English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Always a pleasure

Always a pleasure tradutor Turco

520 parallel translation
It's always a pleasure to see the young enjoy themselves.
Gençlerin eğlendiğini görmek her zaman mutluluk verici.
It's always a pleasure, Mr. Charles.
Büyük bir zevkle Bay Charles.
It's always a pleasure meeting you, Madame.
Sizinle karşılaşmak daima bir zevk, Madam.
It's always a pleasure to watch a cop four-flush.
Bir aynasızın blöf yapmasını izlemekten... daima zevk almışımdır.
It's always a pleasure to see you.
Seni görmek her zaman memnuniyet verir.
Always a pleasure to meet a good loser.
Daima kaybedenlerle tanışmaktan mutluluk duymuşumdur.
Always a pleasure to see her. Stop daydreaming.
- Şehri yeniden görmek heyecan verici.
It's always a pleasure to welcome a new student body to the summer school of St. Anthony's.
St Anthony yaz okuluna gelen her yeni öğrenciyi karşılamak büyük bir zevk olmuştur.
It's always a pleasure to have you with us.
- Bizimle olman çok hoş.
It's always a pleasure... to meet an insurance agent who enjoys paying off expensive claims.
Zarar ziyan ödemeyi seven bir sigortacıyla tanışmak bir zevkti.
It's always a pleasure to see you here, madame.
- Sizi burada görmek her zaman bir zevk.
It's always a pleasure to play for two beautiful people in love.
Âşıklara çalmak her zaman bir zevktir.
Most kind of you, but an evening in Paris is always a pleasure.
Çok naziksiniz ama bir geceyi Paris'te geçirmek bile yeter.
Always a pleasure seeing your freshly scrubbed, smiling faces.
Sizin bu taze boyanmış gülümseyen yüzlerinizi görmek her zaman bir zevktir.
- Always a pleasure to see you, Colonel.
- Sizi görmek güzel, Albay. - Onur duydum, General.
It's always a pleasure to watch the rich enjoying the comforts of the poor.
Zenginlerin fakir hayatından keyif aldığını görmek daima bir zevk.
It's always a pleasure to hear the views of my good friend Sotero.
İyi dostum Sotero'nun fikirlerini dinlemek her zaman bir zevktir.
Kissing you is always a pleasure, darling.
Seni öpmek her zaman bir zevktir, sevgilim.
- Always a pleasure to see you!
Giulietta, seni tekrar görmek harika...
Mr Mocata. ( Mocata ) It's always a pleasure to meet Simon's friends.
Simon'un arkadaşlarıyla tanışmak büyük bir zevk.
Always a pleasure to have you here.
Her zaman bekleriz.
Mr. Jones, with me, business is always a pleasure.
- İş daima eğlencedir.
It is always a pleasure.
Benim için daima şereftir.
She knows it's always a pleasure to have her here...
Onu burada ağırlamanın bir zevk olduğunu da bilir.
It's always a pleasure to meet someone who appreciates the boudoir of the grape.
Üzümlerin yatak odasını... takdir eden biriyle tanışmak hep hoştur.
- Always a pleasure.
- Her zaman bir zevk.
- Always a pleasure.
- Bu ne seref.
It's always a pleasure to welcome someone with a mutual interest.
Ortak ilgileriniz olan birini ağırlamak zevktir.
Always a pleasure to see you too, Stephie, and this must be Gia.
Seni görmek her zaman zevk, Stephie ve bu da Gia olmalı.
Always a pleasure to hearfrom you.
Aramanızdan zevk duyarım.
Always a pleasure.
Her zaman bir zevk.
It is always a pleasure to see you, Lady Toda, no matter where.
Sizi görmek daima zevktir, Leydi Toda, nerede olursa olsun.
It's always a pleasure doing business with you.
Sizinle iş yapmak büyük bir zevkti.
It's always a pleasure doing business with you, Emile.
Seninle iş yapmak her zaman bir zevk, Emile.
Always a pleasure.
Sizi görmek daima bir zevk.
It's always a pleasure to see you.
Sizi görmek her seferinde başka bir keyif.
It's always a pleasure to get a drink for an attractive woman.
Çekici bir kadına içki getirmek her zaman için bir zevktir.
Always a pleasure to meet you, sir. Thank You.
sizinle tanışmak benim için her zaman bir zevk teşekkürler.
God bless, Your Highness. A royal visit's always a pleasure.
Bu özel ziyaretlerden her zaman zevk duyarım.
It's always a pleasure to take a brave man's life.
Cesur bir adamın yaşamına son vermek, benim için her zaman büyük bir zevk olmuştur.
Well, if it isn't Miss Larrieu. Always a pleasure to have you with us.
Bayan Larrieu, sizi burada, aramızda görmek büyük bir zevk.
Besides, playing with you... - would always be a pleasure.
Ayrıca sen nasıl oynarsan oyna..... seninle oynamak bir zevk olur.
- Yes, I felt a cold coming on... so I denied myself the always questionable pleasure of dining... with that arch-arguer Roger Hinchley and decided to come back to bed.
- Evet, havanın soğuduğunu hissettim o yüzden, şu Roger Hinchley ile yemek yemenin şüpheli mutluluğunu kendime reva görmeyip yatağa dönmeye karar verdim.
Reynolds, it's always a real pleasure to do business with a gentleman.
Reynolds, onun gibi bir beyefendiyle iş yapmak her zaman gerçek bir onurdur.
You're always very generous. It is a pleasure to participate in the festivities with you.
O kadar cömertsiniz ki davetlerinize katılmaktan büyük zevk duyuyoruz.
- A pleasure, Doctor, as always.
- Doktor her zamanki gibi mutluluk duydum.
A little pleasure, a little pain, but always back to the ladies.
Biraz zevk biraz acı, ama sonunda hep kadınlara döndüm.
Victor has always shown a marked preference for water, and the way he drinks it shows he finds great pleasure in it.
Victor belirgin olarak suyu tercih ediyor. Ve suyu içişi, sudan büyük keyif aldığını gösteriyor.
A pleasure as always.
- Her zamanki gibi bir zevkti.
Now you know, love, I always like to mix a little business with pleasure.
Artık biliyorsun, aşk, biraz işi zevkle birleştirmekten hep hoşlanmışımdır.
It's always a pleasure to see you.
Sizi görmek gerçek bir zevk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]