Bununla birlikte traduction Portugais
955 traduction parallèle
Son kısmından. Macbeth'in gücü azalmaktadır. Bununla birlikte hırsının ne derece derin olduğunu sonunda anlayanların bağlılıkları da azalmaktadır.
Está no fim, o poder de Macbeth está a esvair-se, e com ele a lealdade daqueles que finalmente percebem as profundezas da sua ambição.
Bununla birlikte yaşama, at onu kafandan.
Se o fizeres, isso desaparecerá da tua cabeça.
- Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım.
- Porém, se eu estivesse procurando um coelho branco, Perguntaria ao Chapeleiro Louco.
- Bununla birlikte, bir çözüm önermeye de hazırım.
Estou, contudo, preparado para propor uma solução.
Bununla birlikte, şu andaki kaderiniz bence yanımda oturan şu güzel bayanın yüzü kadar berrak.
No entanto, o seu destino é muito claro para mim... como o rosto da formosa dama que está a meu lado.
Bununla birlikte,... söylentiler açığa çıkmaya başladı, muhtemelen ihmal edebiliriz.
De qualquer modo... todos estes rumores são superficiais, talvez tenhamos sido negligentes.
Bununla birlikte, bütün operasyon boyunca... kazanılan en büyük başarı, sizin deney aşamasındaki silahla yaptığınız başarılı gösteridir.
O resultado mais importante dessas operações é o sucesso que obteve com a nova espingarda.
Bununla birlikte onu her iki suçtan yargılayacağım.
Acrescentaremos mais essa acusação e será julgado pelas duas infrações.
Bununla birlikte odanda bir lamba var.
Agora, morreram todos menos a Cecily.
Bununla birlikte gideceğim.
Eu concordo.
Bununla birlikte, bu akşamki hikâyenin ön gösterimine şahit oldum. Ve hikâyeyi oldukça korkutucu buldum.
No entanto, acabei de assistir a uma antevisão da história de hoje, e achei-a aterradora.
Bununla birlikte, ifade vermek zorunda değilsiniz. Ve sizi uyarmalıyım ki, söyleyeceğiniz her şey yazıya geçirilecek ve kanıt olarak kullanılacak.
Contudo, não é obrigado a falar e devo avisá-lo que tudo o que disser poderá ser usado contra si.
Bununla birlikte, ciddi bir tehlike daha var.
No entanto, há um enorme perigo.
Bununla birlikte, evliliğin televizyonda tartışılması görüşünde değilim.
Contudo, creio que o casamento não deve ser discutido na televisão.
" Bununla birlikte sen kazandıklarını paylaşabilirsin.
"Você, porém, não está proibido de partilhar a sua boa sorte."
Bununla birlikte iş işten geçinceye kadar hata ortaya çıkarılamadı.
Todavia, o erro só foi descoberto tarde de mais.
Bununla birlikte ben bu tatili oldukça yorucu buluyorum.
No entanto, acho estas férias muito cansativas.
Bununla birlikte, siz burada kalın, çünkü tam bir dakika içinde döneceğim.
No entanto, fiquem aqui, que eu estarei de volta num minuto.
Bununla birlikte, önce, diyet yapmayanlarınız için, bir miktar pekmezimiz var.
No entanto, para já, para aqueles de vocês que não estão a fazer dieta, deixamos aqui um docinho.
Bununla birlikte, onları burnuna ve kulağına takmak yerine, her uygar insanın yapacağı gibi, bunu göbeğinin etrafına takmış.
No entanto, em vez de as usar no seu nariz e nas suas orelhas, como qualquer pessoa civilizada faria, ele usava isto à volta da sua cintura.
Bununla birlikte, bu gece bir değişiklik yapacaksın.
No entanto, hoje vais ter uma mudança de ritmo.
Bununla birlikte, araya girmiyorsunuz, çünkü ben programın bu bölümüne neredeyse hiç dikkat etmem.
Vocês não estão a interromper, dado que eu, raramente, presto muita atenção a esta parte do programa.
Bununla birlikte, trene bindiğinden beri Bayan Wilkinson'un izine rastlayamadık.
Mas não encontrámos nenhum vestígio da Menina Wilkinson após ter embarcado naquele comboio.
Bununla birlikte, Alvin'e hayranlığımızın bir işareti olarak, önce bir dakikalık bir gürültü yapalım.
