English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Soğuk savaş

Soğuk savaş traduction Portugais

524 traduction parallèle
Yoksa soğuk savaş ısındı mı?
- A Guerra Fria explodiu?
Bakın bayım, soğuk savaşın kazananı hiç olmamıştır.
Ninguém ganha uma guerra fria.
- Soğuk savaş bu şekilde bitirilebilir.
- Um modo de acabar com a guerra-fria.
Vandamm gibilerini alt etmek için tek bildiğiniz... kızlardan onlarla yatmalarını, yanlarında gitmelerini... geri dönmemelerini istemekse... belki birkaç soğuk savaşı kaybetmeyi öğrenmelisiniz.
Se não consegue caçar os Vandamms deste mundo sem pedir a raparigas para irem para a cama e voem com eles e provavelmente nunca mais regressarem talvez deve-se aprender como perder algumas guerras frias.
Bugünlerde Soğuk Savaş'tan sıkça konuşuluyor.
Hoje em dia, ouvimos falar muito da Guerra Fria.
Bir soğuk savaş.
É uma guerra fria.
İstanbul'daki soğuk savaş uzun süre soğuk kalmayacak.
A Guerra Fria em Istambul não continua fria muito mais tempo.
Soğuk savaş olsun, olmasın, biz de dolaşabiliriz.
Com Guerra Fria ou sem Guerra Fria, e nós também.
Aynı zamanda Soğuk Savaş'ı kızıştırmak isteyen siyasi örgütün de başı.
Ele chefia a facção política que deseja esquentar a Guerra Fria.
Amerikalılar ve Ruslar arasındaki bu Soğuk Savaş'a katılmamalısın.
Não devias envolver-te nesta Guerra Fria entre os americanos e os russos.
KGB, soğuk savaş, özel kuvvetler, yeter artık, kafi!
A KGB, guerras frias, soldados invisíveis, Chega, chega!
Her Zaman Kar Edemez, Bu Bir Soğuk Savaş ve Ne İçin?
Ninguém venceu. É uma guerra fria. - E para quê?
Govorshin bizi tekrar soğuk savaş günlerine dönmemize sebep olacak.
Govorshin forçar-nos-ia a voltar à Guerra Fria.
Soğuk savaş devam ediyor.
A guerra fria continua.
Onlar Soğuk Savaş ve penguenlar bağlantılı sanıyor.
Pensam que a Guerra Fria tem a ver com pinguins.
Kennedy Soğuk Savaşı bitirmek istedi.
Kennedy queria acabar com a Guerra Fria no 2º mandato.
Başkan Kennedy, devletimizin üst düzeyinde planlanan... Pentagon ve ClA'nın gizli operasyon merkezlerindeki... fanatik ve disiplinli soğuk savaş uzmanlarınca uygulanan... büyük bir komploya kurban gitmiştir.
O Presidente Kennedy morreu às mãos duma conspiração pensada nas mais altas esferas do governo e realizada por fanáticos e disciplinados soldados da Guerra Fria, membros das operações clandestinas do Pentágono e da CIA.
Onun kayboluşu Ulusal Güvenlik sınırlarını öylesine aşıyor ki, soğuk savaş bile bunun yanında önemsiz kalır.
O seu desaparecimento tem implicações que vão tão além da segurança nacional que a Guerra Fria parecerá uma constipação.
Senatörün demek istediği, Soğuk savaş bittiğine göre Amerika'ya yeni bir düşman lazım.
Ele está a tentar dizer que a América agora está à procura de um novo inimigo. Como a guerra fria acabou, precisa de um império satânico que substitua os russos.
1950'lerin ortasında, soğuk savaşın en ateşli zamanlarında,... Rusların genlerle oynadığı duyumunu aldık.
Nos anos 50, durante o auge da Guerra Fria, tivemos informações que os Russos estavam a brincar com eugenia.
Soğuk Savaş sırasında, onun görevi,... düşen ABD uçaklarının teknolojilerinin Sovyetlerin eline geçmesini engellemekti.
