Eve gideceğim traduction Portugais
462 traduction parallèle
Birazdan eve gideceğim.
Além disso, tenho de chegar cedo a casa.
Sanırım eve gideceğim.
Vou para casa, suponho.
İzninizle, ben eve gideceğim.
Se não se importam, vou andando para casa.
Bu sefer söz veririm direk eve gideceğim
E desta vez, prometo ir direito a casa.
Biraz sonra eve gideceğim.
Tenho de voltar para casa.
Ben de bir gün eve gideceğim.
Também vou para casa um dia.
Biraz yorgunum, eve gideceğim.
Estou um pouco cansada, acho que vou para casa.
Eve gideceğim.
Vou para casa.
Eve gideceğim yerde, komşulara gidiyorum.
Em vez de ir para casa, vou para a do vizinho.
Eve gideceğim, çocuklarla çalıların arkasında bekleyeceğiz. Eğer adam tekrar gelirse, öyle bir pataklayacağım ki bir daha rahatsız edemeyecek. - Yani, bu da bir yol.
Vou para casa, ponho meia dúzia de homens nos arbustos e se ele aparecer, eles dão-lhe uma sova tal, que ele já não nos chateia mais.
Hafta sonu annemle babamı görmek için eve gideceğim.
Vou de fim-de-semana.
Anahtarlarımı alıp eve gideceğim.
Vou buscar as minhas chaves e volto para casa.
Eve gideceğim.
Vou é para casa.
Galiba sizin eve gideceğim.
Acho que vou para tua casa.
- Teşekkür ederim Lynn... Sanırım artık eve gideceğim.
Obrigado Lynn, eu acho que vou agora para casa.
Eve gideceğim.
Deixo-os todos aqui.
Dinle, sanırım eve gideceğim.
Acho que vou para casa.
- Eve gideceğim.
- Tenho de voltar a minha casa.
İzninizle, eve gideceğim.
Com licença. Vou para casa.
Galiba eve gideceğim.
Acho que vou para casa.
Bu saatte eve gideceğimi mi sanıyorsun? Arkadaşım Nicholas'a gideceğim ben.
Vou ter com o meu amigo Nicholas ali mesmo.
Kemiklerim ağrıyor, eve gideceğim.
meus ossos doem, de saudades de casa.
Tamam, dinle bak ne diyeceğim... Eve gideceğim ve Max'i yatıracağım. Biraz vakit geçirip onla sonra da...
Pronto, então eu vou a casa, meto o Max na cama, fico lá um bocado com ele e depois...
- Sanırım eve gideceğim.
- Bom, eu... vou entrar.
Eve gideceğim.
Bem, vou para casa.
Galiba eve gideceğim.
Vou para casa.
Geri gitmeyi başarıp başaramayacağımı merak edip duruyordum... şimdi şunu biliyorum ki, öyle ya da böyle bir gün eve gideceğim.
Costumava perguntar-me se algum dia iria voltar agora sei que de uma maneira ou da outra, um dia voltarei.
Hayır, istemiyorum. Eve gideceğim.
- Não insistas, Vou para casa.
Yani eve gideceğim, ve karıma... Daha fazla golf oynamaya ihtiyacım olduğunu mu söyleyeceğim?
Então, tenho que regressar a casa e dizer à minha mulher que preciso de jogar mais golfe?
Eve gidip karımı ve ailemi göreceğim ve oraya tek başıma gideceğim!
Estou a ver coisas. Vou para casa ver a minha esposa e a minha família. Percebes isso?
Binet'e gideceğim, seni de eve bırakayım.
Binet leva-te a casa.
Eve gidecegim de.
Vou para casa.
Yarın öğleden sonra Michelleler'in evine gideceğim. Birden başım ağrımaya başlayacak. Michelle annesinden beni eve getirmek için izin isteyecek.
Vou passar a tarde a casa da Michelle, a mãe dela vai dizer que tem dores de cabeça e traz-me para casa.
Eve, anne babamın yanına gideceğim.
- Vou para casa ter com os meus pais.
Eve mümkün olduğunca çabuk gideceğim.
Vou tentar chegar o mais cedo possível.
- Hayır, birazdan eve, yemeğe gideceğim.
- Ok, então. A gente vê-se.
Doğrudan eve ve işe gideceğim.
Vou passar por casa e vou trabalhar.
- Eve gideceğim.
Vou para casa.
- Eve nasıl gideceğim peki?
- Como vou para casa?
- Sanırım eve yayan gideceğim. Dert değil.
- Vou a penantes para casa.
Ama daha önce, doğduğum yere gideceğim. Anne ve babamın yaşadığı eve.
Mas em primeiro lugar, voltarei aonde nasci, à casa onde viviam meus pais.
Bayan lütfen. Piste çıkıp otostop çekmem bile gerekse, uğruna her şeyimi kaybetsem bile, ruhumu şeytanın ta kendisine satmak zorunda kalsam bile, eve oğlumun yanına gideceğim.
Nem que tenha de ir para a pista de descolagem pedir boleia nem que me custe tudo o que tenho, nem que tenha de vender a minha alma ao próprio diabo hei-de ir para casa ter com o meu filho.
Sonra eve sırtımda çiziklerle gideceğim.
Depois, chego a casa com as costas arranhadas...
Barry eve gittigi zaman gidecegim ben de.
- Muito bem. - Muito bem. Desculpa.
Eve gideceğim.
Vou deitar-me.
Eve yürüyerek gideceğim.
Não!
Eve gideceğim, izninizle.
- Irei para casa, se me perdoam.
- Eve nasıl gideceğim?
- Como é que vou para casa?
- Eve nasıl gideceğim?
- E como é que eu vou para casa?
Eve gitmeden önce sirke gideceğim.
Primeiro tenho de passar no no Circo.
- Eve nasıl gideceğim?
- Como é que eu chego a casa?
gideceğim 274
eve gidiyorum 210
eve gel 70
eve geldim 52
eve gitti 30
eve git 260
eve gitmek istiyorum 292
eve gidelim 249
eve gittim 19
eve gidiyoruz 153
eve gidiyorum 210
eve gel 70
eve geldim 52
eve gitti 30
eve git 260
eve gitmek istiyorum 292
eve gidelim 249
eve gittim 19
eve gidiyoruz 153