Bıraz traduction Portugais
65 traduction parallèle
Bıraz geç kaldık.
Chegámos tarde.
Bıraz makyaj da fena olmaz, Al.
Um bocado de maquilhagem também ajudava.
Al. bana bıraz sıcak bastı.
Al, sinto-me um pouco febril.
Odaya bıraz ışık verelim...
Deixar entrar o sol
Tamam, bu bıraz fazla oldu.
Bem, isso é um bocadinho forte de mais.
Bıraz daha yüksek söyle.
Pode, pode falar em voz alta.
bıraz brakmam gerekyodu, fakat, ammm...
Posso ter melado um pouco, mas...
Ev bıraz dağınık, kusura bakmayın.
Normalmente eu vivo sozinha. Façam de conta que a casa é vossa.
Bıraz hızlı gidiyoruz Laurel.
Isso é um pouco rápido, Laurel.
Onu burada bıraktığımız için bıraz rahatsız hissediyorum.
Sinto-me desconfortável deixando-o fora disto
Ben her zaman bıraz kızgınımdır.
Estou sempre com um pouco de raiva.
Her şeye razıyım, yüzüstü bırakmaya bile.
Aceito qualquer coisa, até um pequeno papel sem falas.
Silahını bırakıp teslim olmaya razı mısın?
Estás disposto a baixar os braços e a renderes-te?
Mouquette! Büyüklüğü bıraktın bakıyorum, küçük şeylere de razısın.
Então Mouquette, já não sais com o grande Chaval?
Onu serbest bırakmaya razı oldum.
Concordei libertá-lo.
Sen çocuk doğurmaya razı olunca ben de sigarayı bırakacağım.
Deixo de fumar quando decidires ficar grávida, está bem?
Bay Baily bir çocuğu bırakmaya razı.
O Sr. Baily aceitou soltar uma criança.
Dinle, karşı tarafın avukatı aradı ve yirmi beşe bu işin peşini bırakmaya razı oldukların öyledi.
Ouve, o advogado telefonou. Fazem acordo por 125. - Acordo?
Onunla New york'a dönmeye razı olana kadar peşimi bırakmayacağını söylüyor.
Ele diz que vai insistir comigo até me convencer a voltar para Nova Iorque com ele.
Eğer o da isterse, farklıklarımızı sonraya bırakmaya razıyım.
Estou disposto a esquecer nossas diferenças, se ele estiver.
Eğer razı olmazsanız, virüs serbest bırakacağız.
Se recusarem obedecer, o vírus será espalhado.
Eğer razı olmazsanız, virüslü iki tüpü büyükşehirlerinizde serbest bırakacağım.
Se não obedecer, libertarei mais duas ampolas com vírus em duas grandes cidades.
O saatte kaçmaya çalışırım. Tony beni erken bırakmaya razı.
O Tony tem sido muito porreiro em me deixar sair mais cedo.
Şu anda yüzücü kulübündekiler gibi ikinci olmaya bile razıyım.
Agora já ficava contente com um B menos, como a equipa de natação.
Burada böyle bırakıp gitmeye de gönlüm razı olmuyor.
Mas também não as posso deixar aqui.
Nasıl yani, serbest bırakılmamıza razı mı oldu?
Quer dizer que ele nos deixa ir?
Kıt kanaat geçinmemize rağmen bırakıp gitmeye gönlü razı olmadı.
Embora, mal tivéssemos dinheiro para viver.
Ama tamamen yabancı bir kadına çocuklarınızı bırakmaya razı oldunuz?
Mas estava disposto a deixar as suas filhas com uma completa estranha?
Daha az para almaya razıyım, yeter ki beni stüdyo bırakın!
Eu aceitaria receber menos dinheiro, se me metessem num estúdio.
Onların hatırı için tahtını bırakmaya razı olacak.
Ele renunciaria ao trono pelo bem estar do seu povo.
Sizi bırakmaya gönlüm razı olmuyor.
A sério... não me sinto confortável em deixá-la ir. A sério, estou bem.
İmparator'un tahtını babam Lord Godless'a bırakmaya razı oldu bile.
Juewu Shen ( Lorde Godless )
Beni çıplak bırakmadan, ayrılmaya razı olabileceğim eşyalarım.
