Başaramadık traduction Russe
208 traduction parallèle
Ne kadar uğraşsak da çalıştırmayı başaramadık.
но видеорекордер не подлежит ремонту.
- Girmeyi başaramadık efendim.
Мы не смогли войти, сэр.
Yapay gezegenle temas kurmayı başaramadık.
Мы не смогли связаться с планетоидом.
Telsiz bağlantısı kurmak istedik, ama uzay aracı ile bağlantı kurmayı başaramadık.
Попытки установить радиосвязь с экипажем оказались безуспешными. Корабль приземлился с отклонением.
Başaramadık.
дем тгм сбгсале.
Denedik, ama başaramadık.
Мы старались, как могли, но не получилось.
Başaramadık.
У нас не получилось.
Başka bir deyişle, binlerce yıllık çabaya rağmen, Hâlâ tam anlamıyla sevecen bir Tanrı imajı oluşturmayı başaramadık.
Иными словами, несмотря тысячелетия усилий, нам пока не удалось создать... по-настоящему любящий образ Божий.
Onu durdurmaya çalıştık ama başaramadık.
Мы пытались остановить этого пацана, но он вел себя, как сумасшедший.
Şu an gördüğünüz gibi takmayı başaramadık.
- Мы не смогли этого сделать.
Önlemek için bir yol bulmayı başaramadık.
Мы пока не нашли способ ограничить ее распространение.
Ama kimyasal formülü bulmayı başaramadık.
Мь не могли вьвести химическую формулу.
Sizin o küçük grubunuzu yok etmeyi başaramadık bir türlü.
Нам так и не удалось устранить эту вашу небольшую группу.
Sakin olun. Daha başaramadık, ama çok yaklaştık.
Но еще рано радоваться, ребята.
Yerini belirlemeyi daha başaramadık ama varolduğuna dair inkar edilemez kanıtlar var.
Но есть масса свидетельств, что она действительно существует.
Başaramadık.
Безуспешно.
Ona bir aspirin bile vermeyi başaramadık.
Мы не могли заставить его даже сожрать этот сраный аспирин.
Henüz karşılıklı iletişim kurmayı başaramadık ama sinyalin Rutharian sektöründen bir yerden geldiğini tespit ettik.
Мы пока не смогли установить двустороннюю связь, но определили, что сигнал исходит откуда-то из сектора Рутариан.
SG-1'i kurtarmayı başaramadık, bir de düşman kazanmayalım.
Мы не сможем вызволить SG-1, а просто наживем себе нового врага.
- Üzgünüm başaramadık.
- Извините, мы облажались.
Zaman dilimin kesin olarak daraltabilmeyi başaramadık, ama görünüşe göre, gemide 30 ile 40 hafta arası bulunan hiçbir şeyde bağışıklık yok.
Нет возможности обозначить временные рамки более точно, но похоже на то, что всё, что мы принесли на борт за последние 30-40 недель имеет иммунитет.
İkimiz de başaramadık.
И обоим зто не удается.
Başaramadık.
Мы проиграли.
Onu evden çıkartmayı hiç başaramadık. Birkaç kez kapıya kadar getirdik ama, yok, çıkmadı.
Мы так и не смогли заставить его войти, пару раз мы даже дошли до входной двери, но внутрь - ни за что.
- Aleti almayı başaramadık efendim.
- Нам не удалось заполучить устройство, Сэр.
- Başaramadık.
- Мы всё провалили.
Ardena'ya ulaşmayı başaramadık.
Мы были не в состоянии достигнуть Ардины.
Buraya gelmeyi başaramadık ve şimdi de meteliksiziz!
Мы добрались сюда, а денег нет.
Yüksek basıncı sağlamayı başaramadık fakat yüksek kan akışı sağladık.
Нам не удалось поднять давление... но удалось увеличить кровопоток.
- Açmayı başaramadık.
- Не знаю, мы не смогли открыть это.