No entanto, em homenagem ao Alvin, vamos, primeiro, observar um minuto de barulho.
Henüz kanalizasyon yok. Bununla birlikte, etrafta yetecek kadar çukur var.
Ainda não há esgotos, no entanto, há muitas crateras por onde passear.
Bununla birlikte, burada bende herhangi bir kişiyi tam 60 saniye içinde uyutacak bir şey var.
No entanto, tenho aqui uma coisa que vai pôr qualquer um a dormir, em apenas 60 segundos.
Bununla birlikte, bu odayı ofisteki kızlara özellikle parti için düzenlettik.
No entanto, esta sala foi espe - cialmente concebida para a festa pelas meninas do escritório.
Bununla birlikte, gelecek hafta aynı zamanda yeryüzüne dönmeme izin verilecek.
No entanto, vou ter permissão para retornar à Terra, na próxima semana, há mesma hora.
Bununla birlikte, mahkeme başlamadan önce, her zamanki gibi bir dakikalık bir aramız var.
Antes que o tribunal se reúna, no entanto, temos o nosso habitual intervalo de um minuto.
Bununla birlikte, benim niyetim ve aynı zamanda da görevim bu mahkemeye ve jüriye, tek düze
No entanto, é minha intenção, bem como meu dever, lembrar a este tribunal e ao júri
Sorularımın yerinde olduğunun ortaya çıkacağından eminim. Bununla birlikte, onları yeniden ifadelendireceğim.
Creio que as minhas perguntas são relevantes, no entanto, tentarei reformulá-las.
"ve bunun yanlış olduğunu anlamış, bununla birlikte..."
"e de saber que foi errado, contudo..."
Şu "bununla birlikte" ne güzel bir tabir.
Que palavra tão bonita : "Contudo."
" Bununla birlikte, bu eylemi bir itkinin zorlamasıyla gerçekleştirmişse...
" Contudo, se foi forçado a executá-lo por um impulso...
Herhalde normal, bununla birlikte.
Provavelmente isso é normal.
Bununla birlikte Catherine'i yargılamıyordu.
Jim sentiu uma grande tristeza por Jules, mas não podia julgar Catherine.
Bununla birlikte devam etmem doğru olmaz fakat... eğer gerçekten istiyorsan devam edebilirim.
Não é correto para a minha pessoa continuar com isto... embora, se quiser posso fazer.
Bununla birlikte, bazen ilk dilekçe hiç okunmaz. Peki neden?
Mas na prática, a petição inicial não é lida pelo júri.
Bununla birlikte 192,70 dolar oldu.
E, com mais esses, dà US $ 192,70.
Bununla birlikte, testi geçtiniz.
- No entanto, passaram nos testes. - Testes?
Bununla birlikte tam 10 milyon dolar.
Isso faz exactamente 10 milhões de dólares.
Bununla birlikte...
Desde que tenham...
10 bin yıl önce, bir güneş yok oluyordu ve bununla birlikte dünyası da.
Há 10.000 anos, um sol estava a morrer e, com ele, o seu mundo.
Bununla birlikte, genç baron bir kulüpten çıkarken görülmüş.
Contudo, o jovem barão foi visto a sair de um clube.
Bununla birlikte sanırım vedalaşma vakti geldi.
Com essa, acho que vou dizer adeus.
Bununla birlikte kaybettiklerin 5000 $ oldu.
São 5.000 que lhe ganho.
Yani hem tavşan, ama bununla birlikte hem de ezme.
Sim, quero dizer que é uma lebre e ao mesmo tempo é paté.
Bununla birlikte, yeni öğrenme durumlarında, oldukça esnek ve yumuşak bir tepki oldukça belirgin.
Mas regista-se uma resposta extremamente flexível a novas situações.
Dr. Pine'la birlikte yazdığım kitap bununla ilgili.
O livro que estou a escrever com o Dr. Pine é sobre isso.
Bununla birlikte!
Tragam-no para fora!
" Bununla birlikte...
No entanto...
birlikte 205
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
bunun yanı sıra 41
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bunun anlamı ne 159
bununla ne demek istiyorsun 20
bununla beraber 102
bunun anlamı 121
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bunun anlamı ne 159
bununla ne demek istiyorsun 20
bununla beraber 102
bunun anlamı 121