Ag tradutor Turco
47,968 parallel translation
He always seemed like he was about to collapse from the weight of one too many of Glen's bags.
Glen'in yükünün ağırlığı altında yıkılmak üzereymiş gibi görünürdü hep.
It means, my dear Superintendent, that I do not have the slightest intention of spending the evening watching a roomful of army officers and their overdressed women guzzling champagne and, between mouthfuls of smoked salmon, telling me the best place to buy Staffordshire china.
Şu anlama geliyor, saygıdeğer Başkomiserim akşamımı, lıkır lıkır şampanya içen ve yanında ağız dolusu füme somon yiyen ve bana en iyi Staffordshire çinisini nereden alabileceğimi söyleyen oda dolusu ordu subayını ve aşırı süslenmiş eşlerini gözetleyerek geçirme gibi bir niyetim yok.
It's a mainly- - It's, of course, a mainly white business, all the company owners and the agents, and they all are secretly racist.
Tabii ki, ağırlıklı olarak sektöre beyazlar hâkim, firma sahipleri, ajanslar, içten içe ırkçılar.
Look, if it's too much, you can just drink your drink... and live with the fact that you're afraid.
Bak eğer çok ağır geldiyse, içkini içebilirsin. Ve korktuğun gerçeğiyle yaşamaya devam edersin.
Mrs. Adler, in your earlier testimony, here today... you've painted a pretty dim picture of your own son. Don't you think?
Bayan Adler, bugünkü beyanatınızda kendi oğlunuz hakkında oldukça ağır ifadeler kullandınız.
We can take it slow.
Ağırdan alabiliriz.
All right, everybody, welcome to Speedbird Airlines, great to have you aboard.
Pekâlâ millet, Speedbird Hava Yolları'na hoş geldiniz. Sizi ağırlamaktan memnuniyet duyarız.
I think we just need to... To take it slow.
Sanırım biraz ağırdan almamız gerekiyor.
Gosh, big mouth once,
Tanrım, büyük ağız bir kere
Witnesses said that heavy vehicle,
Şahitler, ağır taşıtın, dedi
In the last news reported that heavy vehicles Military
Son haberlerde ağır araçların bulunduğu Askeri
You being so fucking intense.
Ağır konuşuyorsun be.
- This thing can wipe out.. An entire electrical grid in a major city.
- Bu bir büyükşehirdeki tüm elektrik ağını çökertebilir.
It means you'll be with the big boys... and they will test you, whether you like it or not.
Bu da demek oluyor ki ağır toplarla birlikte olacaksın. Hoşuna gitse de gitmese de seni deneyeceklerdir.
Yeah, well, it cost you a year of good time on top of the new sentences and put you with the heavy hitters, so...
Pekala, bu sana halihazırda cezalarının üstüne bir yıla mal oldu. Ayrıca seni ağır topların yanına koydu.
He just sent word to me about a heavy shipment of guns a youngster smuggled back from Afghanistan.
Az önce bana Afganistan'dan bir gemi dolusu ağır silah kaçıran genç birinden söz etti.
Gallo : Simmer down, Mike Tyson.
Ağır ol Mike Tyson.
I lost a lot of this weight right away.
Bu ağırlığımı hemen kaybettim.
From the density of the mirror,
Aynanın yoğunluğundan kısa süre içinde ağır dozlarla verildiğini söyleyebilirim.
I would say heavy doses over a short period.
Kısa süre içinde ağır dozlarla verildiğini söyleyebilirim.
As part of a thriving illicit network. It was done for personal profit.
Gelişen illegal bir ağın parçası olarak şahsi kâr için yapıldı.
They must be treated as errors of the greatest consequence.
Onları, ağır sonuçları olan hatalar olarak ele almak gerekir.
He doesn't have the constitution for the hard stuff anymore.
Ağır şeyleri bünyesi kaldırmıyor.
That long line of men, that slow shuffle there, that's the slow shuffle towards freedom.
