Böyle bir yerde traduction Portugais
825 traduction parallèle
Böyle bir yerde yetistim, burada olmaktan mutluyum.
Cresci num sítio como este, por isso, sou feliz aqui.
Sorabilir miyim efendim... Sizler böyle bir yerde ne yapıyorsunuz?
Posso perguntar que fazem vocês num sítio como este?
Oğlunuzun bir sarayda yaşamasını beklemiyordum ama siz de bana onun böyle bir yerde yaşadığını söylememiştiniz.
Não esperava que o seu filho vivesse num palácio, mas não me disse que estava a viver num lugar assim.
Seni böyle bir yerde bulmak ne kadar korkunç.
É horrível encontrar-te num lugar como este.
Seni böyle bir yerde görmeyi hiç ummazdım.
Não me lembro. Não esperava encontrá-la num sítio destes.
Önemli biri olduğunu biliyorum arkadaşların seni böyle bir yerde görmekten hoşlanmayabilirler.
Sei que é uma pessoa importante. Os seus amigos podem não gostar de o ver em tal companhia.
Birisi de dinin, böyle bir yerde pratik yapılmasını gerçekten hiç önemsemez.
Não se gosta de ver a sua religião praticada... num ambiente... como este.
Propaganda. Böyle bir yerde propaganda çok önemli.
Muito importante num sítio como este.
- Böyle bir yerde sanırım.
- Num lugar como este.
İnsanlara bakıyordum, böyle bir yerde yaşamak eğlenceli olmalı.
- Estava a ver todas as pessoas. Deve ser divertido viver num sítio destes.
Böyle bir yerde... böyle bir müzik ve manzara ile... uzay, güzellik... böyle bir konfor...
Num lugar como este... com tal música, uma tal vista... Espaço, beleza... um conforto assim...
Bir çocuğu nasıl olur da böyle bir yerde bırakabilirsin?
Largar o miúdo por aí num lugar miserável como este.
Böyle bir yerde insan bir günde bile sıkıntıdan patlar.
Num lugar destes, isso pode parecer uma vida.
Böyle bir yerde yaşamak harika olmalı.
Imagine viver aqui.
Böyle bir yerde para verseler oturmam. Vermezler zaten.
- Naõ viveria aqui nem que me pagassem.
Senin gibi bir kızın böyle bir yerde işi ne?
Que faz uma rapariga simpática como tu num lugar destes?
Böyle bir yerde kafanı bir yere çarpmanın tek yolu koşarak duvara vurmak.
A única maneira de bater com a cabeça aqui dentro, seria contra uma parede.
Böyle bir yerde, bir şeyin bizden uzaklaştığı ya da bize yaklaştığı konusunda bir şey söyleyemem.
Nestes locais, não me atrevo a dizer algo como, está afastar-se... ou em direcção a nós.
- Böyle bir yerde büyüdüm.
- Cresci em lugars como este.
- Böyle bir yerde.
- Neste lugar.
Milly'nin böyle bir yerde büyümesini istemiyorum.
Não quero que a Milly cresça num ambiente destes.
Böyle bir yerde buna müsaade edilmemesi lazım.
Isso devia ser proibido num lugar destes.
Ben böyle bir yerde yaşayacak tipte bir adam mıyım? Hm?
Sou o tipo de homem para viver num lugar assim?
"Böyle bir yerde insanın başına kötü bir şey gelmez" derken ne demek istediğimi şimdi anladın mı?
Nada de mau pode acontecer num sítio destes.
Böyle bir yerde ilham dolu bir roman yazılabilirdi.
Num sítio destes, podia-se escrever um romance inspirado.
Gerçekten, pek çok insanın olduğu böyle bir yerde... böyle bir felaketle karşılaşmak şaşırtıcı değil.
Num lugar onde vem tanta gente, é possível calhar aquela coitada.
Senin gibi güzel bir kızın böyle bir yerde ne işi var?
Que faz uma moça bonita como tu num sítio destes?
Böyle bir yerde insan iyi para kazanır.
Pode mesmo enriquecer-se num local como este.
Böyle bir yerde insan hayatı küçük bir bilgiye bağlıdır.
