English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bunun yanısıra

Bunun yanısıra traduction Portugais

204 traduction parallèle
Bunun yanısıra, sana ihtiyacım var.
Ademais, preciso de si.
Bunun yanısıra, ben bir vatanseverim..
Ademais, sou um patriota.
Bunun yanısıra bir kızılderili savaşı, bugünlerde katliiam anlamına gelir, Sanırım bunu istemezsiniz.. - Elbette istemem.
Além disso, uma guerra índia seria um massacre e imagino que não a deseja.
Biraz da eğlencede olacak tabii, bunun yanısıra.
Racket vai ter uma pequenina, mesmo ao lado da minha.
"Bunun yanısıra istediğiniz bazı malzemeleri sevk ettik." " İmza :
Contudo enviamos parte do material requisitado.
Tünaydın, May. Ve bunun yanısıra başka şeyler.
- E outra coisa para além disso.
Bunun yanısıra, burada olmayan miktarlarda var.
Não, isto é muito pouco.
- Evet, ama bunun yanısıra ne iş yaparsın?
- Sou bailarino. - Mas o que fazes na vida?
B-52 bombardıman uçaklarından oluşan hava filosu A.B.D.'nin Türkiye'deki... üslerine gelmeye devam ediyor. Bunun yanısıra üç AWACS erken uyarı uçağı da...
Esquadrões de bombardeiros B-52 estão a chegar às bases americanas na Turquia, desde a passada terça-feira, juntamente com três aviões AWACS de aviso prévio.
Bunun yanısıra, ben bu hikayelere inanmıyorum.
Além disso, eu não acredito nessas histórias.
Bunun yanısıra, ona anlattığım bütün hikayelere inanması da beni cezbetti.
Além disso, eu estava tentado pelo facto de que... ela acreditava em todas as histórias que lhe contava.
Bunun yanısıra, söylesene bana :
Além disso, diga-me :
Bunun yanısıra serseri biri.
Para além disso, é um bandido.
Bunun yanısıra, 250'nin altında vuruş yapan hiçbir oyuncuyla birlikte olmadım. Eğer birçok RBl yapmamışsa ya da ortada büyük bir eldiven adam gibi değilse.
Além disso, nunca dormiria com jogador de média inferior a 0,250... a não ser que tivesse batido muitos home runs ou fosse um grande receptor.
Bunun yanısıra... Ben zaten kuantum fiziğine de inanmam. Bu tamamen kalple ilgili bir meseledir.
Além disso... eu não acredito em física quântica quando se trata de sentimento.
Bunun yanısıra arkada bebek uyuyor. "
A minha filha dormia no banco de trás.
Bunun yanısıra, bana mı inanacaksın yoksa arkadaşlarınamı.
Além disso, em quem vais acreditar... em mim ou nos teus amigos?
Bunun yanı sıra, çok çok güzelsin.
Podemos levar-nos bem.
Bunun yanısıra, Neden bahsettiğini bile bilmiyorum
Ademais, nem sequer sei do que fala.
Pek çok sorun yaşamışsın diye duydum bunun yanı sıra.
Tiveste... muitos problemas, pelo que ouvi... além disto.
Bunun yanısıra geceleyin ancak 20 mil gidebilirim
Qualquer criança sem íris enxerga melhor que os soldados.
Bunun yanı sıra bu kasabada bir saygınlığım var.
Assim como o respeitado nome que tenho nesta cidade.
Bunun yanı sıra, 15 cm. kar olacak bu gece.
Esta noite, vamos ter 1 5 cm de neve.
Bunun yanı sıra, kaçakları barındırmaya karşı kanun var.
Além disso, é ilegal proteger desertores. Não és desertor.
Bunun yanı sıra, çalışmaya ihtiyacım var Bob.
Além do mais, eu preciso trabalhar, Bob.
Bunun yanı sıra, sanırım son bebeğimizi kaybettiğimizi biliyorsun.
Além do mais, você sabe, perdemos nosso último bebé.
