Salak şey traduction Portugais
261 traduction parallèle
O salak şey... George böyle durumlarda oldukça iyidir.
Aquele idiota... o George foi até muito bom com ele.
Salak şey!
Esta desgraçada!
Salak şey!
Desaparece! Sua imbecil!
Elsa, in aşağı, seni salak şey.
Elsa, sai daí, sua brincalhona.
- Salak şey!
- Idiota!
Ne salak şey.
Que estúpido me saiu.
Bu salak şey bozuk.
Esta porcaria está estragada.
Hey, sen ne... Salak şey, delil bırakıyorsun.
Que é que estás a fazer, parvo?
Yetkili olan benim, salak şey.
A autoridade sou eu, idiota.
Salak şey.
Imbecil.
Senin derdin ne salak şey?
Qual é o seu problema, palerma?
- Bir temsil, salak şey!
É uma peça, idiota.
Salak şey bakım için paranızı yiyip bitirecek.
Vai exigir muito dinheiro em manutenção.
Elinden kaçırdı, salak şey!
Deixaste escapar, seu tonto!
Bir kamburum var, salak şey!
Tenho uma corcunda, sua bimba!
- Hadi salak şey başla.
- Vá lá, sacana, acende!
Karate yazıyor, salak şey!
- Karaté, estúpido.
Benim, salak şey.
Sou eu, idiota!
Buraya gel, salak şey.
Vêem aqui, sou anormal.
Anca rüyanda görürsün salak şey.
Nos teus sonhos, seu idiota.
Böyle bir şeyi sadece o yapardı zaten. Salak şey.
Só podia fazer uma coisa destas.
- Kaldırır mısın şunu salak şey!
- Importas-te de afastá-la, idiota?
O salak sorgu yargıcı züppenin teki olmasaydı... -... o yarım akıllının bir şey sakladığını anlardı.
Se aquele investigador estúpido não fosse tão snob... teria visto que Ben escondia algo.
Sen kendini hiçbir şey yaptın salak!
Tornaste-te um zé-ninguém, rufia!
Ben bir salak mıyım yoksa o gördüğüm en harika şey mi?
Estou doido ou não será ela a coisa mais linda que já vi?
Anlamadıkları bir şey ya da o salak kafalarına yatmayan herhangi bir şey oldu mu yakıp yıkıyorlar!
Qualquer coisa que não compreendem... qualquer coisa que saia fora dos seus padrões estúpidos... destroem-na!
Bu salak, bayan Ruby'e bir şey olursa, Şerif'in bize canavar gibi saldıracağını hala anlamamış.
Este idiota ainda não entendeu, se acontece algo à señorita... o xerife vai atacar com tudo.
Sırf Carrie White regl olduğu ve bu konuda hiçbir şey bilemeyecek kadar salak olduğu için bir santim daha koşmayacağım.
Não vou correr nem mais um maldito centímetro, por a Carrie White ficar menstruada e ser demasiado estúpida para saber o que aquilo era.
Ama benim kutladığım şey, salak bir Afrikalıyı son görüşüm olacak.
Mas festejarei se tiver visto o último negro africano estúpido.
Herkesle konuştuk, ama hiçbir şey öğrenemedik, salak durumuna düştük.
Estafamo-nos a falar com pessoas e nada. Parecemos parvos.
Anlatmak istediğim şey de bu, salak!
Era aí mesmo que eu queria chegar, meu palerma!
Şey, bana oldukça duyarlı bir salak gibi göründün.
Bem, você para mim é um pateta... muito bonito
Biliyorum sarhoş gibi geldim otobüste yanına, bu akşam ve her şey, sadece arkadaşlarım benim salak olduğumu düşünmesinler diye.
Sei que mais parecia um bêbado na camioneta, mas é só para que os meus amigos não me julguem idiota.
Hiçbir şey, salak. Hain Nigel'mış.
O Nigel é o traidor!
Böyle bir şey yapmasına izin verdiğin için salak sensin.
Tu é que és a parva por deixá-lo fazer!
Cehennem salak şey.
Abrir o dumbo?
On salak şey.
- Dez horas, imbecil.
Salak, pislik şey!
Pedaço de merda estúpido!
Hiçbir şey daha salak birini gelip de almayacağı kadar saçma değildir.
Não há nada que não preste que um grande idiota não compre.
- Şu salak müziğe benzer bir şey söylüyor galiba.
- Aquele verme está a cantar qualquer coisa tipo musica.
Salak olduğum için, hiçbir şey fark etmediğimi mi sanıyorsun?
Pensas que não sinto nada, porque sou estúpida?
Şey, ben salak değilim.
Não sou nenhum idiota.
Salaklığı geçip yeni bir şey oldun. Ölmek isteyen salak.
Passaste de "estúpido" para uma categoria totalmente nova, chamada suicídio, idiota!
Şey, bilirsin, hayır diyor ama zaten sahnelediği salak oyun da neyin nesi?
Não quer deixar, mas quem fez aquela chatice sabe lá o que quer.
Şey, uzun hikaye, tamam? Benim salak arkadaşım Jerry diğer arkadaşım Noreen'in,... anlarsınız, ... kendisine asıldığını söyledi.
É uma longa história, compreende, mas o estúpido do meu amigo Jerry disse a uma outra amiga minha, a Noreen, que ela estava a atirar-se a ele.
- Bu salak bir şey yapamaz.
Aquele tolo não vai fazer nada.
Beni çıldırtan şey ne biliyormusun şu salak topu deliğe sokamıyorsun.
Doido estou eu por a bola não entrar no buraco.
Bir şey değil, salak.
És bem-vindo, estúpido.
Tam bir yıl olmuş ve... ben salak gibi hiçbir şey görememişim.
Há um ano, e eu nunca suspeitei de nada!
Bunlar yapabileceğin en salak iki şey.
São talvez as duas coisas mais estúpidas que se podem fazer.
Kapatabileceğini kim söyledi seni salak, işe yaramaz geçici şey?
Quem te mandou interromper, seu inútil caprichoso!
seyirciler 18
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
şey evet 24
seyredin 30
şeytan mı 26
şey için 42
şey gibi 140
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
şey evet 24
seyredin 30
şeytan mı 26
şey için 42
şey gibi 140
şeyy 181
şey ben 70
şeye benziyor 18
şey mi 23
şey efendim 19
seyir subayı 22
seyret şimdi 29
salak 774
salaklar 109
salak herif 107
şey ben 70
şeye benziyor 18
şey mi 23
şey efendim 19
seyir subayı 22
seyret şimdi 29
salak 774
salaklar 109
salak herif 107