Sey traduction Portugais
663,319 traduction parallèle
Hayatımdaki en üzücü şey de erken müdahale edilseydi ne olurdu diye merak etmek oldu.
A maior tristeza da minha vida é pensar como seria se a intervenção tivesse sido mais precoce.
Kesin olan bir şey var.
Uma coisa é certa.
Bu ejderha paradoksu dediğimiz bir şey.
Isso é algo que gostamos chamar de paradoxo do dragão.
Yeti diye bir şey yok.
O ieti não existe.
Verebileceğiniz başka bir şey var mı?
Há mais alguma coisa que possa dar-me?
Yapacağımız ilk şey bölgeyi kadranlara bölmek.
A primeira coisa que faremos é dividir a área em quadrantes.
Davranış bir şey diyor, kanıtlar başka şey.
O comportamento diz uma coisa, as evidências dizem outra.
Bu kırmızı monttan başka bir şey yok muydu?
Não tinhas mesmo mais nada além deste casaco vermelho?
- Korkacak bir şey yok.
Não precisa ficar assustado.
Ama ne yaparsam yapayım hiçbir şey iyiye gitmiyor.
Mas faça o que eu fizer, nada fica melhor.
Parçası olduğun şey insanlık dışı.
Você faz parte de algo desumano.
Yeni bir şey söyle.
- Qual é a novidade?
Jiya'yı oradan çıkarmak pek kolay olmadı ama her şey yolunda.
- Não foi fácil tirar a Jiya de lá, - mas não, não te preocupes.
Ethan Cahill, demek istediğim... gerçekten sana ne olacağını tam olarak bilmiyorum, ama ne olursa olsun büyük ihtimalle iyi bir şey olmayacak.
Bem, sinceramente, não sei o que te vai acontecer. Mas seja o que for, não deve ser bom.
Senden hiçbir şey istemiyorum.
- Não quero nada de ti.
Hiçbir şey istemiyor musun?
- Não queres nada de mim?
Komik bir şey mi var?
Disse alguma piada?
Benjamin Cahill hakkında öğrenmek istediğin her şey.
Tudo o que sempre quis saber sobre o Benjamin Cahill.
Bunda yanlış bir şey yok Ethan.
- Não há nada de errado consigo, Ethan.
- Hayır Rufus, her şey yolunda.
- Não, Rufus, está tudo bem.
Her şey yolunda.
- Está tudo bem.
Lucy, telefonda şaka yapmıyormuşsun. Tüm bu şeylere de bir bak. Neredeyse ihtiyacımız olan her şey var.
Lucy, não estavas a brincar.
Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
Tudo o que disser pode e será usado contra si em tribunal.
Her şey kitabına uygun ilerleyecek.
Será tudo feito de acordo com a lei.
Her şey için teşekkürler.
Obrigada por tudo.
Önce yapmam gereken bir şey var.
Tenho de fazer uma coisa primeiro.
- Sana bir şey anlatmam gerek.
- Tenho de te contar uma coisa.
Sana hiçbir şey sormadım.
Não te perguntei nada.
Evet ama sonra bazılarımız değişimin kokuşmuş bir şey olduğunu anladı.
Sim, mas depois alguns de nós perceberam que a mudança era uma treta.
İyi değişim diye bir şey vardır.
Existem mudanças boas.
Bense... Adı zımbaya kazınmış adam, hiçbir şey bilmiyorum.
E eu, o tipo que tem um agrafador com um monograma, não sei nada.
Bildiğin bir şey var.
Sabes uma coisa.
Sığınak iyi bir şey olabilir.
Talvez um bunker possa ser bom.
Kimmy, bir şey rica edeceğim.
Kimmy, fazes-me um favor?
İnsanlar güzel bir şey görünce gülümser.
As pessoas sorriem quando veem algo bonito.
Merak etme, her şey değişmiyor.
Não te preocupes, nem tudo está a mudar.
Dinle, sana sormak istediğim bir şey var.
Ouve, há uma coisa que te queria perguntar.
Felaket bir şey.
É uma seca.
Bu şey parmak izi istiyor.
Bem, esta coisa agora quer a impressão digital?
- şey yaptı, nasıl derim?
quando estávamos "sabes onde"?
Bay Goodman, canlı birinin diyeceği bir şey söyleyin.
Sr. Goodman, diga qualquer coisa que só uma pessoa viva diria.
Bunlar benim en az sevdiğim üç şey.
São três das coisas de que menos gosto.
Hiçbir şey söylemeden evden gittiğinden beri çok mutluyum!
Estou muito mais feliz, desde que te foste embora sem avisar.
Paige seksle ilgili hiçbir şey demedi.
A Paige não falou em sexo.
Başka bir şey var mı?
Quer mais alguma coisa?
Kış Partisi çocuklarımızın tüm sene dört gözle beklediği, tüm lise hayatlarını etkileyecek bir şey.
O Baile de Inverno é algo pelo qual os nossos filhos anseiam em toda a carreira escolar.
Bu bence üzücü bir şey.
É triste.
Bana artık hiçbir şey anlatmıyorsun.
Já não me contas nada.
Tamam ben de istiyorum. 10 dolara bahse varım ki o şey dönmeyi bırakmadan önce ilgimi çekmeyecek
Aposto US $ 10 que perco o interesse antes que a coisa pare de girar.
Evet, burada olan şey de beyin hasarı belirtisi zaten.
É o que está a acontecer aqui. Indicações de danos cerebrais.
Tanrım, o şey daha ne kadar dönecek ya?
Meu Deus, quanto tempo é que está coisa gira?