Bu uzun kuyruk, ağır ağır ilerleyen bu sıra, özgürlüğe doğru ağır ağır ilerlediğimizi gösteriyor.
You know if you guess the weight of your yogurt, it's on the house.
Eğer aldığınız yoğurdun ağırlığını tahmin ederseniz bedava.
Okay, it's difficult for Madeline to see you at every school function so involved when you weren't there for Abigail.
Abigail için yanında olmamışken her okul aktivitesinde seni bu kadar ilgili şekilde görmek ona hala ağır geliyor.
I don't waste my best lines on small-time crooks.
En ağır hakaretlerimi küçük çaplı sahtekarlara harcamam.
Not like I hurt her.
Anneme çok daha ağırlarını yaptım.
Well, you've called me worse.
Sen bana daha ağırlarını söyledin.
You won't be able to lift it.
Kaldıramazsınız ağır.
I found a keylogger hidden on our security network. That records every keystroke, log-in, password...
Güvenlik ağımızda gizlenmiş bir tuş kaydedici buldum her klavye hareketini, hesap girişini ve şifresini kaydediyor...
But running off like he did is a blood crime,
Ama onun yaptığı gibi kaçmak ağır bir suç,
Running off is a blood crime.
Kaçmak ağır bir suç.
Her reaction... was more significant than I'd anticipated.
Tepkisi beklediğimden daha ağır oldu.
- Slow down a little bit.
- Biraz ağır ol.
Or when Russia declared war on the empire and began a massive invasion from the east.
Yada Rusyanın savaş ilan edip Doğudan ağır bir işgale başlaması.
I have severe combined immunodeficiency.
Ağır kombine immün yetmezliğim var.
It's called severe combined immunodeficiency.
Ağır kombine immün yetmezliği deniyor.
If you had that kind of severe immunodeficiency, you probably would have suffered more than myocarditis.
O türden ağır bir immün yetmezliğin olsaydı, kalp kası iltihabından fazlasıyla uğraşırdın.
Oh, it is a treasure and a treat to welcome you all to my home and on my day, my favorite day of the year.
Hepinizi evimde ağırlamak çok kıymetli ve çok hoş özellikle de benim günümde, yılın en sevdiğim gününde.
Oh, they mouth your name, hmm, but they have no idea what it means.
İsmin ağızlarından çıkıyor ama ne anlama geldiği hakkında en ufak fikirleri yok.
It made it real for society, and they went, "What?"
Gerçek olduğunu gösterdi ve ağızları açık kaldı.
Yeah, but the likes outweigh the dislikes.
Evet ama iyi tarafları daha ağır basıyor.
So, I paced my career.
Ben de ağırdan aldım.
So, I took my time so that I wasn't burnt out and people weren't burnt out.
Ağırdan aldım ki bir anda kül olup uçmadım, insanlar da öyle.
I then found myself heavily medicated.
Ağır ilaçlar kullanmaya başladım.
That letter. That shit was heavy, and...
O mektup çok ağır geldi
Our school doesn't weigh our GPA, so I only have a 4.0.
Okul, not ortalamamızı ağırlıklandırmıyor. Benimki sadece 4,0.
Don't do any hard drugs!
Ağır uyuşturucu kullanma!
They're probably just fishing.
Ağız yoklayacaklardır.
But if you're not lucky, you die a little bit...
Ama şanslı değilsen, ağır ağır ölürsün.
agree to disagree 45
agony 24
agreed 1515
agos 130
agostino 34
agreement 21
against all odds 43
aged 231
against my better judgment 31
against the wall 112
agony 24
agreed 1515
agos 130
agostino 34
agreement 21
against all odds 43
aged 231
against my better judgment 31
against the wall 112
against me 47
against you 50
again and again and again 16
against who 36
again and again 108
against whom 18
agnese 20
against what 33
agamemnon 21
agol 18
against you 50
again and again and again 16
against who 36
again and again 108
against whom 18
agnese 20
against what 33
agamemnon 21
agol 18