Aile de sarsıntı varsa, belki de bizim hatamızdandır. Başaramadık, Yaël. Başaramadık.
Если фундамент дома оказался не прочным, мы в этом виноваты.
Hayır, özür dilerim. Biz başaramadık. Birbirimize verdiğimiz sözü tutamadık.
Простите, мы не выполнили условия договоров.
Biz başaramadık demektir.
Это будет наш провал.
BalıkçıIık Ve AvcıIık Şubesi yetkilileri hayvanı aradıklarını, ama henüz bulmayı başaramadıklarını bildirdiler.
В связи с этим были вызваны работники департамента рыболовства и охоты, однако им пока не удалось поймать животное.
Başaramadık.
У нас не было шансов.
Başardık veya başaramadık, sonuçta sözümüzde durduk!
~ это ты. ~ я сделал свою часть работы.
Sergilediğiniz boşboğazlık, akıl yoksulluğu vermem istenen dersi çoğunuza öğretmeyi başaramadığımı gösterdi.
показывают, что я не смог многим из вас преподать урок, которому меня поставили учить.
- Başaramadık mı?
Мы проиграли.
Ama başaramadık! Olmuyor!
Мы уже не один месяц пытаемся заставить её улыбнуться.
Bu inanılmaz bir şekilde, Arthur'un Islington'da, güzel yemekler yediği, güzel içkiler içtiği, iyi arkadaşlar edindiği, ve beraber çıkmayı başaramadığı güzel bir kızla tanıştığı bir partinin ev sahibinin telefon numarasıdır,
Ёто число, к удивлению, € вл € лось также номером телефона одной квартирки в јйлингтоне, где јртур однажды побывал на при € тнейшей вечеринке, где он ел при € тнейшую еду, пил при € тнейшие напитки со своими при € тнейшими друзь € ми и встретил прекрасную девушку, с которой так и не смог пообщатьс €.
Sonra biraz küstahlaşarak şu kız ve bu kız başaramadı dedi bana.
Он очень мною гордился. Он рассказывал, как у того-то дочь не сдала, у того-то не поступила...
" Ne yazık ki düzeltmeyi başaramadım...
" сожалению, это оказалось невозможно...
Dediğim gibi... daha başaramadık ama... kesinlikle başaracağız.
Конечно, не радуйтесь раньше времени, но ваша работа, ваши жертвы стоят этого. И как я сказал, мы еще не достигли цели, но мы уже близко.
Senatör Crosby henüz iletişim ambargosunu kaldırmayı başaramadı bu yüzden Stephen en kısa sürede sinyal karıştırıcıların menzilinden çıkmalı.
Сенатор Кросби пока еще не смогла выключить постановщики помех поэтому Стивену нужно как можно быстрее выйти за радиус их действия.
Lisede tek bir kızla bile çıkmayı başaramadın, değil mi?
У тебя вообще не было подружки в старшей школе, не так ли?
Bu kız sizin bulmayı bile başaramadığınız bir yaratığı yakalamak için hayatını tehlikeye attı.
Эта девочка рисковала жизнью, пытаясь поймать зверя которого ты был не в состоянии найти.
ve bir kısmı bunu büyük ekrana taşımayı başardı... ama diğerleri, bir çok diğerler - nasıl söylesem - başaramadı.
Некоторые из них теперь воплощены на большом экране, но остальные- - большинство из них- - как бы сказать повежливей- - нет.
sahip olduğumuzdan daha çok tecrübemiz varmış gibi davranmayı başaramadık.
Мы не могли делать вид, что у нас больше опыта, чем у нас было.
Ben seni öldürmeyi başaramadım belki, ama kız kardeşim başaracak.
Мне не удалось убить тебя, но это сделает моя сестра!
Ne yazık ki başaramadı.
она терпит неудачу.
Notlarınızı yükseltmek için yeterince sıkı çalışmadınız. Ve başaramadınız.
Не рвал задницу ради оценок.
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başarmışsın 17
başaracak 37
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başarmışsın 17
başaracak 37