Bunun yanı sıra, o bir sağlık düşkünüdür.
Além disso, é um aficionado por saúde.
# Bunun yanı sıra...
Embora eu saiba tão bem como você.
- Bunun yanı sıra davet edilmedim.
- Além disso, não me convidaram.
Bunun yanı sıra, biraz fazla bağımsız gibiler.
Além disso, parecem ser demasiadamente independentes.
Bunun yanı sıra Barclay'in eğitimi de vardı, zaten terfi için o aday gösterilmişti.
O Sargento Devoy pensava que o Barclay era um melhor partido para a filha.
Bunun yanı sıra, senin binbaşı, bana kesinlikle daha yakışıklı ve eşit rütbeli bir subay bulacağına söz verdi.
Para além disso, o teu Major prometeu arranjar-me um oficial do mesmo posto e decididamente mais bem-parecido.
Bunun yanı sıra şiddete maruz kaldığına dair hiçbir iz yoktu.
Para além disso não existiam marcas de ter sido agredida.
Bunun yanı sıra Benimle ilgili hiçbir şey bilmiyorsun.
Mais, nada sabe sobre mim.
Ve bunun yanı sıra şu anda önemli olan konu...
Mas isso não vem ao caso. O importante agora é que tu e eu vamos endireitar estas transferências de autoridade.
Banka arkamızda, bunun yanı sıra bir de garajımız var.
O banco aprovou e já temos a garagem.
Bunun yanı sıra tek başıma içmekten hoşlanmam.
E depois, detesto beber só.
Bunun yanı sıra, bu işlerden anlamıyorsun, anlayamazsın da.
Alé disso, tu não sabes nada destas coisas, não as compreendes.
Bunun yanı sıra, yardım edemem artık starları şov yapmayınca izleyicilerin neler yapacağını bir düşün istersen.
Além disso, pensa o que fará o público quando a estrela principal não aparecer.
Bunun yanı sıra, gökyüzü benim, jet egzozu ve motosikletim.
além do mais, tenho o céu, o cheiro do exaustor do jacto, a moto.
Bunun yanı sıra, Shredder'ı da hallettik. O halde niçin herkes bu kadar endişe ediyor?
Além disso, vencemos o Shredder... porque é que está toda a gente tão preocupada?
Bunun yanı sıra, anlayamayacaksın.
Ademais, não me entenderia.
Bunun yanı sıra muazzamdı da. Yer yerinden oynadı.
Eu sei, mas também foi lindo!
Bunun yanı sıra, sizin AV'lerin ona herkesten daha fazla para borcu vardı.
Além disso, O teus AV-ers Deviam-lhe mais dinheiro que toda a gente.
Bunun yanı sıra, o alışırsa diğer üçü de ister.
Não quero que comam isso. os outros também querem. Não é justo.
Bunun yanı sıra, kişide önceden var olan gizli bir beğeni duygusu da olmalı.
E teria de haver uma atração latente pré-existente.
Bunun yanı sıra, bazı güvenlik bağlantıları da olması gereken yerde değiller.
De facto, alguns dos módulos de segurança ainda não estão no lugar.
Bunun yanı sıra bu olay arkadaş olabilmek için bir fırsat olabilir, ve bu bölgede elde edebileceğimiz arkadaşlıklar her şekilde işimize yarayacaktır.
O que é isso? A brisa do amanhecer. Amanhecer?
Bunun yanı sıra, Sanal Güvertede bazı rölelerin kontrol edilmesi gerekiyor.
Entretanto creio que as condutas de energia do holodeck podiam beneficiar com uma inspecção de rotina.
Bunun yanı sıra, durumu göz önüne almazsak bu çarpıtmalar, geminin tamamını istila etmiş olmalı.
Quando entendermos este padrão estas distorções podem ter invadido completamente a nave.
Bunun yanı sıra sanırım, verilen bu karar beni biraz tuhaf bir duruma soktu.
Entretanto, suponho que esta decisão em particular colocou-me numa posição a que não estou acostumado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]