Yalnız değil traduction Russe
996 traduction parallèle
Tek bir kişi ama yalnız değil.
но самом деле далеко не одинок.
- Yalnız değil miydi?
- Разве с ней был кто-то?
Bu Pulu ve yalnız değil.
Это Пулу, и не один
Yalnız değil. Ayrıca şu anda çocukta değil.
Она не одна, и теперь она не ребенок.
Hep yalnız değil miyim?
Разве я и так не одинока?
Niye, zaten yalnız değil miyim?
Разве я и так не одинока? ".
Yalnız değil onunla olacağım değil mi kaptan?
Нет, что Вы. Неодин. - Я пойду сним.
Kendisi yalnız değil.
Он не один.
Histerik diye adlandırdığımız kadınlar çok yalnız ve mutsuz. O kadınlar bizim için hâlâ bir muamma değil mi?
А та бедняжка, что зовётся истеричкой, - жалкая и неприкаянная - разве больше не загадка для нас?
Ben de öyle Helen, yalnız kendim için değil, senin için de.
Я тоже. И не только ради себя, но и ради тебя.
Ve yalnız, değil mi?
И... одинокая.
Tatlım, bu akşam sinemaya yalnız gideceksin değil mi?
Сладкая, ты сегодня одна в кино?
Bu beni ilk yalnız bırakışınız değil.
Рода тоже уходит. Вам не впервой оставлять меня одну.
Yalnız ayırdığın zaman değil. Yayınladıkların, başkana saldırman.
Дело втом, что ты печатаешь, нападая на президента.
Burada olmanı sakıncalı bulduğumdan değil, ama ne zaman yalnız kalmak isteyeceğimi söyleyemem.
Не то, чтобы я возражала, но никогда не знаешь, когда мне нужно будет уединиться.
Yalnız değil misin?
Она пришла на несколько дней.
Yalnız şu vardı ki güneye değil kuzeye gidiyordu.
Но только не на юг, а на север.
Bir şey değil aslında. Keyfimizi bozuyor yalnız, o kadar.
Но только жаль, что праздник наш расстроен.
Beni yalnız bırakmayacaksınız, değil mi?
- Да, так надо. Ничего не бойтесь.
Öldüğü zaman, çok yalnız kalacaksın, değil mi?
Вам будет одиноко, когда она уйдёт.
Ama yalnız kalmanı da istemez, değil mi?
Но ведь он не хотел бы, чтобы вам было очень одиноко, правда?
- Demokratlara geçmeli. - Maine'de değil, yalnız kalır.
- Может, ему стать демократом?
Kyoko evde kendini yalnız hissediyordur. Anne, o çocuk değil artık.
Мама, она уже не ребёнок.
Yalnız değil.
— Я его не знаю.
Bir annenin çocuğunu doğum gününde yalnız bırakması hiç doğru değil.
Я думаю это неправильно, когда мать уезжает и оставляет своего ребенка
Orada yalnız değil.
Он там не один.
- Ucu yalnız bana değil size de dokunuyor, Lordum. - Haklısın aslında bana daha fazla dokunuyor.
Она относится и к вам, милорд.
Onun aklından geçeni en iyi siz bilirsiniz, efendim. Biz birbirimizin yüzünü tanırız yalnız, kalbini değil. O benimkini bilmez, ben sizinkini ; ben onunkini bilmem, siz benimkini.
Меня не знает он, как я не знаю вас, и вы меня.
Gördüğüm kadarıyla, tamiri gereken yalnız gömleğin değil.
Как по мне, так больше, чем твои рубашки, нуждаешься в починке ты сам.
Bir insan başkasının değil yalnızca sizin konuşmanızı ister.
Это заставляет мужчину желать, чтобы Вы всегда говорили только с ним.
Paris'deki son gecemi, yalnız geçirmemi istemezsin, değil mi?
Вы ведь не хотите, чтобы я провёл свой последний вечер в Париже один?
Yalnız cıvıl cıvıl ve güzel değil, birşeyiyle de eşsiz :
Не только веселый и прекрасный, но в чем-то даже уникальный :
Yalnız o sayede değil.
- Дело не в присяге.
Belki de yalnız ondan değil.
Возможно, это не единственная причина.
Öyle değil. Yalnızca zararsızım.
Что вы, просто я безопасен.
Neden, yalnız değil misin?
Я играю в карты, с отцом.
Doğru değil bu! Ayrılmak zorunda değiliz... yalnız, ilelebet bekleyerek.
Неправда, что нам нужны разлука, одиночество, вечное ожидание.
Ama herhangi birinizin patlayıcıların yerini söyleme cesareti varsa, söz veriyorum, yalnız kendi hayatını değil, arkadaşlarının hayatını da kurtaracak.
Но если кому-то из вас хватит ума и смелости сказать, где взрывчатка, обещаю, что вы не только спасете жизнь себе, но и жизни своих товарищей.
Yalnız Rupert tek değil.
Но Руперт не один такой.
Onu yalnız bırakmayı hiç sevmiyorum ama çocukluğundaki kadar değil.
Не люблю оставлять его одного... Но уже не так волнуюсь, как раньше.
- Sen yalnız olmak iyi değil diyordun.
- Говорили в одиночестве плохо.
Yalnız yaşayamayacağım doğru değil.
Неправда, что я не могу жить одна.
Ama yalnız biri senin. Doğru değil.
- Но лишь один из них твой сын.
Yalnız döndüğüm için benden nefret ediyorsun değil mi?
Ты ненавидишь меня за то, что я вернулся один.
Ama artık yalnız değil.
Но теперь он не одинок.
Paraşütçülerin yalnız başarıları hakkında değil onlara kullanmaları söylenen metodlar hakkında da çok şey konuşuluyor.
Было много разговоров не только вокруг успеха десантников, но и методов, которые им приказали применять.
Yalnız kalamamanız benim suçum değil.
Кто же от этого гарантирован?
Kiminle çalışacağımı söyleme bana, yalnız bu işte değil, başka işte de.
Не диктуйте мне с кем работать.
Bizi yalnızca işe yaramaz değil, ayrıca rahatsız edici bulmaya başlayacak.
Вскоре мы не просто станем ему бесполезны, мы станем ему помехой.
Yalnız o değil, hepimiz hayallerimizin kadınını arıyoruz.
Он обосновался здесь. Мы все ищем наши женские идеалы.
Ben değil. Tüm bu süre içinde senden yalnız bir kere haber aldım.
За все эти годы ты связался со мной только раз.
yalnız değilsin 86
yalnız değilim 65
yalnız değilsiniz 18
yalnız değiliz 23
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
yalnız değilim 65
yalnız değilsiniz 18
yalnız değiliz 23
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77