English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ H ] / Hiçbir şeyin

Hiçbir şeyin traduction Portugais

2,541 traduction parallèle
Sokakta kadınlara sarkmana dikkat çekmek için kendini göt durumuna sokmana bir de para teklif etmene çünkü başka hiçbir şeyin sevilecek gibi değil.
Pena por teres de chatear as mulheres que passam na rua. Pena por teres de passar por idiota só para chamar a atenção. E pena por teres de oferecer dinheiro, por não haver nada em ti que valha a pena amar.
Ben hiçbir şeyin arkasına saklanmayacağım, Marcus.
Não me vou esconder atrás de nada, Marcus.
Senin hiçbir şeyin olmamasına rağmen sana cömert olmuş birisine böyle şeyler yapmak aklından geçiyorsa sende harbi yanlış bir şeyler olduğunu konuşmak yanlış mı Tommy?
Por falar em errado, Tommy, só pode haver alguma coisa de errado contigo, para sequer pensares em fazer uma coisa dessas a uma pessoa que só tem sido generosa contigo.
- Bırak kollarımı lan! Benim bir karım, hayatım ve sevecek bir bebeğim varken senin hiçbir şeyin ve hiç kimsen olmadığı için kıskanıyorsun!
Tens inveja porque tenho mulher e bebé e não tens nada nem ninguém.
Numara olduğu besbelli. Hiçbir şeyin yandığı yok.
É um engano, não há nada a arder!
Hiçbir şeyin olduğu yok. Saate baksana.
Não se passa nada.
Hayır. Hiçbir şeyin yoluma çıkmasını istemiyorum.
Não, não quero que nada atrapalhe isso.
Hiçbir şeyin ticaretini yapamıyorum çünkü Hobeika'ya kim gelir ki?
Não tenho absolutamente nada para oferecer, então... Quem gostaria de vir a Hobeika?
Hiçbir şeyin ablukamızı aşamayacağını sağlayacağınız konusunda size güveniyorum.
Conto contigo para te certificares que nada passa pelo nosso bloqueio.
Daha önce hiçbir şeyin bütün bir şeyi böylesine hızlı bir şekilde dönüştürebildiğini görmemiştim.
Nunca tinha visto nada transformar uma célula hospedeira toda tão rapidamente.
Meleklerin tarafında olduğumuz sürece... Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
Contanto que estivéssemos do lado certo, nada mais importava.
- Yapamayacağım hiçbir şeyin arkasında durmam.
- Eu não deixo ficar nada ao acaso, naquilo que faço.
Aslında,... şu an yaptığın hiçbir şeyin etkisi olmuyor, her nasılsa.
É como se... nada do que estás a fazer produza qualquer efeito. Não sei como pude ser tão estúpida.
Hey, endişelenecek hiçbir şeyin olmadığını söyleyeyim dedim.
Queria só dizer que não tens por que te preocupar, tens um corpo lindo.
Hiçbir şeyin, hiçbirzaman sırası değildi zaten.
Afinal, nunca é o momento certo para nada.
Piyasalar dengede dursun diye şirketlere para yatırıp duruyoruz ama hiçbir şeyin yardımı olmuyor.
Continuamos a despejar dinheiro nestas empresas para que os mercados estabilizem e nada ajuda. - Não podemos continuar a fazer isto.
Çünkü seni canlı canlı yerler... ve hiçbir şeyin kalmadığında kapının önüne koyarlar.
E deixam um homem vazio.
Çünkü uğruna yaşayacak hiçbir şeyin kalmadı.
Porque não temos mais nenhuma razão para viver.
Ve bugünden sonra hiçbir şeyin birbirimize karşı hislerimizi yok etmesine izin vermeyeceğiz.
E, recordando este dia, nunca deixarei nada... E, recordando este dia, nunca deixarei nada destruir o sentimento que partilhamos.
Duygular sana güç verir başka hiçbir şeyin veremeyeceği kadar.
As emoções podem dar-te poder, como nunca sentiste.
