English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ç ] / Çok yakışıklıydı

Çok yakışıklıydı traduction Portugais

109 traduction parallèle
O da çok yakışıklıydı ve dans ettiğimizde...
E ele era tão bonito e quando dançámos...
- Çok yakışıklıydı!
Era lindo.
O zamanlar çok yakışıklıydınız.
Sabia que você era muito arrumado.
Çok yakışıklıydın.
Como eras bonito!
Andy gerçekten çok yakışıklıydı, değil mi?
O Andy era mesmo jeitoso, não?
Futbolcuydu ve onu sahada koşarken izlerken... kalbimin duracağını sandım, çünkü çok yakışıklıydı!
Era jogador de futebol. Eu lhe olhava enquanto corria pelo campo. Pensava que me ia parar o coração porque era um adonis.
O zamanlar çok yakışıklıydın.
Eras mesmo bonito.
Çok yakışıklıydı.
Era belo.
Çok yakışıklıydı.
- Ele fica tão giro quando sabe tudo.
Yahudi Scott Baio gibi göz çok yakışıklıydı.
Ele era tão jeitoso, como um Scott Baio judeu.
Çok yakışıklıydı.
Eu tinha coisas tão bonitas.
Ah, çok yakışıklıydı.
Era tão giro!
Yunanlıydı ve çok yakışıklıydı.
Era grego e bonito.
Garson çok yakışıklıydı.
O empregado era bonito de morrer.
Çok yakışıklıydı.
Era muito atraente.
Tanrım, gerçekten çok yakışıklıydı.
Era um bom pedaço.
Liseden erkek arkadaşımdı ve futbol takımının kaptanıydı, çok yakışıklıydı.
Era meu namorado de liceu, capitão da equipa de football, muito giro.
Çok yakışıklıydı. Camın karşısında oturmuş, bana gülümsüyordu.
E ele estava tão jeitoso, sentado à janela, a sorrir para mim.
Bulabildikleri en iyi resmi bu muymuş? Çok yakışıklıydı.
É a melhor foto que arranjaram?
Çok yakışıklıydın.
Estavas demais!
Linda seni Charlie Rose'da gördüğünden beri benim peşimde, o gün çok yakışıklıydın ve seni tanıdığımı bir şekilde öğrenmiş.
A Linda não me larga desde que te viu no Charlie Rose, onde apareceste muito sereno, e descobriu que eu te conhecia.
Çok yakışıklıydı.
Ele era muito atraente.
Patrick çok yakışıklıydı.
O Patrick era tão legal.
Bugün olmayabilirim ama dün gece çok yakışıklıydım.
Não sou hoje. Ontem à noite, estava bonito com a camisa encarnada.
Çok yakışıklıydı ve çok iyi bir hırsızdı.
Ele era atraente, e um bom criminoso.
Ve de çok ama çok yakışıklıydı.
Ele era muito, muito, lindo.
Çok yakışıklıydı, bilirsiniz.
É tão galante.
Çok yakışıklıydı.
Tão lindo.
Evet, çok yakışıklıydı.
Sim. Era lindo.
-... kilisede çok yakışıklıydı.
... ele estava tão bonito naquela igreja.
Çok yakışıklıydı, ama kasvetli bir yanı da vardı.
Ele tinha uma boa aparência, mas havia algo nele que era obscuro.
Çok yakışıklıydı.
Ele era deslumbrante.
Bu tür riskleri almayı hep severdi ve baban da çok yakışıklıydı.
Fazia sempre loucuras assim... e o teu pai era bem bonito.
Çok yakışıklıydı kızım ya!
Ele era giro.
Çok yakışıklıydı.
Era tão bonito.
- Oha falan oldum. Çok yakışıklıydı.
- e, meu Deus, ele estava tão giro.
- Çünkü orada çalışan çocuklar çok yakışıklıydı.
Porque o rapaz, que trabalha lá é extremamente bom.
Biliyorum ; ama n'apıyım çok yakışıklıydı.
Eu sei, mas ele era tão bonito.
- Gerçekten çok yakışıklıydı. - Kim?
Ele era sem dúvida bem parecido.
- Çok genç ve yakışıklıydı.
- Era jovem e bonito.
Çok da yakışıklıydım.
- $ 33 mil. E até estava com bom aspecto.
Çok yakışıklı bir adamdı, bir Casanova'ydı, gerçekten.
Era um homem muito bonito. Um casanova.
- Yakışıklı mıydı? - Hem de çok.
Era giro?
Tyrone Power, çok daha yakışıklıydı.
O Tyrone Power é muito mais bonito.
Aidan mıydı? Daha mı yakışıklı olmuş yoksa ben çok uzun zamandır mı bir kadınlayım?
- Está mais giro ou andei tempo a mais com uma mulher?
Yakışıklıydı. Ama çok sıkıcıydı.
Ele era giro, mas era muito chato.
Hemen yanımda biri oturuyordu 40 yaşlarındaydı... yakışıklıydı. Pek çok kez duygulanıp.... ağladı.
Sentado ao meu lado estava um homem quarentão, bonito, que chorou várias vezes, com a emoção.
- Çok da yakışıklıydı.
- E ele era muito atraente.
Hakkın var ama, herif de çok yakışı klıydı.
Mas por uma boa razão. O gajo era giro.
Çok da yakışıklıydı
Que beleza que ele era
O adamdan çok daha yakışıklıydı.
Ele devia ser muito mais bonito do que aquele tipo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]