Doğru olmaz traduction Portugais
616 traduction parallèle
Ama o zamana kadar, herhangi bir açıklama yapmam doğru olmaz.
Mas, enquanto não tivermos a certeza... ... não tenho o direito de fazer declarações.
Hem, baban söylediğinin yarısı kadar bile zengin olsa... kızgın bir çocuğun uydurduğu bir hikâye uğruna... iki haftalık bereketli bir avı riske etmek hiç doğru olmaz.
E mesmo que o teu pai tenha metade do que dizes, não seria correcto nem justo arriscar duas semanas de pesca... por uma história contada por um rapaz alterado.
Bir şey olmamış gibi davranamayız. Bu doğru olmaz.
Não podemos ir descansados para casa.
- Ne? - Bu şekilde değerlendirmek doğru olmaz.
Não é um modo simpático de perguntar isso.
Beyaz bayrak taşıyan bir adamı vurmak doğru olmaz, Mike.
Não me parece correcto disparares contra um homem que carrega uma bandeira branca.
Burada kalması doğru olmaz.
Ela não tem o direito de estar aqui.
Şimdi gitmeniz doğru olmaz.
Não é adequado sair agora.
Bazı boya reklamları gördüm. Elbette az kanıtla hüküm vermek doğru olmaz, fakat...
Vi um anúncio sobre tintas, e é claro que não devemos basear-nos em tão poucas provas, mas...
- Burada karar vermesi doğru olmaz.
- Não devia ter de decidir já.
Anlıyorum, ama bir yabancı ile dans etmesi doğru olmaz değil mi? Her halde olmaz.
Bem, não pareceria muito bem... ela começar a dançar com um estranho, não acha?
Göze batmayıp sessiz kalmak zorunda olduğumuza katılıyorum. - Parayı tutmamız hiç doğru olmaz.
Concordo que devemos ficar quietos e de bico calado, mas não estaria certo ficar com o dinheiro.
Benim herkesle aynı yüzdeyi almam doğru olmaz.
Não é muito correcto eu receber tanto como todos os outros.
Onunla sadece söz verdiğin için evlenirsen eğer, mecbur olduğun için evleniyor olacaksın ve bu doğru olmaz.
Se você se casar com ela por causa de uma promessa... será como se casar por obrigação. Não seria certo.
Bu doğru olmaz. Belki izliyordur.
Ele pode estar vigiando.
Hayır, böyle bir şey doğru olmaz.
Não, isso não seria correto.
Onu kendine saklamak doğru olmaz.
não seria correto ficar com ele.
Tek başına bir çiftlikte çalışman hiç doğru olmaz.
Não é natural trabalhar toda aquela terra sózinho.
Erken konuşmak doğru olmaz ama aşırı hassas biri gibi.
Sabes, não se nota imediatamente mas ele é um homem extremamente sensível. - Pois é.
Etik olarak benim bir görüş bildirmem doğru olmaz.
Considerando a minha posição, acredito não ser ético emitir a minha opinião em público.
Bence bu doğru olmaz.
Não me parece muito boa ideia.
Bununla birlikte devam etmem doğru olmaz fakat... eğer gerçekten istiyorsan devam edebilirim.
Não é correto para a minha pessoa continuar com isto... embora, se quiser posso fazer.
Bir hatadan dolayı bütün programı mahkum etmek doğru olmaz.
Não é justo condenar todo o programa só por uma pequena falha.
Hemen açıklamak doğru olmaz.
Nao pode ser óbvio. Nao se revela a história cedo demais.
Kan bedeli olan bu parayı tapınak kasasına koymak doğru olmaz.
Não é permitido lançá-lo no tesouro sagrado... pois se trata de preço de sangue.
Doğru olmaz.
- Pois foi. Não é justo.
- Hayır, doğru olmaz.
- É melhor não.
# O Bay Doğru Olmaz bizce sakıncası birkaç kusurun #
-... resumindo, o homem ideal -... com ou sem defeitos.
Bu doğru olmaz.
Não estaria certo.
- Doğru olmaz.
- Não pode ser.
Yani Martin'in payı dahil her şeyi Frederick'in eline vermek... pek doğru olmaz.
Isso significa que não parece prático colocar tudo nas mãos do Frederick, mesmo aquilo que pertence ao Martin.
Gündüz gündüzdür, gece ise gece, yanlış hiçbir zaman doğru olmaz...
O dia era dia, e a noite era noite O errado nunca era certo
Onu en azından bir kere görmen doğru olmaz mı sence?
Não achas que farias bem em vê-lo, ao menos uma vez?
Onu görmen doğru olmaz mı?
Não achas que farias bem em vê-lo?
Bu doğru olmaz bir adamı uygun giysileri olmadan gömmek olmaz.
Não está certo, enterrar um homem sem um fato.
Bu doğru olmaz, değil mi? - Hayır!
- Ora, isso não está certo, pois não?
Benim için doğru olmaz ikinizi de bırakıp gitmek bu canavarın eline o hiç sizin gerçek oğlunuz olmadı.
... e não seria decente abandoná-los sem mais nem menos à mercê desse monstro que nunca se portou como um verdadeiro filho.
Bence bu doğru olmaz.
Acho que não é bom.
Bunun olması doğru olmaz.
Não ia dar certo.
Yalnızca, tabi ki, kuzeye doğru soğuk ve dalgalı olduğundan pek iyi olmaz, değil mi?
Mas, é claro, não era tão bom lá no Norte, quando fazia frio e vento, pois não?
Doğru kişi yaptığında... -... bu kaçırma işi hiç de sinir duyulacak bir şey olmaz, değil mi?
Acho que rapto não... é nada para se ficar chateado quando é feito pelo raptor certo, não achas?
- Olmaz. Buradan doğru annene gidiyoruz.
Se me levasse pelas traseiras, pela escada de incêndio, os meus pais não saberiam que eu tinha saído.
Onu satmak doğru olmaz.
Não estaria certo vendê-la.
- Olmaz, doğru.
- Isso é verdade.
Evet doğru, kadınsız ev olmaz.
Isso mesmo, o que é uma casa sem uma mulher nela?
Efendim, gittikleri yöne doğru pozisyon alsak daha iyi olmaz mı?
Senhor, não seria melhor avançar com eles?
Bu sizin için dogru olmaz.
Nao seria correcto para voces.
Doğru olmaz.
- Não seria correcto.
Korkarım, bu elbiseleri değiştirmek için çıkarttığında, seni seyretmemiz çok doğru birşey olmaz.
Temia que quando se trocasse, não ficaria tão bonita.
Doğru, hiç belli olmaz.
Não, ninguém sabe, ou sabe?
Hayır, Lon, doğru bir hareket olmaz.
Não, Lon, não podemos fazer isso.
- Olmaz, orası yasaklı bölge. - Düz gidin Tobruk'a doğru.
Vá em frente para Tobruk.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru değil 421
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru değil 421