Hiçbir şeyin araya girmesine izin vermezdim.
Eu não deixaria nada interromper isso.
Bağımlılığı geniş anlamda anlayabiliyorsak hiçbir şeyin kendi başına bağımlılık yapıcı olmadığını görürüz.
Agora, se se compreender os vícios num sentido mais amplo vemos que nada isoladamente é viciante.
Bu size doğru gözükebilir ; dünyayı emeğiniz ile yoğurmak! Ondan sonra ürüne sahip olmaya hak kazanabilirsiniz ama başkalarına da yetecek kadar bıraktığınız sürece ve bu artanlar çürümediği sürece hiçbir şeyin ziyan olmasına izin vermiyorsanız, o zaman tamam.
E faz sentido - contribuímos o nosso trabalho para o mundo, logo, teremos direito ao produto, e enquanto sobrar o suficiente para os outros, desde que não se estrague, e não deixarmos que nada se desperdice, então está tudo bem.
Değiş-tokuş yapacak hiçbir şeyin yok ki senin.
Não tens nada pelo qual o trocar.
O gece Barney hiçbir şeyin çaresine bakamadı.
Nessa noite, o Barney não tratou do assunto.
Utanacak hiçbir şeyin yok.
Não tens que sentir vergonha.
Pa'yı ele geçirmek için karşısında hiçbir şeyin duramadığı bir rejim.
Cometidas por um regime que nada deterá, afim de se agarrar ao Pa.
Bay Fleming, hiçbir şeyin beni ikna etmeyeceğini anlayın...
Sr. Fleming, saiba que não poderá convencer-me...
Martin... "Telefonun çalıp hiçbir şeyin durdurulamayacağını" filan söyledi.
Disse qualquer coisa em como o telefone não ia tocar, que não ia haver adiamento.
- Hiçbir şeyin peşinde falan değilim.
- Eu não vou fazer nada, está bem?
Başka hiçbir şeyin önemi yok.
Nada mais importa.
Hiçbir şeyin kırılma indeksi olmadan.
Sem índice de refracção de nada.
Bu, hiçbir şeyin olmasa bile her gün orada olmak demek.
Isso significa que terá de estar lá para ele todos os dias mesmo se não tiver nada.
Şu an elinde hiçbir şeyin yok.
Não vai por as mãos nela agora.
Senin hiçbir şeyin yok, haber benim.
Agora não tens nada e a história é minha.
Hiçbir şeyin yok.
Não tens nada.
Eğer bir kurşunda adın yazıyorsa, yapacak hiçbir şeyin yok.
Se uma bala tem o nosso nome, não podemos fazer nada.
- Hiçbir şeyin farkında değiller.
Não creio que entendam o que vai acontecer.
Hiçbir şeyin.
Tudo isto.
Hiçbir şeyin önemi yok.
- Na realidade, não significa nada.
Seni neden gönderdiklerini biliyorum. Söyleyeceğin hiçbir şeyin bir önemi yok.
Sei porque te mandaram cá e não importa o que digas.
Hiçbir şeyin anlamı yok.
Nada significa coisa nenhuma.
Eğer krizinin sonuna geldiyse ve hiçbir şeyin önemi yoksa her şeyi yapabilir Hotch.
Se ela estiver no fim do colapso e mais nada importar ela pode fazer qualquer coisa.
Hiçbir şeyin yardımı olmaz.
Nada que ajudasse.
Hiçbir şey. Sadece, her şeyin düzelmesine sevindim.
Fico feliz por ter corrido bem.
Evet. Bütün bu şeyin ne kadar önemli olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Gerçekten harika.
Não imaginava que isto fosse tão grande.
- Çünkü ona hiçbir şeyin yararı dokunmadı!
- Porque só isso podia ajudá-lo.
O gece Barney hiçbir seyin çaresine bakamadi.
Naquela noite, o Barney não deu conta do recado.
Utanacak hiçbir seyin yok.
Não tens nada com que te envergonhar.
Bir şeyin var mı Arkady? Hiçbir şey mi?
Tem alguma coisa, Arkady?
Her şey neşeliydi, hiçbir şey kesin değildi Her şeyin serbest olduğu bir tat gibi
Um túmulo aberto na noite

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]