Tudo o que me possa livrar e não andar nu.
Neden, hepimizi dışarıda bırakıp sadece 04'deki işin payına razı oldu?
Porque nos tentaria matar a todos e só aceitaria o dinheiro do trabalho de 2004?
İlk iki buluşmamızda Marley'in barına gittik bir iyi geceler öpücüğünü bile zor alabildim. Üçüncüde ise, La Rive Gauche,'da 200 $ bıraktım ve işte! Sonunda razı oldun.
Eu e tu fomos à Marley's Tavern nos dois primeiros encontros e mal tive um beijo de boa noite mas à terceira vez deixei 200 dólares no La Rive Gauche e pimba, finalmente cedeste!
Bir dilim Cleveland pizzası yemek için can atıyorum ama seni burada bırakmaya da gönlüm razı gelmiyor.
Quero dizer, tenho buscado um pedaço de pizza como as de Cleveland mas me sinto mal em te deixar sozinho.
Sırf sen bu bıçakları alabilesin diye kendime sevimli kıyafetler alabileceğim 1200 doları feda etmeye razı olduğumu açık bir şekilde görmeni istiyorum.
E quero que vejas bem que estou disposta a sacrificar 1200 dólares no valor de fatos totalmente fofos para que possas ter estas facas.
İki kardeş bana gelip, "Biliyorum, bana kızgınsın, belki ben de sana kızgınımdır, ama bu ateşkes sayesinde, bunların hepsini bir kenara bırakmaya razıyım" dedi.
O irmão se dirigiu ao outro e falou : "Eu sei que você me odeia, talve eu te odeie também, mas, por essa trégua, eu estou disposto a deixar tudo isso de lado."
Geri çekilmek, razı olmak iade etmek, bırakmak, vazgeçmek gibi.
Como em... se afastar, aquiescer, retroceder, cessar e desistir.
Sean, bu soruşturmaya yardımı olsa ilaçlarını bırakmaya razı olur muydun?
Sean, estarias disposto a parar de tomar a tua medicação se ajudasse a investigação?
- Sean ilaçlarını bırakmaya razı oldu.
O Sean concordou em parar com a medicação.
Biri onu kışkırtmış, eğer işin ucunu bırakırsa onun da razı olduğundan şüphelenebileceğimiz söylenmiş.
Foi convencido, disseram-lhe que se não o fizesse todos suspeitaríamos que joga na mesma equipa.
Elena'ya yaptığın şey için seni affetmeye razı olduğumu söylemiyorum ama bunu bir kenara bırakmaya ve baştan başlamaya razıyım.
Não estou a dizer que estou desejoso de te perdoar pelo que fizeste à Elena, mas estou desejoso de pôr isso de parte e começar de novo.
Onun için ailemi arkada bırakmaya razıydım.
Estava disposta a deixar a minha família para trás por ela.
Açıkçası seni mutlu bir kavuşmadan mahrum bırakmaya gönlüm razı gelmedi.
Bem, não a queria privar de um alegre reencontro.
Komiğime gidiyor biliyor musunuz. Bırakın insanlar istedikleri malı yalayıp yutsunlar! Erkek olsun, kadın olsun, razı hayvanlar olsun.
Mas, sabem, eu rio por um motivo, porque deixá-los empanturrarem-se na região inferior que escolherem masculino, feminino, o animal que permitir.
Bedeli neyse razıyım. Bırak onunla konuşayım.
Rachel, se for de alguma valia, deixe-me falar com ela.
Hele bir, beni hamile bırakmaya razı ol.
Desde que concordes em engravidar-me.
Seni bırakmaya gönlüm razı olmuyor.
Eu não posso suportar em deixar-te.
Dr. William Mays'i muayenehanesini bırakıp hastanemize katılmaya razı etmeyi başardım.
Fui recentemente capaz de atrair o Dr. William Mays, da medicina privada para nosso hospital.
Bunu da oluruna bırak süpriz olmasına razı mısın?
Estaria disposta em deixar as coisas acontecerem e ser surpreendida?
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz sonra 59
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz sonra 59
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha kal 33
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelirim 80
birazdan gelir 64
biraz daha var 16
biraz daha kal 33
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelirim 80
birazdan gelir 64