızdır. Birinin peşine düşecek hali yoktur.
Está meio morto, sem grana, não pôs um alvo em ninguém.
Galiba kızlarımdan birinin tenis hocası.
Acho que ele pode ter sido um dos professores de ténis da minha filha.
Birinin babanı öldürmeye çalıştığını öğrendiğimizden beri savaşın çapraz ateşine yakalanabiliriz diyorsun.
Desde que descobrimos que alguém tentou matar o teu pai que disseste que podíamos ficar no meio de uma guerra.
Mesela birinin, yamyam bir seri katilin olması deli demek için yeterli değildir.
Se alguém for um assassino em série canibal, não chega para ser louco.
Birinin o davalara bakması gerekiyor.
Alguém deve ver os casos dela.
Bir adam, tamamen yabancı birinin dükkânına giriyor.
Um tipo entra numa loja de um estranho.
Hesabın sahibini tespit edemediler. Ama senin gibi entrikacı birinin bile sadece Emil Kurtz'e, sırf sonrasında öldürmek için casusluk yaptıracağından şüphe duyduğum için masumiyetin kanıtlanıyor gibi görünüyor.
Não conseguiram identificar o dono dessa conta, mas como duvido que até um homem tão maquiavélico quanto o pai tenha atraído o Kurtz para o espiar para depois o matar, parece que apoia a sua inocência.
Nihayet birinin soruşturmasına sevindim.
Ainda bem que finalmente alguém está.
Yani, burada birinin de paranın derdine düşmesi şart.
Quero dizer, alguém aqui tem de se preocupar com o dinheiro.
Ayrıca oğlunuz kadar boka batmış birinin gerçekten değişim ve dönüşüm geçirebileceğine inanıyor.
E ela acredita que alguém tão transtornado como o seu filho é capaz de mudar e transformar-se.
- Birinin dosyasına bakmam lazım.
- Preciso de um ficheiro.
Evet, o, aa, çalışanlarımızdan birinin giriş kartını çalmış.
Sim, ele roubou o cartão de um dos nossos enfermeiros.
Birinin sağ kolu.
O braço direito.
Castle, şehirdeki en güvenli binalardan birinin içindeyim...
Castle, estou num dos edifícios mais seguros da cidade.
Senin gibi birinin kontrol edemeyeceği inanılmaz bir güç.
Poder incalculável, para lá do controlo de alguém como tu.
Birinin kontrolü ele alması gerek.
Alguém precisa de assumir o controlo.
Bakın, Emma, Brandon James maskesi giyen birinin ona saldırdığını söylüyorsa o hâlde Brandon James maskesi giyen biri ona saldırmıştır! Gerçekten mi?
Se a Emma diz que alguém que usava uma máscara do Brandon James a atacou, então alguém com uma máscara do Brandon James atacou-a!
Hafıza kaybının ardında görünmez bilinç dışı süreçler olduğunu düşündüğünüzü biliyorum ve birinin numara yaptığına karar verme riskine giren doktor sıradışı bir doktordur, ama....... kusura bakmazsanız eğer, bence yapmanız gereken bu.
Eu sei que é da sua natureza inferir processos inconscientes invisíveis por trás da perda de memória e que é um doutor excepcional que correrá o risco de concluir, por escrito, que alguém está a fazer manha mas, respeitosamente, isso é o que acho que deve fazer.
İkimiz de yas tutarken birinin bize sarılmasını isteriz belki. Ama o biri bizim acımızı hissedecek biri olmalı bundan zevk alacak biri değil.
Talvez ambas precisemos de ser amparadas enquanto sofremos, mas tem que ser alguém que possa sentir dor da nossa dor,
Çaldığım zaman, birinin içeri girip, görmesine izin verdiğim zaman- -
Quando estou a tocar, é como deixo alguém aproximar-se, ver...
- Birinin öldürüldüğü silahı.
Uma arma que tinha morto alguém.
İçeride birinin olduğunu görebiliyorum.
Sei que está alguém aí dentro.
- Birinin kalması lazım.
- Alguém devia ficar.
Dışarıda birinin olduğunu söyleyip duruyorsun.
Dizes que anda alguém à solta.
Bütün bildiğimiz birinin bunu senin üstüne yerleştirdiği.
Só sabemos que to colocaram na mochila. Queriam que o encontrasses.
Değer verdiğin birinin başına çok kötü bir şey geldi.
Aconteceu uma coisa horrível a alguém de quem gostavas.
Ya içimizden birinin katil olduğunu düşünüyorlarsa?
E se eles acharem que um de nós é o assassino?
- Birinin onu hedef aldığını mı düşünüyorsunuz?
- Achas que alguém anda atrás dela?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]