- A vida de um homem, por estas paragens, está muitas vezes dependente de uma pequena informação.
Böyle bir yerde olduğunuz için şanslısınız.
Não imagina como é sortudo em estar num lugar como este.
Bütün dünyayı arasan da Michelangelo'yu böyle bir yerde bulamazsın.
Pode procurar o mundo inteiro... nunca irá encontrar Miguel Ângelo numa casa como esta.
Böyle bir yerde yaşamak için deli olmak lazım!
Você deve ser maluco para viver num pardieiro destes!
Elbisem yırtılmadan önce düşünüyordum böyle bir yerde bir kız... şimdi Bir kız masallardaki bir prenses gibi giyinmeli, Şöyle güzel büyük ve dantelli bir şapkası olmalı.
Antes do vestido ser rasgado, pensei que, num lugar destes, uma rapariga devia... deixe ver devia vestir-se qual princesa de contos de fadas, com coisas vaporosas e um chapéu de bico e véu.
Peki, senin gibi cici bir kız böyle bir yerde ne arıyor?
Agora diz-me, que faz uma rapariga bonita como tu num lugar como este?
Böyle bir yerde işim ne benim?
O que faço num lugar assim?
Böyle bir yerde kendini düşünmekten alıkoymak için ne yapacağını düşünmelisin.
pensarei sobre algumas idéias
Böyle bir yerde müşterilerin yüzünü ısırsın diye farelerin ortalıkta dolaşmasına izin vermezler.
Não se deixa uma ratazana comer as pessoas.
Böyle bir yerde olamaz.
Não é possível.
- Biliyor musun, bu çok büyük bir tesadüf - senin ve benim böyle bir yerde buluşmamız.
Que grande coincidência, encontrarmo-nos no mesmo sítio.
Böyle bir yerde çok mutlu olursun, çıktığında da yeniden doğmuş gibi olursun.
Tem que ser feliz dentro para que quando sair, esteja perfeitamente são.
Bir yerde böyle davranmayi birakacaksin.
Há de chegar a altura em que vais parar de agir assim.
Böyle hoş bir yerde para kaybetmek zevkli olmalı.
Deve ser um prazer perder dinheiro num lugar tão encantador.
Tabii ki, böyle garip bir yerde, ne olacağını bilmiyordum.
É claro, estando num sítio estranho como aquele, Não sabia o que esperar.
Hiç soğuk bile olmayan bir yerde böyle kürkleri olan kadınlar.
Mulheres de peles assim quando nem sequer faz frio.
Hiçbir yerde, böyle bir şeyi hiç gördünüz mü?
Alguma vez em algum lugar viram uma coisa destas?
Böyle ücra bir yerde otomobil olamaz, değil mi?
Aquilo não pode ser um carro por aqui, ou pode?
Böyle bir şey yapabilecek kudretim olsaydı, bugün başka yerde olurdum!
Se eu tivesse esse poder, hoje não estaria aqui!
Rocco söylesene bana böyle güzel bir yerde çalıştığını neden söylemedin?
Por que não me disseste que era um sítio tão bonito?
Böyle iğrenç, can sıkıcı sesler çıkaran bir kadının... hiçbir yerde durmaya, hatta yaşamaya hakkı yoktur.
Uma mulher que diz sons täo repugnantes e depressivos... näo tem direito a estar em lado nenhum, nem a viver.
Hesaplamalarıma göre bu şekilde gitmeye devam ettiğimizde ve yüzen ada o yönden böyle geldiğine göre şu ya da bu şekilde buralarda bir yerde onunla karşılaşacağız.
Pelos meus cálculos, estávamos descendo nesta direção assim, e a ilha flutuante estava descendo naquela direção assim. Então de alguma maneira ou outra a gente se encontra... algures por aqui.
- Bir yerde bir sorun var, Jim. Sinir sistemleri. Böyle bilinçsizken, en azından otonom aktivite olmalı.
O sistema nervoso deles... inconscientes como estão agora, devia estar apenas em atividade automática de rotina, mas estou a captar uma leitura altíssima, como se mesmo inconscientes, estivessem a ser violentamente estimulados.
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93