Recuperação? Durante a Guerra Fria, o seu trabalho era impedir que os aviões que caíam fossem parar às mãos dos soviéticos.
1950'lerin ortasında, soğuk savaşın en ateşli zamanlarında,... Rusların genlerle oynadığı duyumunu aldık.
No início dos anos 50 soubemos que os russos andavam a brincar com a eugenia.
Lütfen bize, soğuk savaş dönemini artık bitirmeyi ne kadar çok istediğimizi göstermemiz için bir şans tanıyın.
Pedimo-vos que nos concedam a oportunidade... de mostrar como somos sinceros no propósito de por um ponto final... na guerra fria também.
Soğuk savaş sona ermek üzere.
A guerra fria está prestes a terminar.
Soğuk savaş gibi.
Tem sido uma guerra fria.
Soğuk savaş bitti.
A guerra fria acabou.
Pamuk ipliğine bağlı müttefik birliği sona ermişti. Soğuk Savaş başlamak üzereydi.
A frágil unidade dos Aliados tinha chegado ao fim... e a Guerra Fria estava prestes a começar.
Soğuk Savaş nedeniyle güç ve parasal anlamda zararda olan CIA'in eski düşmanını tekrar istemeyeceğini mi sandın?
Não acredita que a CIA, ameaçada por uma perda de poder desde o colapso da Guerra Fria, tentasse trazer o velho inimigo de volta?
1947'deki Roswell kazasından sonra,... Soğuk Savaş'ın eşiğindeyken,... USA, Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti, İngiltere Almanya ve Fransa'nın da katıldığı çok gizli bir toplantı düzenlendi.
Depois do incidente em Roswell em 1947, mesmo à beira da Guerra Fria houve uma conferência ultra-secreta, frequentada pelos E.U.A., União Soviética, República Popular da China, Grã-Bretanha, as duas Alemanhas, França...
Hacker fabrikasının kapanmasından sonra 10.000 çalışan soğuk savaşın bitmesinden sonra işten çıkarıImıştı.
Com o fecho da fábrica, 10.000 pessoas ficaram sem emprego.
Bu serserilerin tekrar soğuk savaş durumuna geçmesini istiyorum.
Encarregue-se que os russos voltem a iniciar a Guerra Fria.
Sizler ABD'nin soğuk savaşı kazanmasını sağlayan gücü veren kişilersiniz.
Vocês deram-nos o poder para que o nosso país ganhasse a Guerra Fria.
Eğer soğuk savaş boyunca bir gün harcanan parayı elimizde tutabilseydik çocuklarımızı muhtemelen 1 sene boyunca okula gönderebilirdik.
Se pudéssemos recuperar o que gastámos num só dia da Guerra Fria... daria para mandar as crianças para a escola durante um ano.
Sayın Başkan istediğiniz şey gerçekten bu mu? Yoksa en sıradan Amerikalı'nın dünyanın sonraki reklamdan önce sona ereceğinden korkması yüzünden dünyada 50 yıIdır süren soğuk savaşın getirdiği zenginliği mi istiyorsunuz acaba?
Sr. Presidente, prefere outro episódio desses 50 anos de prosperidade e Guerra Fria porque Juan Pérez está cagado de medo de que o mundo se acabe antes da próxima propaganda.
O şerifi aradaki soğuk savaşı sıcak bir çatışmaya çevirmeden önce oradan uzaklaştırmamız gerekiyor.
Devemos trazer esse Xerife imediatamente antes que provoque uma guerra real em vez da guerra fria que queríamos.
İster Vahşi Batı'da geçsin, ister Soğuk Savaş Amerikası'nda imgelerinden şiddet ve cinsel enerji fışkırıyordu.
Nesta cena ele, sem o saber, rouba um microfilme que agentes comunistas tentam fazer sair do país.
Bir yazar, yönetmen ve yapımcı olarak Samuel Fuller'ın çalışmaları Soğuk Savaş dönemindeki Amerikan kayıtsızlığına karşı güçlü bir panzehirdi.
