English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ E ] / Elinde değil

Elinde değil traduction Russe

395 traduction parallèle
James, ona zarar verme. Onun suçu yok, elinde değil. İnin!
Джем, не убивай его, он не виноват!
- Elinde değil, bu onun hastalığı.
Она ничего не может с собой поделать. Это её маленькая идиосинкразия.
Her şeye hakkım var ve beni yargılamak senin elinde değil.
Не любила я его! Ты говоришь - мое право, но не тебе судить, что мое право, а что не мое.
- Baston sağ elinde değil mi?
- И трость уже в правой руке.
Onu vuran görevli bıcağın Nicola'nın elinde değil de Anna'nın elinde olduğunun farkına varamadı.
Полицейский, который застрелил его не заметил, что нож был не в руке Николя, а в руках Анны.
Elinde değil.
Он не может этому противиться.
Senin görüşün beni ilgilendirmiyor çünkü bütün veriler elinde değil.
Meня нe интepecyeт вaшe мнeниe, тaк кaк вы нe pacпoлaгaeтe фaктaми.
Gazzara artık Federallerin elinde değil.
Больше Газзары у ФБР нет.
Üzülerek belirtmek isterim ki Kâse, Minbarilerin elinde değil. Ziyaretinizden önce varlığından haberdar bile değildik.
Мне очень жаль говорить об этом, но Грааль не попадал на территорию Минбара и, боюсь, мы даже не слышали о факте существования Грааля до вашего визита.
Onun elinde değil ki.
Это не от него зависит.
Senin elinde değil.
- Ты ничего не сможешь сделать.
Beni kurtarmak senin elinde değil Jack.
Не тебе предстоит меня спасать, Джек.
- Evet, ama bu onun elinde değil.
Он не может контролировать себя.
Elinde değil.
Ты ничего не можешь с этим поделать.
Bekle, evrak çantan elinde değil.
Погодите, вы забыли кейс.
Elinde değil.
Неодолимо.
Müvekkilim şu ırmak dansı sayesinde onun suçlu olduğuna inanmanızı sağladı. Üzgünüm. - Bu elinde değil.
Мой клиент уверен, что вы считаете его преступником из-за этих... потоков влаги.
Elinde değil sanki.
Не может сдержаться.
Senin elinde değil.
Теперь это не в твоей власти.
onun elinde olan birşey değil. - Gerçekten elinde değil.
- Простите, он это непроизвольно.
Bu senin elinde değil.
Это решать не тебе.
Onların elinde değil, Lindsey.
Твоя фирма в действии, Линдси.
Klingonluyu kendi insanlarına götürmekti. Artık Klingonlu elinde değil.
Бог знает, что вы напоминаете нам об этот при каждом удобном случае.
Elinde değil, hasta.
- Он не понимает, он болен.
Elinde değil.
Не может.
Elinde değil.
Он не может.
Artık ipler küçük arkadaşımın elinde değil, o yüzden gitsen iyi olacak.
Он лишён права голоса. Иди домой.
Vücudunu evet, ama cansız vücudunu değil. Bunu söylemek istedim. Yerlilerin elinde, hayatta olduğuna inanıyor olamazsınız.
Неужели вы, правда, думаете, что она жива и сейчас в руках дикарей?
Elinde bıçak varken kimse güvende değil.
Никто не в безопасности, когда он держит нож в руке.
Çok farklı türlere ait bilgileri elinde bulunduruyordu, öyle değil mi?
- Она обладает колоссальным количеством информации, не так ли, дорогая?
Bu emir Strafford'un elinde olmasına rağmen bu işte Strafford'un değil kralın parmağı olduğu inancındayım.
Хотя мандат подписан им я вижу в этом не руку Страффорда, а руку короля
Frank senin kocanı ve çocuğunu elinde tutuyor değil mi?
У Фрэнка твой муж и сын, да?
Sen duyur ama henüz değil. Elinde ne var?
Да, ты расскажешь Но не сейчас.
Burnumu sokmak istemem ama, bir ihtimal sağ elinde altı parmağın yok, değil mi?
Не хочу показаться назойливым, но у вас случайно не шесть пальцев на правой руке?
Evet, elinde bunlardan çok fazla var, değil mi?
О, да, у тебя тут их целая куча, я смотрю.
Ama o elinde süpürge, koşturan bir ev hanımından ibaret değil.
Но она не обыкновенная домохозяйка с метлой.
- Ama Lawrence, benimle hiç konuşmuyor elinde değil.
Но Лоуренс не говорит, сможет ли он что-нибудь сделать.
- Kaset burada değil. - Hala elinde olmalı.
- Тут нет плёнки.
Elinde ders kitaplarının Öğretmen Sürümü olmasa hiç te zeki değil..
Она не была бы такой умной без своей книжки.
Elinde bir a357 Magnum ile likör dükkanına dalmak... o adrenalini hissetmek ; katıksız heyecan yaşamak istersin, değil mi?
Когда вбегаешь в магазин с Магнумом 357 в руке, чтоб адреналин бушевал в венах, да?
Bu soytarıların elinde bilim de somut bilim değil.
С этими клоунами точные науки - и не точны вовсе.
Bakın, bu elinde olan bir şey değil. Bu tıbbi bir durum.
Она не может совладать с собой.
- Kontrolün elinde olmasına bayılıyorsun, değil mi?
- Ты любишь всё контролировать, да?
Bir Büyükelçiyi kaçırmak, elinde beyaz bayrak sallayan bir askere ateş etmekten farklı birşey değil.
Похищать Посла, это все равно что стрелять в солдата.., который несет белый флаг, Фернандо.
Senatörün elinde ne olduğu umurumda değil.
Меня не волнует, что у него.
Ve bunu haklı çıkarmak için elinde Tevrat'ın ve bir avuç Yahudi zırvasının olması da umurumda değil.
И мне не важно, что у вас есть какая-то иудейская шумиха, чтобы стоять на своем. Шумиха?
Size güveniyorum çünkü bu haber kariyerinizi etkileyebilir. İkimizin de elinde koz varmış gibi görünüyor olabilir, ama aslında öyle değil.
Вам кажется что вы держите меня за глотку мисс Лернен но это заблуждение.
Tahmin etmek zor değil. Monica elinde sürekli süpürgeyle geziyor.
Ой, прошу тебя, у нее всегда веник в руке.
Sen gerçek değilsin. O silah... Senin elinde bile değil.
Даже пистолет в твоей руке.
Elinde ateş yakmak yeterli değil.
Поджигания рук вполне достаточно.
Tamam o zaman bu Yahudiler bütün medyayı elinde tutar veya tüm bankalara sahipler anlamında değil.
Значит... это не потому, что... в руках у евреев вся пресса или что они владеют всеми банками, а потому, что они сексуально порочны.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]