Não saquei o filme e não podem provar nada.
Rusya'yla girdiğimiz Soğuk Savaş'ın zirveye çıktığı o yıllarda bir Amerikalının bunu söylemesine karşıydı.
" É a personagem que está a falar e está-se nas tintas para a bandeira. Para ele nenhuma bandeira tem valor.
Yatan hastalar Soğuk Savaş'ın ve Güneyli ırkçılığın mahsulleriydiler.
Ku Klux Klan. Diga. Ku Klux Klan.
Clifford Odets ve Ernest Lehman'ın senaryosunda korkunç köşe yazarı ve radyocu bu adam Senatör McCarthy Soğuk Savaş döneminde ne ise, o da iş hayatında oydu.
A sua táctica de medo e intimidação tornava-o uma instituição nacional, mas o seu mundo impiedoso soçobrava num ocaso moral.
Soğuk Savaş bitiyordu.
A Guerra Fria estava a acabar.
Eski güzel Soğuk Savaş döneminde,... Ruslar hareketlerini neyle sonuçlanacağı bilerek yaparlardı.
Nos bons velhos dias da Guerra Fria, podíamos contar que os russos fariam o que fosse apenas de acordo com os seus interesses.
İTTİFAK VE N.E.B. ARASINDAKİ BU ÇATIŞMA, DÜNYA ÜZERİNDE YENİ BİR SOĞUK SAVAŞIN TETİKLEYİCİSİ OLMUŞTU. AMA SIRIUS 6B'DE SAVAŞ BAŞLAR BAŞLAMAZ BİTMİŞTİ.
Este conflito gerou uma nova guerra fria na Terra, mas até agora a luta está confinada a Sirius 6B.
Ben — Rocky Dağları'nın tepesindeyken savaş çok soğuk geliyor, ciddiye alan kimse yok insanların yarısı, diğer yarısını öldürmek istiyor ama... dağların arasında çam ormanlarının içinde... insanın bakışı değişebiliyor.
Aqui nas Montanhas Rochosas, a guerra parece tão remota, que não a conseguimos levar a sério. É claro que sabemos que metade da humanidade está a tentar aniquilar a outra metade mas... aqui entre as montanhas e as florestas de espruce, vemo-la em perspectiva ; por isso não parece muito importante.
Savaş cehennemdir Bay Thornhill, soğuk bile olsa.
A guerra é um inferno, Mr. Thornhill, mesmo quando é fria.
İlk 14 gün içinde taburumda bulunan 900 askerden 200'ü, soğuk nedeniyle savaş dışı kalmıştı.
Dos 900 homens do meu batalhão, 200 morreram, devido ao frio, nos primeiros 14 dias.
Soğuk bira, sıcak yemek, ve Rock'n Roll ve bütün bu lüks olduğu sürece savaş boyunca sadece iktidarsızlığı elde edeceğiz.
Desde que cerveja fresca, comida quente, rock and roll, e outras comodidades sigam as normas esperadas, a nossa conduta de guerra só ganhará impotência.
Ruslarla Amerika arasindaki rehine krizi ve soguk savas denen olay tüm dünyayi endiselendiriyordu.
Nessa altura, os EUA e a União Soviética mantinham o planeta inteiro numa perpétua crise de reféns, a chamada Guerra Fria.
Soguk Savas sona erdi, bilimin daha da çok ilerlemesinin yolu açildi.
A Guerra Fria pertence à História, e a Ciência avançou a grandes passos.
Bu artık savaş değil. Bu soğuk kanlı bir cinayet.
Isto já não é uma guerra, mas sim um assassínio cruel.
Savaşın soğuk yüzünü daha önce de gördüm, bayım ama kadın ve çocuklara yönelik bir savaşı ilk defa görüyorum ve sizin bu aldırmazlığınız hepsinden beter.
- Não, não vou! Já vi o rosto da guerra antes... mas nunca vi a guerra a ser feita contra mulheres e crianças. Isso é tão cruel quanto sua indiferença.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]